26 Mart 2003 22:00
Savaşın sürprizi
GÜNÜN YAZILARI
AMMAN- Irak'a gitmekte olan otobüsün içinde bekleyen genç adamlar kararlıydı. "Amerikalılar ve İngilizlerle savaşmak için dönüyoruz" dedi biri. "Vatanımız için savaşacağız." Bir diğeri ekledi: "Ürdünlüler izin verirse, silahlarımızı yanımızda götürmek isteriz. Böylece, sınırı geçer geçmez savaşmaya başlarız."
Amman'ın merkezindeki kirli otopark, sıradışı bir olguya ev sahipliği yapıyor. Her gün buraya, genç Iraklı erkekler geliyor ve otobüslerle Irak'a geçiyorlar. Otobüs şoförüne göre bazen, bir seferde 500 adam. Belki de abartıyor, ama pek çok Iraklı'nın gittiği kesin.
Tehlikeye atılıyorlar Ürdün'de 400 bin Iraklı yaşıyor. Ülkelerine dönenler, güvenliklerinden vazgeçip bombalarla yüzleşmeye hazır. Bazıları, işlerini de bırakıyor. Gençlerden biri, 6 yıldır Ürdün'de yaşadığını, Irak'a döndükten sonra bir daha Ürdün'de çalışma izni alamayabileceğini söylüyor. Yine de, gidiyor. Sınırı geçtikleri andan itibaren, tehlikede olacaklar. Bağdat'a 8 saat var ve girecekleri karayolu, ABD-İngiliz uçakları tarafından bombalanıyor. İki ülke arasında yolcu taşıyan pikaplardan biri, yolun iki noktada bombamlarla kırıldığını ve geçmek için yoldan çıkmak gerektiğini anlatıyor. Bağdat'a kadar gitmek için kişi başına 1000 dolar istiyorlar artık. Yolun sonunda ise, şiddetli bombardıman altındaki bir şehir var. Ama genç Iraklılar kararlı. "Eğer Amerikalılar Irak'a gelmek istiyorsa, ceset torbalarını da yanlarında getirsinler" diyor en konuşkanı.
Vatan savunması "Allah'ın izniyle, bu savaşı Irak halkı kazanacak." Seçtiği sözcük ilginç: "Irak halkı" diyorlar, Saddam Hüseyin değil. Irak Devlet Başkanı'nın adı, bir kez bile geçmiyor. Dostça davranıyorlar, ama fotoğraflarının çekilmeyeceğine dair söz alana dek, yabancı bir gazeteciyle konuşmanın gerginliğini atamıyorlar. Onlar, bu savaşın beklenmedik unsurlarından biri. Ürdünlü yetkililerin kurulmasına izin verdiği mülteci kampı, sınıra çok yakın, Ürdün kentlerine ise çok uzak. Ama bomboş. Savaşın başlamasından bu yana bu tarafa sadece iki Iraklı mülteci geçti; onlar da Amman'daki arkadaşlarının yanında kalıyorlar. Neden hiçbir Iraklı'nın gelmediği belli değil. Irak'tan kaçan 500 civarındaki yabancı işçi; Sudanlılar, Somalililer, birkaç da Mısırlı, yetkililerin izin vermediği kanısında. Iraklılar çıkmıyorlar ama, giriyorlar. Bazı doğrulanmayan haberlere göre; Amerikalı ve İngilizlerle karşı Iraklılarla birlikte savaşmak için otobüsler dolusu Suriyeli de ülkeye girdi.
Sabri'nin yolculuğu Bağdat'tan dışarı çıkmayı başaran bir kişi, Dışişleri Bakanı Naci Sabri'ydi. Sabri; Suriye'ye bir taksiyle geçmeyi başardı. ABD ve İngiliz kuvvetlerinin, rejimin üst düzey yöneticilerinin kaçmasını önlemek için yolları gözlediği düşünülürse, büyük bir başarı. Ama Naci Sabri kaçmıyor, Kahire'deki Arap Birliği dışişleri bakanları zirvesine gidiyordu. Bazı haberlere göre, Irak'tan geleneksel Arap giysileriyle çıktı ve takım elbisesi Suriye'den alındı. Arap Birliği, savaşın bitmesi yönünde bir deklarasyon yayınladı, ama bunun Washington'da etkili olması pek mümkün değil. Oysa Arap dünyasında olağanüstü bir öfke kol geziyor. Ürdünlüler sokakta yakamıza yapışıp, Irak'ın işgalinden dolayı ne kadar öfkeli olduklarını anlatıyorlar.
Sokaklar kaynıyor Protesto eylemlerine hoşgörü gösterilmeyen Arap polis devletlerinde, son yılların en büyük ve şiddetli sokak eylemleri gerçekleştiriliyor. Yemen'de göstericilere ateş açan polis, 4 kişiyi öldürdü. Bahreyn'de, Amerikan Büyükelçiliği işgal edilmeye çalışıldı. Kahire'de, sokaklarda Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'e karşı sloganlar atıldı. Sokaklarda farklı insanlardan aynı yorumları dinliyoruz. Örneğin, "Saddam'ı destekliyoruz. Onun iyi ya da kötü olması önemli değil; önemli olan Amerikalılara karşı durması" gibi... Şimdilik, öfke sadece sokak eylemlerine döküldü. Ama, Bağdat'a giden Iraklılar gibi bazıları, bir şeyler yapmaya karar vermiş görünüyor...
(The Independent)
Tehlikeye atılıyorlar Ürdün'de 400 bin Iraklı yaşıyor. Ülkelerine dönenler, güvenliklerinden vazgeçip bombalarla yüzleşmeye hazır. Bazıları, işlerini de bırakıyor. Gençlerden biri, 6 yıldır Ürdün'de yaşadığını, Irak'a döndükten sonra bir daha Ürdün'de çalışma izni alamayabileceğini söylüyor. Yine de, gidiyor. Sınırı geçtikleri andan itibaren, tehlikede olacaklar. Bağdat'a 8 saat var ve girecekleri karayolu, ABD-İngiliz uçakları tarafından bombalanıyor. İki ülke arasında yolcu taşıyan pikaplardan biri, yolun iki noktada bombamlarla kırıldığını ve geçmek için yoldan çıkmak gerektiğini anlatıyor. Bağdat'a kadar gitmek için kişi başına 1000 dolar istiyorlar artık. Yolun sonunda ise, şiddetli bombardıman altındaki bir şehir var. Ama genç Iraklılar kararlı. "Eğer Amerikalılar Irak'a gelmek istiyorsa, ceset torbalarını da yanlarında getirsinler" diyor en konuşkanı.
Vatan savunması "Allah'ın izniyle, bu savaşı Irak halkı kazanacak." Seçtiği sözcük ilginç: "Irak halkı" diyorlar, Saddam Hüseyin değil. Irak Devlet Başkanı'nın adı, bir kez bile geçmiyor. Dostça davranıyorlar, ama fotoğraflarının çekilmeyeceğine dair söz alana dek, yabancı bir gazeteciyle konuşmanın gerginliğini atamıyorlar. Onlar, bu savaşın beklenmedik unsurlarından biri. Ürdünlü yetkililerin kurulmasına izin verdiği mülteci kampı, sınıra çok yakın, Ürdün kentlerine ise çok uzak. Ama bomboş. Savaşın başlamasından bu yana bu tarafa sadece iki Iraklı mülteci geçti; onlar da Amman'daki arkadaşlarının yanında kalıyorlar. Neden hiçbir Iraklı'nın gelmediği belli değil. Irak'tan kaçan 500 civarındaki yabancı işçi; Sudanlılar, Somalililer, birkaç da Mısırlı, yetkililerin izin vermediği kanısında. Iraklılar çıkmıyorlar ama, giriyorlar. Bazı doğrulanmayan haberlere göre; Amerikalı ve İngilizlerle karşı Iraklılarla birlikte savaşmak için otobüsler dolusu Suriyeli de ülkeye girdi.
Sabri'nin yolculuğu Bağdat'tan dışarı çıkmayı başaran bir kişi, Dışişleri Bakanı Naci Sabri'ydi. Sabri; Suriye'ye bir taksiyle geçmeyi başardı. ABD ve İngiliz kuvvetlerinin, rejimin üst düzey yöneticilerinin kaçmasını önlemek için yolları gözlediği düşünülürse, büyük bir başarı. Ama Naci Sabri kaçmıyor, Kahire'deki Arap Birliği dışişleri bakanları zirvesine gidiyordu. Bazı haberlere göre, Irak'tan geleneksel Arap giysileriyle çıktı ve takım elbisesi Suriye'den alındı. Arap Birliği, savaşın bitmesi yönünde bir deklarasyon yayınladı, ama bunun Washington'da etkili olması pek mümkün değil. Oysa Arap dünyasında olağanüstü bir öfke kol geziyor. Ürdünlüler sokakta yakamıza yapışıp, Irak'ın işgalinden dolayı ne kadar öfkeli olduklarını anlatıyorlar.
Sokaklar kaynıyor Protesto eylemlerine hoşgörü gösterilmeyen Arap polis devletlerinde, son yılların en büyük ve şiddetli sokak eylemleri gerçekleştiriliyor. Yemen'de göstericilere ateş açan polis, 4 kişiyi öldürdü. Bahreyn'de, Amerikan Büyükelçiliği işgal edilmeye çalışıldı. Kahire'de, sokaklarda Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'e karşı sloganlar atıldı. Sokaklarda farklı insanlardan aynı yorumları dinliyoruz. Örneğin, "Saddam'ı destekliyoruz. Onun iyi ya da kötü olması önemli değil; önemli olan Amerikalılara karşı durması" gibi... Şimdilik, öfke sadece sokak eylemlerine döküldü. Ama, Bağdat'a giden Iraklılar gibi bazıları, bir şeyler yapmaya karar vermiş görünüyor...
(The Independent)
Evrensel'i Takip Et