17 Ocak 2003 22:00

Yerli ilaç sanayi yok oluyor

Sağlık hizmetlerinin adım adım özelleştirilmesi ve ilaçta dışa bağımlılık toplum sağlığını ciddi biçimde tehdit ediyor. Birçok ülke genel bütçeden sağlığa yüzde 10 pay ayırırken, bu oran Türkiye'de şimdiye dek yüzde 2.4'ün üzerine çıkmadı. 4. Bölge Adana Eczacılar Odası, sağlık hizmetlerinin önemli bir aşaması olan eczacılık ve ilaç sorunu üzerine kapsamlı bir rapor hazırlayarak, AKP Hükümeti'ne sundu. Sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak sağlık hizmetlerinin ücretsiz olması gerektiği belirtilen raporda, özelleştirme politikasına kesin bir dille karşı çıkıldı. Hükümete sunulan rapor ve genel sağlık politikası hakkında gazetemize değerlendirmelerde bulunan Adana Eczacılar Odası Başkanı Erdoğan Çolak, herkesin sağlık hizmetlerinden parasız ve eşit şekilde yararlanması gerektiğini söyledi. Çolak, yapılması gereken öncelikli uygulamaları ise şöyle sıraladı: " - Sağlık hizmetlerinin finansmanı, dolaysız vergilerle oluşturulmuş genel bütçeden karşılanmalı ve bu oran en az yüzde 10 olmalıdır, - Sağlık hizmetlerinin bütün aşamaları ücretsiz olarak sunulmalı; bu hizmetlerin finansmanı ve sunumu birbirinden ayrılarak, kamusal olarak tek elden yürütülmelidir, - Sağlık sisteminde basamak sistemi ve basamaklar arasında sevk zinciri kurulmalıdır, - Sağlık ocakları ve sağlık evleri başta olmak üzere, birinci basamak sağlık hizmetlerinin temel kurumları nitelik ve nicelik olarak yeterli düzeye getirilmelidir."

Yasa yenilenmeli Sağlık hizmetlerinin bireylere eşit biçimde sunulabilmesi için eczanelerin de planlı bir dağılım içinde olması gerekiyor. Ancak, eczacılık hizmetlerininçağa uygun hale getirilebilmesi için 1953 yılında çıkarılan 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler hakkındaki kanunun da yenilenmesi zorunlu. "Eczane ruhsatlarının bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Eczacı Odaları tarafından verilmesi ve Türk Eczacıları Birliği tarafından onaylanarak, Sağlık Bakanlığı'na bildirilmesi ile dalavereci eczanelerin halk sağlığı ile oynamasına son verilecektir" diyen Çolak, yardımcı eczacılık kavramının yasada yer alması ile hem sunulan hizmetin kalitesinin artacağını hem de yeni bir istihdam alanı açıldığı gibi yeni mezun eczacıların tecrübe edinmesinin sağlanacağını düşünüyor. İlaçta devlete iskonto uygulamasının sadece Türkiye'de olduğuna dikkat çeken Çolak, ithal ilaçta eczacı kârının yüzde 20'den yüzde 16.67'ye düşürülüp, vadelerin 15-30 güne çekilmesinden yakındı. Eczane işletme masraflarının yüzde 15'lere vardığı koşullarda eczacıların ithal ilaç verebilmesinin neredeyse olanaksızlaştığını savunan Çolak, eczacılardan alınan yüzde 5 kâr marjının ivedilikle geri verdilerek kâr oranlarının yeniden değerlendirilmesini istedi. Erdoğan Çolak'ın dikkat çektiği diğer bir sorun ilaçta ödeme süreleri. Türkiye'de, piyasadaki ilaçların yüzde 80'ini sosyal güvenlik kurumları alıyor. Bu kurumların ilaç bedellerini ödemeleri ise çok uzun süreleri buluyor. Örneğin; Bağ-Kur ödemeleri 140-150 gün sonra yapıyor. Ödeme sürelerine uyulmadığı için eczacıların ilaç firmalarına fatura ödemede zorlandığını aktaran Çolak, şu anda Bağ-Kur'un eczacılara 5 trilyon lira borcu olduğunu ifade etti. Çolak'ın bu noktadaki çözüm önerisi, sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanması ve tüm hak sahiplerinin aynı koşullarda ilaç almasının sağlanması şeklinde.

İlacın önemi Stratejik bir ürün olan ilaç, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu sadece 36 ülkede üretilebiliyor. Yetkililerin bu durumu dikkate alarak, ilaç sanayini hızla dışa bağımlılıktan kurtarması gerektiğini kaydeden Adana Eczacılar Odası Başkanı Erdoğan Çolak, "İlaç stratejik bir üründür. Örneğin; ABD Irak'a ilaç amborgosu uygulayınca yüzbinlerce çocuk yaşamını yitirdi. Bunun için ilaç sanayinin geliştirilmesi, ithalattan ziyade ihracat yapacak düzeye ilerletilmesi gerekir" uyarısında bulunuyor. Ancak, yerli ilaca düşük fiyat verilirken, ithal edilen ilacın ithal edildiği güne ait döviz kuru üzerinden fiyatlandırılması, ithalatı teşvik ediyor. Mamul ilaç ruhsatı alması gereken bazı ürünlere ithalat izni verilerek, ithal edilen ürün çeşidinin genişletilmiş olması da sektördeki bir başka olumsuzluğu oluşturuyor. Dünya genelinde pazarın yüzde 33'ünü elinde tutan 10 büyük ilaç firmasının Türkiye'deki pazar payının yüzde 55 olduğunu vurgulayan Çolak'ın bu konudaki değerlendirmeleri ise şöyle: "İthalat ve patent anlaşmaları sağlıkta ve ilaçta ülkemizi bağımlı hale getirmiştir. 1992'de ithal ilaç yüzde 2 iken 1999'da imzalanan patent anlaşması ile ithal ilaç pazarı yüzde 45'e çıktı. Türkiye ilaçta ithalata mahkûm edildi."

İlacımızı üretebiliririz Dünya ilaç sektöründe morfin tüketiminin yüzde 20'sini karşılayan Türkiye'de ilaç sanayinde kullanılan 1000 kadar etken maddenin sadece 50 kadarı iç pazardan karşılanıyor. Oysa ithalatı keserek, ilaç ihtiyacımızın tümünü karşılamamız mümkün. Bunun için yapılması gerekenler şöyle: " - Hammadde endüstrisinin Ar-Ge çalışmaları yapılmalıdır, - Azami kapasite kullanımı sağlanmalıdır, - Kullanılan üretim teknolojileri sürekli geliştirilmeli, verim arttırımı çalışmaları yapılmalıdır, - Düşük fiyatlı girdi sağlanmalı, ilaç üreticileri yerli etken maddeleri kullanmaya teşvik edilmelidir." Sektörde acilen önüne geçilmesi gereken konulardan birini de, ilaç yönetmeliğine aykırı her türlü reklam ve promosyon çalışmaları oluşturuyor. Çünkü, reklam ve promosyon ile ilaç tüketimi gereksiz yere artırılarak, bazı ilaçlara yönlendirme yapılıyor.


İLAÇ SADECE ECZANEDE SATILMALIDIR Adana Eczacılar Odası tarafından hükümete sunulan raporda, ilaçların jenerik (eşdeğer) adlarının kullanılarak reçeteye yazılmasının sağlanması, akılcı ilaç kullanımının teşvik edilmesi, eczane dışı ilaç satışının engelllenmesi, ülkemizde üretilmekte olan ilaçların ithaline izin verilmemesi, ilacın ülkemizde üretiminin özendirilmesi ve desteklenmesi önerilerinde bulunuluyor. Raporda, ilaç sanayi ile şu bilgiler veriliyor.
  • Tedavinin ilaca dayalı olması nedeniyle, ülkemizde sağlık harcamaları içinde ilacın payı arttı,
  • Dünyada kişi başına ilaç tüketimi en düşük olan ülkelerden biri Türkiye. 2000 yılında 40 dolar olan kişi başına ilaç tüketimi, 2001 yılında 38 dolara düştü,
  • Patent uygulamasından bağımsız bir uygulama olan ve geriye dönük korumayı da sağlayan ilaçta veri koruma, ülkemiz ilaç sanayini tehdit ediyor,
  • 1994 yılında ülkemizde ilaç ihracatının ithalatı karşılama oranı yüzde 21.3 iken bu değer 2001 yılında yüzde 9.7'ye düştü. Bu durum, ülkemizin ilaçta dışa bağımlılığının giderek arttığının en açık açık göstergesi,
  • Ülkemizde ilaç sayısı, sunum biçimleriyle 8200'e ulaştı.
  • Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından "Gıda Desteği" adı altında izin verilen ve eczane dışında da satışa sunulan ilaç ürünleri, halk sağlığını tehdit eder boyutlara ulaştı.

  • Evrensel'i Takip Et