16 Ocak 2003 22:00
Cezaevi kantinleri rant kapısı oldu
Adana Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ATHAYD-DER) Başkanı Süleyman Özkan, Ceyhan ve Kürkçüler cezaevlerindeki kantinlerin rant sektörüne dönüştürüldüğünü söyledi.
ATHAYD-DER Başkanı Süleyman Özkan ile Adana Barosu İnsan Hakları Koordinatörü Avukat İsmail Arısoy, Adana'da bulunan Ceyhan Özel Tip ve Kürkçüler E Tipi Kapalı Cezaevi'nde mahkûmlar üzerinde uygulanan antidemokratik uygulamaları DİHA'ya değerlendirdi.
Ceyhan Özel Tip Cezaevi ve Kürkçüler E Tipi cezaevinde mahkûmlar üzerinde uygulanan antidemokratik uygulamaların Adalet Bakanlığı tarafından cezaevlerine gönderilen genelgeler çerçevesinde uygulandığını savunan Özkan, genelgenin varlığının cezaevi idaresi ve savcılıklar tarafından kabul edilmediğini söyledi. "12 Eylül döneminde Kenan Evren'in uyguladığı 'Asmayalım da besleyelim mi?' mantığı şu an cezaevlerinde mahkûmlar üzerinde yoğun bir şekilde uygulanmaktardır" diyen Özkan, genelgenin iptali ve cezaevlerindeki koşulların insani temellere uygun hale getirilmesi için uğraşacaklarını söyledi. Ceyhan ve Kürkçüler cezaevi kantinlerinin bir rant yerine dönüştüğünü ifade eden Özkan, "Bir bardak çay dışarıda 250 bin liraya satılıyor fakat cezaevi kantinlerinde 400 bin liraya satılıyor. Yine dışarıda 250 bin liraya alınan tıraş bıçakları cezaevi kantinlerinde 750 bin liraya satılıyor" dedi.
Ceyhan, Kürkçüler ve Maraş cezaevlerinde mahkûmlar üzerinde uygulan antidemokratik uygulamalar konusunda Adana yerelinde birçok girişimde bulunduklarını söyleyen Özkan, "Ankara'da gerek Adalet Bakanlığı gerek AKP olsun gerekse CHP ve sivil toplum örgütlerini ziyaret edip bu konudaki sorunlarımızı dile getireceğiz" diye konuştu.
İnceleme talebi Adana Başsavcısı Vedat Menteş ile cezaevlerinde yaşanan işkence, dayak, kötü muamele gibi sorunları görüştüklerini belirten Adana Barosu İnsan Hakları Koordinatörü İsmail Arısoy da, Başsavcı Menteş'den Adana'da yeni yapılan cezaevinin Avrupa standartlarına uygun olup olmadığı konusunda cezaevinde incelemede bulunmak için talepte bulunduklarını kaydetti. Arısoy, Menteş'ten kendilerine hâlâ bir cevap gelmediğini ifade etti. Arısoy, "Ceyhan ve Kürkçüler cezaevlerinde uygulanan mektup yasağı, tecrit uygulaması, elektrik faturalarının mahkûmlara ödetilmesi, yiyecek ve giyeceklerin cezaevlerine alınmaması Adalet Bakanlığı'nın genelgesi üzerine yapılmaktadır. Bu genelgeden haberimiz var. Bu konuda dava açma yetkimiz yok, mağdur kişilerin resmi başvurusu üzerine girişimlerde bulunabiliriz" şeklinde konuştu.
'Gayri ahlaki yasak' Cezaevlerinde fahiş fiyata eşya satmanın suç olduğunu kaydeden Arısoy, Adalet Bakanlığı'nın bu konuda inceleme yapmak üzere müfettiş göndermesi gerektiğini söyledi. Cezaevlerindeki uygulamaların 12 Eylül zihniyetinden kaynaklandığını ifade eden Arısoy, "Cezaevlerindeki kıyafet yasağı yanlış bir uygulamadır. İnsanların ne giyip ne giyemeyeceğini cezaevi yetkilileri belirleyemez. Cezaevlerinde uygulanan mektup yasağı gayri ahlaki bir uygulamadır. Bir mahkûm nü tür bir disiplin cezası alırsa alsın mektup yasağı uygulanmamalıdır. Cezaevlerinde bu tür uygulamalara sıkça rastlanıyor" dedi. Nevşehir Cezaevi'nde kalan bir müvvekilinin haftada bir yakınları ile telefon görüşmesi yapabildiğini anlatan Arısoy, "Bu uygulama niye Adana'daki cezaevlerinde uygulanmıyor? Cezaevleri İzleme Kurulları görevlerini yapmıyorlar. Bu kurul içinde Adana Barosu'ndan bir avukat bile yok. Bu kurul feshedilip Adana Barosu'ndan avukatların ve sivil toplum örgütlerin temsilcilerinin de içinde bulunduğu yeni bir yapıya kavuşturulmalıdır" diye konuştu. (DİHA)
İnceleme talebi Adana Başsavcısı Vedat Menteş ile cezaevlerinde yaşanan işkence, dayak, kötü muamele gibi sorunları görüştüklerini belirten Adana Barosu İnsan Hakları Koordinatörü İsmail Arısoy da, Başsavcı Menteş'den Adana'da yeni yapılan cezaevinin Avrupa standartlarına uygun olup olmadığı konusunda cezaevinde incelemede bulunmak için talepte bulunduklarını kaydetti. Arısoy, Menteş'ten kendilerine hâlâ bir cevap gelmediğini ifade etti. Arısoy, "Ceyhan ve Kürkçüler cezaevlerinde uygulanan mektup yasağı, tecrit uygulaması, elektrik faturalarının mahkûmlara ödetilmesi, yiyecek ve giyeceklerin cezaevlerine alınmaması Adalet Bakanlığı'nın genelgesi üzerine yapılmaktadır. Bu genelgeden haberimiz var. Bu konuda dava açma yetkimiz yok, mağdur kişilerin resmi başvurusu üzerine girişimlerde bulunabiliriz" şeklinde konuştu.
'Gayri ahlaki yasak' Cezaevlerinde fahiş fiyata eşya satmanın suç olduğunu kaydeden Arısoy, Adalet Bakanlığı'nın bu konuda inceleme yapmak üzere müfettiş göndermesi gerektiğini söyledi. Cezaevlerindeki uygulamaların 12 Eylül zihniyetinden kaynaklandığını ifade eden Arısoy, "Cezaevlerindeki kıyafet yasağı yanlış bir uygulamadır. İnsanların ne giyip ne giyemeyeceğini cezaevi yetkilileri belirleyemez. Cezaevlerinde uygulanan mektup yasağı gayri ahlaki bir uygulamadır. Bir mahkûm nü tür bir disiplin cezası alırsa alsın mektup yasağı uygulanmamalıdır. Cezaevlerinde bu tür uygulamalara sıkça rastlanıyor" dedi. Nevşehir Cezaevi'nde kalan bir müvvekilinin haftada bir yakınları ile telefon görüşmesi yapabildiğini anlatan Arısoy, "Bu uygulama niye Adana'daki cezaevlerinde uygulanmıyor? Cezaevleri İzleme Kurulları görevlerini yapmıyorlar. Bu kurul içinde Adana Barosu'ndan bir avukat bile yok. Bu kurul feshedilip Adana Barosu'ndan avukatların ve sivil toplum örgütlerin temsilcilerinin de içinde bulunduğu yeni bir yapıya kavuşturulmalıdır" diye konuştu. (DİHA)
Evrensel'i Takip Et