Mars ve Ares ikilemi
Elbette efsaneler yaşananların mitlerle açıklanmasıyla ortaya çıkar. Mart ayının Romalılardan beri benzer özellikler göstermesinin savaş tanrısı Mars’tan öte anlamları var. Yazımızda bu anlamları değil bu ayın bizler için anlamını anlatmaya çalışacağız. Ortadoğu’da halkların iş ve özgürlük talepleriyle ayaklanması sonrasında ‘model’ olarak gösterilen Türkiye’nin yakın tarihine baktığımızda ancak diktatörlere model olabilecek uygulamaların mimarı olduğunu görebiliriz. Sesini çıkaran herkesin başına olmadık işler gelen ülkemizde sadece AKP döneminde değil öncesinde de yapılan baskı ve şiddet politikaları, cinsiyetçi, ırkçı ve laiklikle ilgisi olmayan uygulamalar, katliamlar, faili meçhuller, işkenceler bu durumu açıklamaya yeterlidir. Kürt sorunun çözümsüzlüğü sonucunda çoğunluğu gençlerden oluşan 35.000 kişinin öldüğü, sadece mezar isteyen onlarca kayıp yakının bulunduğu, kadınları öldüren erkeklerin devlet tarafından korunduğu, inancı ya da inançsızlığı yüzünden türlü baskıya maruz kalındığı ülkemizde bugün Ortadoğu’da henüz devrilmeyen tüm diktatörler için örnek alınacak uygulama çoktur. Sadece Mart ayında yaşananlara baktığımızda bile bu tabloyu gayet açık bir biçimde görebiliriz. Barış ve düzen için savaştığına inanılan Roma tanrısının ismini verdiği ayda, Türkiye’de bu amaçla ilgisi olmayan katliamlar yaşandı. Yaşananlar Ares’in vahşetini aratmayacak cinsten. Gazi Mahallesinde ve Beyazıt’ta yaşananlar buna dair sadece iki örnek.
Gazi Mahallesi, Beyazıt…
12 Mart 1995 gecesi Gazi Mahallesinde bulunan ve çoğunlukla Alevilerin gittiği üç kahvehane otomatik silahlarla tarandı. 4 gün boyunca süren olaylarda 23 kişi öldürüldü onlarca kişi yaralandı. Katliamın arkasındaki gizli güçler açığa çıkarılmadı. Kimse hak ettiği cezayı almadı. Bugün Alevilerin ve emekten demokrasiden yana olan herkesin hafızalarında olan katliam 16. yılında kontrgerilla gerçeğini, laisizm sorununu, polis şiddetini tekrardan gündeme getirecek. 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde 7 devrimci öğrenci katledildi. Davası hala devam eden ve Türkiye siyasal tarihinde bir kırılma yaratan olayda aynı Gazi Mahallesinde olduğu gibi sorumlular cezalandırılmadı, gerçek failler açığa çıkarılmadı. Ancak bugün üniversitelerin özerk demokratik ve parasız olmasını isteyen her gencin bildiği bu olay tarihteki yerini aldı. Katledilen gençlerin arkadaşları tarafından oluşturulan 16 Mart platformu bu sene aynı yerde hem bir anma etkinliği gerçekleştirecek hem de 16 Mart’ın “Antifaşist Öğrenci Günü” olması için çalışma başlatacaklar.
Tesadüf Değil…
Mart ayında yaşanan bu katliamlar tesadüf değil aslında. Baharın gelişini müjdeleyen Mart ayında toprak üzerindeki karları atar. Dört bir yanından milyonlarca renkte çiçeğin başkaldırına sahne olur. İşte böylesi bir dönemde işçiler, emekçiler, gençler ve kadınların başkaldırısı doğanın başkaldırısına eşlik eder. Üzerindeki ölü toprağını atan halk ayağa kalkar ve birlikte mücadelenin olanaklarını yaratır. Bu birliğin kendisine yöneleceğini gören sermaye güçleri halk üzerinde yoğun baskılar yaratarak, katliamlar yaparak bu birliği zayıflatmaya çalışırlar.
Peki ya Barışın Sağlanması İçin Savaşanlar
Romalıların tarım ve savaş tanrısı Mars barışın güvence altına alınması için mücadele ederdi. Tüm katliamların yanında bu ay, barış için savaşmanın da zamanıdır. Kadınlar için de bu ay mücadeleyle geçecek. Kadınların yüz yüze oldukları sorunlar saymakla bitmiyor. Bu yıl 8 Mart’ın yüzüncü yılını doldurduk. Yanda bir takım istatistiklerde de gördüğümüz gibi çözülmeyi bekleyen sorunlar özellikle AKP’nin son sekiz yıllık iktidarı süresince katmerlenerek arttı. Kadınlar hep suçlandı, hep kaderlerine mahkum sayıldı. Tablo bu haldeyken kadınlar şiddete, yoksulluğa ve savaşa karşı 8 Mart’ta alanlara çıkacaklar. Kadınların evde, sokakta, işyerinde ayrımcılığa maruz kalmaması, erkek egemen sistemin değişmesi için mücadele edecek, alanları dolduracaklar. Barış için savaşanlara bir örnekte Newroz’da sergilenecek. Kürt sorunun demokratik çözümü için Newroz kutlamaları her yerde halkların kardeşliği için yapılacak. 21 Mart yaklaşırken KCK davasından yargılanan ve anadillerinde savunmaları kabul edilmeyen onlarca kişiyle aslında Türkiye’deki demokrasi güçleri yargılanıyor. TMK değişikliği ile demokrasi şovları yapan AKP’nin aslında hiçbir şeyi değiştirmediği 15 Şubat haftasında 72 çocuğun gözaltına alınarak 55’inin tutuklanması ile görüldü. Newroz anadilde eğitim için, Kürt halkının üzerindeki baskılara son verilmesi ve Kürt sorunun demokratik çözümü için bir fırsata dönüşebilir. Türkiye’de emek ve demokrasi mücadelesi veren her genç için bu yıl da Mart ayı Romalılar gibi yılın ilk ayı olacak. Türkiye kadına yönelik şiddette dünya ikincisi. Kadın-erkek eşitliği sıralamasında ise 134 ülke arasında 129. sırada. Son 7 yılda Türkiye’de kadın cinayetleri yüzde 1400 arttı. Her üç kadından ikisi herhangi bir şekilde şiddete maruz kalıyor. Günde en az 3 kadın öldürülüyor. 2010 yılının ilk yedi ayında 226 kadın öldürüldü. Her 5 kadından biri yaşamında en az bir kez tecavüze veya tecavüz girişimine maruz kalıyor. Türkiye’de 3800 sığınma evinin bulunması gerekiyor. Ancak şu anda faaliyette olan sığınma evi sayısı 70 civarında.
Evrensel'i Takip Et