24 Nisan 2002 21:00

Kayaköy parça parça eriyor!

Tarihsel ve kültürel miraslarımızın değerini yitire yitire öğrenen toplumumuz, Muğla'nın turizm merkezi Fethiye Kayaköy'deki doğal ve insan eliyle gerçekleşen tahribat karşısında da seyirci. Yetkililerin laftan öteye geçmeyen önem ve önlem içeren söylemleri, turizmden beklentilerin de kağıt üzerinde yapılan hesaplar olduğunu ortaya koyuyor. 1922 yılında mübadelede Anadolu Rumlarının boşalttığı tarihi bir yerleşim alanı olan ve tarihi ile Likya uygarlıklarına kadar uzanan Kayaköy, mimari yapısıyla, dar sokaklarıyla, kiliseleriyle ülkemizdeki turizm çekim merkezleri arasında önemli bir yer tutuyor. Tarihsel bellek oluşturması açısından barış isteyen her insan için Kayaköy'ün önemi büyük. Goethe'nin dediği gibi: "Tarihten ders alamayanlar onu tekrar yaşamak zorundadırlar." Kayaköy harabelerine baktığımızda; Ülkemizin de bir yerlerinde aynı göçlerin tekrar yaşandığını hatırlarız! Dün Anadolu Rumlarını kaybettik. Bugün Anadolu Süryanilerini kaybediyoruz...

Köyün sembolü mavi karga Kayaköy, bugün sahipsizliğine, yoksul bırakılmışlığına isyan edercesine sadece adıyla "Kaya" gibi karşılık vermekten öteye hiçbir şey yapamıyor. Yağışlı geçen 2002 kış ayları harabelerde ciddi boyutta tahribatlar yarattı. Yağmalanmış ve talan edilmiş köy, birinci derece sit kapsamına alınınca, köyde yaşayanların da eli kolu bağlanmış oldu. Korumak için birşeyler yapmak isteyen köylülerden 2863 no'lu yasa ile tanışmayan yok gibi. Köyün gelişebileceğini görmeyen, tarihi dokusuyla ilgili bir proje hazırlamayan bir zihniyet, köye uzaktan seyirci gözüyle bakıyor. Köy, yalnızlığını geceleri "Ateş böcekleri" ile gündüzleri köyün sembolü "Mavi Karga" ile paylaşarak sürdürüyor.

Hırsızların uğrak yeri Yetkilerin her yıl koro halindeki söylemleri, önlem vaatleri, hırsızlara ve definecilere bir yenisini daha ekliyor. Korumasızlığı dolayısıyla "Katopanayi Kilisesi", her dönem hırsızların uğrak yerleri arasında birinci sırada yer alıyor. Sezon açıldığında yetkililerin "seyyar gişe görevlisi" tahsis ettiği kilisede yapılan hırsızlıklardan sonra, hırsızın "hünerine" göre önlem alınıyor. Hırsızlar, Katopanayi Kilisesi'nin ahşap kapısını zorlayınca, "kapıyı korumak" yetkililerin aklına geldi ve ahşap kapı müzeye kaldırılarak koruma altına alındı. 1997 yılında kiliseye pencereden giren hırsızlar, mermer fresk çalmışlardı. Önlem olarak, pencereleri demir kafesle kapatan yetkililer, Ocak 2002'de damdan kiliseye giren hırsızlar için yeni önlemi yine aynı yolla aldılar. Çalınan ikinci freskten sonra kilisenin girilebilecek her noktası demir kafesle kapatıldı. Hırsızlar 1997 ve 2002'de gerçekleştirdikleri iki mermer fresk çalma olayında tek ortak ip ucu, "havanın gök gürültülü ve yağışlı" oluşu. "Kurt dumanlı havayı sever" örneği işini iyi bilen hırsızlar, kiliseden mermer freskleri bakalım ne kadar daha çalmaya devam edecekler?

Evrensel'i Takip Et