18 Şubat 2002 22:00
Adalet felç oldu!
İstanbul 6 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM)'nden "pes doğrusu" dedirtecek bir karar daha. Mahkeme heyeti, geçirdiği trafik kazası sonucu felç olan Hüseyin Yıldırım'ı cezaevi idaresinin bakabileceği gerekçesi ile tahliye etmiyor. Yedi aydır cezaevinde kalan ve bu süre zarfında ihtiyaçları hücre arkadaşları tarafından karşılanan Yıldırım'a 24 saat boyunca nerede ve kimin bakacağı ise merak konusu. Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ise Türkiye hükümetinden raporlara rağmen neden hâlâ Yıldırım'ın cezaevinde tutulduğunu sordu.
Reklamcı olan Hüseyin Yıldırım 26 Mayıs 2001 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu felç oldu.
Yürüyemeyen, elleri tutmayan, başını oynatamayan Yıldırım, bir buçuk ay Kartal Araştırma Hastanesi'nde tedavi gördü. Daha sonra evde tedavisine devam edilen Yıldırım, 5 Temmuz 2001 tarihinde gözaltına alındı. Oturamadığı için polis otobüsünün içine yatırılarak İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'ne götürülen Yıldırım, burada 35 saat boyunca sorguya çekildi. Yıldırım, daha sonra İstanbul DGM'ye çıkarılarak tutuklandı. Bayrampaşa Cezaevi'ne götürülen Yıldırım, götürülür götürülmez cezaevi hastanesine kaldırıldı. Burada 5 gün tutulan Yıldırım daha sonra Tekirdağ F Tipi'ne götürüldü.
Cezaevinde birlikte kaldığı hücre arkadaşları tarafından tuvalet, banyo, yemek ihtiyaçları karşılanan Yıldırım'ın avukatı Mihriban Kırdök, müvekkilinin Adli Tıp Kurumu'na çıkarılması için defalarca başvurdu. Başvurusu 11 Ocak 2002'de kabul edildi ve Yıldırım, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi uzman hekimleri tarafından muayene edildi. Hazırlanan raporda omurilik kırığına bağlı olarak Yıldırım'ın felç olduğunun belirtilerek cezaevi koşullarında yaşayamayacağı, sürekli bir başkasının bakım ve yardımına ihtiyacı olacağı belirtilerek CMUK'un 399. maddesi uyarınca 1 yıl süreyle cezasının ertelenmesini istedi. Bu Yıldırım hakkında verilen ve mahkemece dikkate alınmayan ilk karar değil. Tekirdağ Devlet Hastanesi'de Yıldırım, Tekirdağ F Tipi Cezaevi'ne götürüldükten kısa bir süre sonra 17 Temmuz tarihinde benzer bir karar vermişti. Tekirdağ Devlet Hastanesi sağlık kurulu tarafından verilen raporda kazadan dolayı felç olan Yıldırım'ın, özel bakıma ihtiyacı olduğu, acilen cezasının ertelenmesi gerektiği ve cezaevi koşullarında kalmasının sağlığı bakımından sakınca oluşturacağı belirtilmişti.
Ancak Yıldırım'ın yargılandığı İstanbul 6 No'lu DGM, başta Adli Tıp Kurumu olmak üzere Tekirdağ Devlet Hastanesi'nin raporunu kabul etmedi. Mahkeme heyeti 18 Ocak 2002 tarihli kararında Adli Tıp Kurumu ve Tekirdağ Devlet Hastenesi'nin "özel bakıma ihtiyacı olduğu, acilen cezasının ertelenmesi gerektiği ve cezaevi koşullarında kalmasının sağlığı bakımından sakınca oluşturacağı" ibareli raporlarını adeta görmezden gelerek "Sanıkların cezaevinde bulundukları sırada hastalıklarından dolayı tedavilerinin ve bakımlarının cezaevi idaresi tarafından yerine getirileceği"ni ileri sürerek, tahliye istemini reddetti. Öte yandan yedi aydır cezaevinde kalan Yıldırım'ın bakımı ile ilgilenen bir cezaevi görevlisinin bulunmaması ise tahliye isteminin reddine neden olarak gösterilen bu ilginç gerekçeyi daha ilginç bir duruma sokuyor. Cezaevi idaresinin 24 saat boyunca Yıldırım'ın yanında bekleyen görevliyi nasıl bulacağı, görevli ile Yıldırım'ı cezaevinin hangi bölgesinde tutacağı ise cevabı merak edilen bir soru.
Bunun üzerine Yıldırım'ın avukatı Mihriban Kırdök, AİHM'e acil başvuruda bulundu. Başvuruyu 12 saat içinde karara bağlayan mahkeme, Türkiye hükümetinden 8 Şubat 2002 tarihine kadar Yıldırım'ın neden hâlâ cezaevinde tutulduğunu bildirmesini istedi. Hükümet mahkemenin istediği yazıyı gönderdi. Şu an mahkemenin verdiği kararın gelmesi bekleniyor.
Evrensel'i Takip Et