31 Aralık 2001 22:00
Devletin boğduğu kent
Devletin boğduğu kent
Rojda İldan
Deprem ve kriz. Deprem illerinin son iki yıllık gündemini bu iki madde oluşturdu. Deprem, yıkım, evsizlik ve bunalım getirdi. Ekonomik kriz de bütün bunların üstüne, işsizlik ve açlık. Bölgenin çalışanlarının iki yıllık yaşadıklarını temsilcilerine sorduk. SES; Eğitim-Sen, Haber-Sen ve Türk-İş Bolu temsilcileriyle, deprem, ekonomik kriz, Bolu'ya etkileri ve Bolu'daki çalışmaları üzerine görüştük.
SES Bolu Şube Başkanı Ayhan Şentürk, Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Ahmet Özkan ve Haber-Sen Bolu Şube Başkanı Hıdır Yavuz, alanlarında yaşadıkları genel sıkıntıları anlattı bizlere. Şentürk, sağlıkta özelleştirmenin gördüğü sonuçlarını "Okuldan öğrenci geliyor. Parmağını kesmiş. Ona bile 4 milyon 250 bin lira para alıyorlar sağlık ocağında. Paralı sisteme geçiş, döner sermaye uygulaması hasta ve persenol arasındaki ilişkileri olumsuz yönde etkiledi" diyerek anlatıyor. Türkiye'nin hemen hemen bütün illerinde olduğu gibi Bolu'da da sağlık kurumları yetersiz. Fakat deprem bu yetersizliğe tuz biber ekmiş. SSK hastenesi, hâlâ pferabrikte. Şentürk SSK'yı anlatırken "Ahır gibi, yazın kokudan durulmuyor. Gidenlere yeterli hizmet de verilmiyor. Sağlık ocaklarına en azından günde üç dört hasta SSK'dan gelerek aldığı ilacın nasıl kullanılacağını soruyor. Doktorlar yetişemiyor çünkü" diyor.
Servisler yetersiz kalıyor Deprem, vurduğu bölgelerde yaşayanları hem maddi hem de manevi olarak olumsuz etkilemişti. Şentürk, Bolu'da sağlık alanında yaşanan en büyük eksikliğin ne olduğunu bize şu sözlerle anlatıyor: "Psikiyatri servislerinin önünde uzun kuyruklar var artık. Bu servisler yetmiyor. Halk hâlâ ışıklar yanık yatıyor. 13 yaşındaki oğlum hep bizimle yatmak istiyor. Oğlan bir kere okulda bayılmıştı, açlıktan sandık, üstüne düşmedik. Sonra bir kere daha bayılmış. Hacettepe'ye doktora götürdük. Depreme dayalı olabileceğini söyledi. Psikoloğa götürdük. Meğersem çocuk bizimle yatmayınca uyuyamıyormuş, okula uyumadan gidiyormuş."
'Utanıyorum' Şentürk, hastanelerdeki psikiyatri servislerinin eksikliklerine vurgu yaparken, Eğitim-Sen Başkanı Ahmet Özkan okullardaki eksikliğe dikkat çekiyor: "Okullarda psikolojik danışman, rehber yok. Varsa da müdürler özel işlerinde kullanıyor." Bolu'da eğitim, depremden önceki günlerine ulaşmak üzere. Eski günler iyi miydi? Atatürk İlköğretim Okulu'nda 1. sınıf öğrencilerini okutan Özkan, bu soruya "Hayır" diyerek cevap veriyor. Eğitim her gün biraz daha paralandırılıyor ve Ahmet Özkan artık bundan utanıyor: "Fitre zarfıyla para toplamaya da başladık! İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gidip 'Bir bu kaldı. Fotokopi parası, eğitime katkı payı, kayıt payı alıyoruz. Bırakın da öğretmenlere ders yapacak vakit kalsın' dedim. Çocuklarımdan para toplamak kadar beni rencide eden bir şey yok"
Okul tamirleri rant kapısı Bolu'nun eğitime ilişkin diğer illerle paylaştığı sorunlardan biri taşımalı eğitim. Köydeki öğrenci sayısı 20'den azsa öğrenciler merkez köylere ya da ilçelere servisle gönderiliyor. Bazen köy yolları kapanıyor servisler köylere giremiyor. Bunların üstüne çocuklar bu sene bir de yemek sıkıntısı çekiyor. Özkan, "Çocuklara geçen sene sıcak yemek veriliyordu, bu sene kalktı. Ekmeğin içine helva koyuyorlar, bir de elma veriyorlardı. Biz karşı çıktık, ekmeğin içine zeytin peynir koymaya başladılar. Çocukların hepsi kabız olmuştur şimdi" diyor. Bolu görüntüsüyle bir deprem şehrini anımsatmıyor. Sendikacılar bunun nedenini, Bolu'nun denetim ve turizm şehri olmasına bağlıyor. Ama onlar düzelmenin görüntüde olduğu ve amacın da rant sağlamak olduğu kanısındalar. Özkan bu duruma okullardan örnekler veriyor: "Yapılan tamiratlar kuşkulu. Çünkü denetim yok. Tamirleri sağlıksız taşeron firmalar yapıyor. Bir de felaket para dönüyor bu işte. Mesela Bolu Fen Lisesi'nin tamiri için 94 milyar lira harcanmış. Bu sadece boya badana yapmak için istenen para! Tek katlı bir okul var. 60. Yıl İlköğretim Okulu; 34 milyar lira harcanmış buraya."
Servisler yetersiz kalıyor Deprem, vurduğu bölgelerde yaşayanları hem maddi hem de manevi olarak olumsuz etkilemişti. Şentürk, Bolu'da sağlık alanında yaşanan en büyük eksikliğin ne olduğunu bize şu sözlerle anlatıyor: "Psikiyatri servislerinin önünde uzun kuyruklar var artık. Bu servisler yetmiyor. Halk hâlâ ışıklar yanık yatıyor. 13 yaşındaki oğlum hep bizimle yatmak istiyor. Oğlan bir kere okulda bayılmıştı, açlıktan sandık, üstüne düşmedik. Sonra bir kere daha bayılmış. Hacettepe'ye doktora götürdük. Depreme dayalı olabileceğini söyledi. Psikoloğa götürdük. Meğersem çocuk bizimle yatmayınca uyuyamıyormuş, okula uyumadan gidiyormuş."
'Utanıyorum' Şentürk, hastanelerdeki psikiyatri servislerinin eksikliklerine vurgu yaparken, Eğitim-Sen Başkanı Ahmet Özkan okullardaki eksikliğe dikkat çekiyor: "Okullarda psikolojik danışman, rehber yok. Varsa da müdürler özel işlerinde kullanıyor." Bolu'da eğitim, depremden önceki günlerine ulaşmak üzere. Eski günler iyi miydi? Atatürk İlköğretim Okulu'nda 1. sınıf öğrencilerini okutan Özkan, bu soruya "Hayır" diyerek cevap veriyor. Eğitim her gün biraz daha paralandırılıyor ve Ahmet Özkan artık bundan utanıyor: "Fitre zarfıyla para toplamaya da başladık! İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gidip 'Bir bu kaldı. Fotokopi parası, eğitime katkı payı, kayıt payı alıyoruz. Bırakın da öğretmenlere ders yapacak vakit kalsın' dedim. Çocuklarımdan para toplamak kadar beni rencide eden bir şey yok"
Okul tamirleri rant kapısı Bolu'nun eğitime ilişkin diğer illerle paylaştığı sorunlardan biri taşımalı eğitim. Köydeki öğrenci sayısı 20'den azsa öğrenciler merkez köylere ya da ilçelere servisle gönderiliyor. Bazen köy yolları kapanıyor servisler köylere giremiyor. Bunların üstüne çocuklar bu sene bir de yemek sıkıntısı çekiyor. Özkan, "Çocuklara geçen sene sıcak yemek veriliyordu, bu sene kalktı. Ekmeğin içine helva koyuyorlar, bir de elma veriyorlardı. Biz karşı çıktık, ekmeğin içine zeytin peynir koymaya başladılar. Çocukların hepsi kabız olmuştur şimdi" diyor. Bolu görüntüsüyle bir deprem şehrini anımsatmıyor. Sendikacılar bunun nedenini, Bolu'nun denetim ve turizm şehri olmasına bağlıyor. Ama onlar düzelmenin görüntüde olduğu ve amacın da rant sağlamak olduğu kanısındalar. Özkan bu duruma okullardan örnekler veriyor: "Yapılan tamiratlar kuşkulu. Çünkü denetim yok. Tamirleri sağlıksız taşeron firmalar yapıyor. Bir de felaket para dönüyor bu işte. Mesela Bolu Fen Lisesi'nin tamiri için 94 milyar lira harcanmış. Bu sadece boya badana yapmak için istenen para! Tek katlı bir okul var. 60. Yıl İlköğretim Okulu; 34 milyar lira harcanmış buraya."
Evrensel'i Takip Et