11 Haziran 1999 21:00
Çeteyi gizleme çabası
GÜNÜN YAZILARI
Çeteyi gizleme çabası
Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı Uyuşturucu ve Silah Kaçakçılığı Şubesi eski müdürünün de aralarında bulunduğu 5'i asker, 6 kişi hakkında Diyarbakır 1 No'lu DGM'de görülen davaya önceki gün devam edildi. "Teşekkül halinde uyuşturucu bulundurmak, cürüm teşekkülü oluşturmak, cebri irtikap ve taammüden adam öldürmek" suçlarından açılan davada idamı istenen sanıklardan Ali Yıldız, itiraflarda bulundu. Fethi İpek'i öldürdüğünü kabul eden Yıldız, şöyle konuştu: "Olay günü benim yanıma gelen Fethi İpek, 'Beni sen mi şikâyet ettin?' diye sordu, Etmediğimi söyledim. Yanımızda uzman çavuşlar Serdar Karabulut ve Mehmet Yüksel vardı. Beraber arabaya bindik. Karşılıklı tartıştık. Daha sonra İpek'in boynuna bıçakla vurdum. Kafasına da Amerikan yapımı bir el bombası ile vurdum. Olay yerinde öldü. Ama ben onu öldürmeseydim, o beni öldürecekti. Ayrıca o gece esrar içmiştim. Ne yaptığımın farkında değildim."
Suçu üstleniyor mu?
Çermikli çiftçi Fethi İpek'in öldürülmesinin kabul edilmesi, davanın seyrini ve kapsamını genişletti. Tutuklu sanıklar, İl Jandarma Alay Komutanlığı Uyuşturucu ve Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürü Jandarma Yüzbaşı Coşkun Bayar, Astsubay Levent Toğruk, uzman çavuşlar Mustafa Annak, Serdar Karabulut, Mehmet Yüksel ve sivil Ali Yıldız'ın katıldığı duruşmada, Yıldız'ın itirafları beklenmeyen bir etki yaptı. Yıldız, "İpek öldükten sonra uzman çavuşlar Serdar Karabulut ve Mehmet Yüksel, İpek'i arabadan aşağı atarak patika yola bıraktılar. Bıçağı olay yeri yakınlarında, el bombasını da evimin yakınlarında sakladım. İsterseniz yerini gösterebilirim" dedi. Bunları askerlikten kurtulmak için yaptığını söyleyen Yıldız, "Kaçakçılık şubesi beni peçete gibi kullandı. Ama biz çete değiliz" dedi.
Olay saptırılıyor
Ali Yıldız'ın açıklamalarından sonra söz alan Müdahil Avukat Hüseyin Tayfun, Ali Yılmaz için, "Kaçakçılık Şubesi'nin onurunu kurtarmak için suçu üstleniyor. Bunlar çetedir ve uzantıları hâlâ dışarıdadır" diyerek, sanıkların çete oluşturduklarını ve cezalandırılmalarını talep etti.
Yine sonuç yok
Kısa bir aradan sonra mahkeme heyeti, cinayette kullanılan suç aletleri bıçak ve el bombasının olay yerinden getirilmesi ve gerekli delillerin toplanması için DGM Başsavcılığı'na yazı yazılmasına, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Tuzla çalışma kampı
Tuzla deri işçileri, esnek çalışma, ücretsiz izin, sosyal hakların gasp edilmesi, işten atmalar ve sendikasızlaştırma gibi uygulamalardan sonra, şimdi de zorunlu kimlik bildirimi ve 'özel' giriş kartı uygulamasıyla karşı karşıya.
Jandarma Genel Komutanlığı Tuzla İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından Tuzla Organize Deri Sanayi Bölgesi'ndeki işyerlerine gönderilen 04.06.1999 tarihli yazıda, çalışan bütün işçilerin kimlik bilgilerinin bildirilmesi isteniyor. Ayrıca işten atılan işçilerin kimlik bilgilerinin de İlçe Jandarma Komutanlığı'na bildirilmesi istenen yazıda, giriş için yeni bir kimlik kartı çıkarılacağı, bu kartlar olmadan bölgeye girilemeyeceği kaydediliyor.
Tuzla İlçe Jandarma Komutanlığı'nın yazısına İstanbul Valiliği'nin 15.03.1999 gün ve 1999/1 sayılı güvenlik tebliği ile 1744 sayılı Kimlik Bildirim Kanunu dayanak yapılıyor. Tuzla Kaymakamı Mustafa Güni imzalı yazıda, bildirimler için en son tarih bugünü gösteriyor ve aksi takdirde işverenler hakkında yasal işlem yapılacağı 'uyarısında' bulunuluyor.
Amaç direnişleri engellemek
Deri patronları ve örgütlerinin istemleri doğrultusunda hayata geçirilen saldırıların sonuncusu olan bu uygulama, direnişçi işçilerin bölgeye girmesini ve yeni direnişlerin başlamasını engellemek amaçlı. Jandarma Genel Komutanlığı, İstanbul Valiliği, Tuzla Kaymakamlığı ve Deri İşverenleri Sendikası Başkanı Hakkı Matras ile Deri Sanayicileri Derneği Başkanı Turgut Koşar'ın elbirliğiyle, Tuzla Organize Deri Sanayii, patronlar için dikensiz gül bahçesi haline getirilmeye çalışılıyor. Gerek Hakkı Matras, gerekse Turgut Koşar'ın daha önce defalarca ifade ettikleri, "En az bizim kadar devlet de bu bölücü terörist deri işçilerinden rahatsız. Artık bu bölücüleri temizlemenin zamanı. Elimizde geniş bir liste var. Bu listedeki tüm işçileri atacağız. Kimse ayrı hareket etmesin" gibi sözler de bu amacı açıkça ortaya koyuyor.
İsmini açıklamayan bir jandarma astsubayının verdiği bilgilere göre, 'kırmızı liste'de olan işçiler, bundan böyle kesinlikle sanayiye sokulmayacak. Bu uygulamanın jandarma ve polis istihbaratına dayandığını söyleyen astsubay, ayrıca işçiler arasındaki muhbirlerin de bilgi verdiğini belirtiyor.
'Kürtleri çalıştırmayacağız'
Deri sanayiinde üretim yapan başta Ayaz Deri, Gölhan Deri, Tabaksan ve Cihaner Deri patronları olmak üzere çok sayıda deri patronu, Kürt işçilerin sanayiye alınmamasını istiyor. Deri patronlarının son dönemde Tuzla'daki MHP ve ülkü ocaklarına giderek işçi alımı konusunda yardım talep ettikleri de edinilen bilgiler arasında. Ayaz Deri patronu Mustafa Ayaz'ın önderliğinde MHP ve ülkü ocakları referanslı kişilerin işe alınmasının önümüzdeki günlerde giderek yoğunlaşacağını söyleyen ismi bizde saklı bir deri patronu, "Deri işverenleri de bölünmüş durumda. Biz ayrım yapmayalım diyoruz. Bazı MHP yanlısı deri patronları ise ayrımı dayatıyorlar. Bundan rahatsızız" diyor.
Deri işçileri direnecek
Zorunlu kimlik bildirimi ve giriş kartı uygulamasına tepki gösteren işyeri temsilcileri ve işçiler, "Bugüne kadar çok şey gördük. Deri patronları öncü işçi kuşağından kurtulmak istiyorlar. Bundan dolayı direnişleri hedef alıyorlar" diyerek boyun eğmeyeceklerini söylediler. Saldırılar sona erene kadar ve 320 direnişçi işçinin sorunu çözülünceye kadar direnmeye devam edeceklerini ilan eden işyeri temsilcileri ve işçiler, "Asgari ücretle işçi alıp sendikayı bitirmeyi amaçlıyorlar, buna izin vermeyeceğiz" dediler.
Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı Uyuşturucu ve Silah Kaçakçılığı Şubesi eski müdürünün de aralarında bulunduğu 5'i asker, 6 kişi hakkında Diyarbakır 1 No'lu DGM'de görülen davaya önceki gün devam edildi. "Teşekkül halinde uyuşturucu bulundurmak, cürüm teşekkülü oluşturmak, cebri irtikap ve taammüden adam öldürmek" suçlarından açılan davada idamı istenen sanıklardan Ali Yıldız, itiraflarda bulundu. Fethi İpek'i öldürdüğünü kabul eden Yıldız, şöyle konuştu: "Olay günü benim yanıma gelen Fethi İpek, 'Beni sen mi şikâyet ettin?' diye sordu, Etmediğimi söyledim. Yanımızda uzman çavuşlar Serdar Karabulut ve Mehmet Yüksel vardı. Beraber arabaya bindik. Karşılıklı tartıştık. Daha sonra İpek'in boynuna bıçakla vurdum. Kafasına da Amerikan yapımı bir el bombası ile vurdum. Olay yerinde öldü. Ama ben onu öldürmeseydim, o beni öldürecekti. Ayrıca o gece esrar içmiştim. Ne yaptığımın farkında değildim."
Suçu üstleniyor mu?
Çermikli çiftçi Fethi İpek'in öldürülmesinin kabul edilmesi, davanın seyrini ve kapsamını genişletti. Tutuklu sanıklar, İl Jandarma Alay Komutanlığı Uyuşturucu ve Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürü Jandarma Yüzbaşı Coşkun Bayar, Astsubay Levent Toğruk, uzman çavuşlar Mustafa Annak, Serdar Karabulut, Mehmet Yüksel ve sivil Ali Yıldız'ın katıldığı duruşmada, Yıldız'ın itirafları beklenmeyen bir etki yaptı. Yıldız, "İpek öldükten sonra uzman çavuşlar Serdar Karabulut ve Mehmet Yüksel, İpek'i arabadan aşağı atarak patika yola bıraktılar. Bıçağı olay yeri yakınlarında, el bombasını da evimin yakınlarında sakladım. İsterseniz yerini gösterebilirim" dedi. Bunları askerlikten kurtulmak için yaptığını söyleyen Yıldız, "Kaçakçılık şubesi beni peçete gibi kullandı. Ama biz çete değiliz" dedi.
Olay saptırılıyor
Ali Yıldız'ın açıklamalarından sonra söz alan Müdahil Avukat Hüseyin Tayfun, Ali Yılmaz için, "Kaçakçılık Şubesi'nin onurunu kurtarmak için suçu üstleniyor. Bunlar çetedir ve uzantıları hâlâ dışarıdadır" diyerek, sanıkların çete oluşturduklarını ve cezalandırılmalarını talep etti.
Yine sonuç yok
Kısa bir aradan sonra mahkeme heyeti, cinayette kullanılan suç aletleri bıçak ve el bombasının olay yerinden getirilmesi ve gerekli delillerin toplanması için DGM Başsavcılığı'na yazı yazılmasına, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. src=/resim/b1.gif width=5>



Tuzla çalışma kampı
Tuzla deri işçileri, esnek çalışma, ücretsiz izin, sosyal hakların gasp edilmesi, işten atmalar ve sendikasızlaştırma gibi uygulamalardan sonra, şimdi de zorunlu kimlik bildirimi ve 'özel' giriş kartı uygulamasıyla karşı karşıya.
Jandarma Genel Komutanlığı Tuzla İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından Tuzla Organize Deri Sanayi Bölgesi'ndeki işyerlerine gönderilen 04.06.1999 tarihli yazıda, çalışan bütün işçilerin kimlik bilgilerinin bildirilmesi isteniyor. Ayrıca işten atılan işçilerin kimlik bilgilerinin de İlçe Jandarma Komutanlığı'na bildirilmesi istenen yazıda, giriş için yeni bir kimlik kartı çıkarılacağı, bu kartlar olmadan bölgeye girilemeyeceği kaydediliyor.
Tuzla İlçe Jandarma Komutanlığı'nın yazısına İstanbul Valiliği'nin 15.03.1999 gün ve 1999/1 sayılı güvenlik tebliği ile 1744 sayılı Kimlik Bildirim Kanunu dayanak yapılıyor. Tuzla Kaymakamı Mustafa Güni imzalı yazıda, bildirimler için en son tarih bugünü gösteriyor ve aksi takdirde işverenler hakkında yasal işlem yapılacağı 'uyarısında' bulunuluyor.
Amaç direnişleri engellemek
Deri patronları ve örgütlerinin istemleri doğrultusunda hayata geçirilen saldırıların sonuncusu olan bu uygulama, direnişçi işçilerin bölgeye girmesini ve yeni direnişlerin başlamasını engellemek amaçlı. Jandarma Genel Komutanlığı, İstanbul Valiliği, Tuzla Kaymakamlığı ve Deri İşverenleri Sendikası Başkanı Hakkı Matras ile Deri Sanayicileri Derneği Başkanı Turgut Koşar'ın elbirliğiyle, Tuzla Organize Deri Sanayii, patronlar için dikensiz gül bahçesi haline getirilmeye çalışılıyor. Gerek Hakkı Matras, gerekse Turgut Koşar'ın daha önce defalarca ifade ettikleri, "En az bizim kadar devlet de bu bölücü terörist deri işçilerinden rahatsız. Artık bu bölücüleri temizlemenin zamanı. Elimizde geniş bir liste var. Bu listedeki tüm işçileri atacağız. Kimse ayrı hareket etmesin" gibi sözler de bu amacı açıkça ortaya koyuyor.
İsmini açıklamayan bir jandarma astsubayının verdiği bilgilere göre, 'kırmızı liste'de olan işçiler, bundan böyle kesinlikle sanayiye sokulmayacak. Bu uygulamanın jandarma ve polis istihbaratına dayandığını söyleyen astsubay, ayrıca işçiler arasındaki muhbirlerin de bilgi verdiğini belirtiyor.
'Kürtleri çalıştırmayacağız'
Deri sanayiinde üretim yapan başta Ayaz Deri, Gölhan Deri, Tabaksan ve Cihaner Deri patronları olmak üzere çok sayıda deri patronu, Kürt işçilerin sanayiye alınmamasını istiyor. Deri patronlarının son dönemde Tuzla'daki MHP ve ülkü ocaklarına giderek işçi alımı konusunda yardım talep ettikleri de edinilen bilgiler arasında. Ayaz Deri patronu Mustafa Ayaz'ın önderliğinde MHP ve ülkü ocakları referanslı kişilerin işe alınmasının önümüzdeki günlerde giderek yoğunlaşacağını söyleyen ismi bizde saklı bir deri patronu, "Deri işverenleri de bölünmüş durumda. Biz ayrım yapmayalım diyoruz. Bazı MHP yanlısı deri patronları ise ayrımı dayatıyorlar. Bundan rahatsızız" diyor.
Deri işçileri direnecek
Zorunlu kimlik bildirimi ve giriş kartı uygulamasına tepki gösteren işyeri temsilcileri ve işçiler, "Bugüne kadar çok şey gördük. Deri patronları öncü işçi kuşağından kurtulmak istiyorlar. Bundan dolayı direnişleri hedef alıyorlar" diyerek boyun eğmeyeceklerini söylediler. Saldırılar sona erene kadar ve 320 direnişçi işçinin sorunu çözülünceye kadar direnmeye devam edeceklerini ilan eden işyeri temsilcileri ve işçiler, "Asgari ücretle işçi alıp sendikayı bitirmeyi amaçlıyorlar, buna izin vermeyeceğiz" dediler.
Evrensel'i Takip Et