03 Haziran 2015 00:55

Ford Otosan'ın kadın işçileri: Eşitlik için direniyoruz

Metal sektörünün görünmeyen yüzüdür kadın işçiler. Otomotiv ve yan sanayilerde sayıları her geçen gün artsa da iş kolunda örgütlü sendikalar tarafından sorunları en az tartışılan, en az gündem edilenlerdir onlar. Tam da bu nedenle olsa gerek iş kolunda Bursa merkezli başlayan ve hızla diğer illere de yayılan Türk Metal Sendikasından istifalar ve fabrika eylemlerinin en önünde yer alıyorlar.

Paylaş

Arzu ERKAN
Kocaeli

Metal sektörünün görünmeyen yüzüdür kadın işçiler. Otomotiv ve yan sanayilerde sayıları her geçen gün artsa da iş kolunda örgütlü sendikalar tarafından sorunları en az tartışılan, en az gündem edilenlerdir onlar. Tam da bu nedenle olsa gerek iş kolunda Bursa merkezli başlayan ve hızla diğer illere de yayılan Türk Metal Sendikasından istifalar ve fabrika eylemlerinin en önünde yer alıyorlar.

Direnişin iki haftayı geride bıraktığı Ford Otosan’da da ilk günden beri direniş alanını terk etmiyor kadın işçiler. Fabrikada ve üyesi oldukları sendikada yaşadıkları ayrımcılık, yol sayılma artık yeter dedirtmiş kadın işçilere. “Biz de buradayız” dercesine sırtlanmışlar direnişin yükünü. Eşlerinden, evlatlarından ayrı kalsalar da, direniş süresince onları yalnızca birkaç saat görebilseler de kazanacaklarına olan inançları ve de kararlıkları bir an olsun eksilmemiş.

DİRENİŞTE DAHA ÇOK VAKİT GEÇİRDİK

Ford Otosan’da 5 yılını geride bıraktığını söylüyor bir kadın işçi. Eşinden ayrılalı 10 yıl olmuş. Bir oğlu var 15 yaşında. Annesinin baktığı oğlu direniş alanına günde birkaç saat gelebiliyor. İki vardiya çalıştığı için oğluyla kısıtlı zaman geçirebildiğini anlatan kadın işçi “İnanır mısın direnişte daha çok vakit geçirir olduk oğlumla. Ben gündüz vardiyasında işten çoğu zaman 20.00’de çıkıyorum eve geliyorum saat 21.00 olmuş. Çoğunlukla oğlum uyumuş oluyor. Gece vardiyasında o zaten okulda. Pazar gecesi de zaten 20.30’da evden çıkıyorsun geceye dönünce. Oğlum diyor ki ‘Ben annemi yatarken görüyorum’ Anlayacağın burada daha çok zaman geçiriyoruz” dedi.

Yıllardır evini tek başına geçindirdiğini aktaran kadın işçi şöyle devam etti: “Aldığım para ile ben çocuğuma nasıl bir gelecek hazırlayayım. Ben ister miyim fazla mesaiye kalmayı, istemez miyim oğluma zaman ayırmayı ama mesaiye kalmasam evin masraflarının üstesinden gelemem. Bize şimdi 10 lira çocuk yardımı veriyorlar. Çok komik değil mi? Ama gerçek bu. Şartlar böyle olunca neredeyse tüm hayatımız fabrikada çalışmak oluyor. İşte bu şartlar değişsin diye direniyoruz biz günlerdir.”

BIKTIK, USANDIK

Fabrikada amirlerin üzerlerinde ciddi bir baskı kurduklarını kaydeden kadın işçi “Biz üzerimizdeki bu baskıdan kurtulmak istiyoruz. Sürekli hat hızıyla oynanmasından, sürekli temponun artmasından, insan yerine konulmamaktan bıktık, usandık” diye konuştu.

Direniş süresince aralarındaki birliğin ve de dayanışmanın arttığını dile getiren kadın işçi, direniş öncesi işçilerin amirleri ile bir sorun yaşadığında sorunlarını tek başına çözmeye çalıştığını, çözemediği için de her türlü baskıya katlanmak zorunda olduğunu ifade etti.

Kadın işçi şu örneği verdi: “Bir gece saat 2 sularında fabrikada rahatsızlandım. Dayanılmaz sancılarım var. Revire gittim böbreğinde kum var dediler. Sabah hastaneye gittiğimde apandisit olduğum ortaya çıktı ve hemen ameliyata alındım. 38 gün rapor verdiler. 38 günün ardından geldiğimde yerime başka bir arkadaşı vermişlerdi. Beni ise hâlâ iltihap aktığını söylememe rağmen daha zor bir bölüme kapı hattına gönderdiler.”

Tüm bu koşulların değişmesini istedikleri için direnişe ilk günden beri katıldıklarını ifade eden kadın işçiler “Biz ayrımcılık yapılmasını ustanın, amirin, sendikacının yakının kayrılmasını istemiyoruz. Gerçekten kadınların sorunlarının çözümü için uğraşacak kadın temsilciler istiyoruz. Sözleşmelerde bizim de taleplerimiz yer alsın istiyoruz ve her şeyden önce eşitlik istiyoruz. Bunun için gece-gündüz, yağmur-güneş demeden direniş alanındayız. Burada bizimle beraber olmak isteyen ama eşleri, babaları, ağabeyleri izin vermeyen kadın arkadaşlarımız da var. Bizi arıyorlar hep. Bizim mücadelemiz tüm kadın işçiler için” dediler.

EN BASİT SORUNLARI BİLE ÇÖZMEDİLER

Yaşadıkları her sorunu kendi başına çözmeye çalıştıklarını anlatan 6 yıllık başka bir kadın işçi “Biz hiç sendikamız var ve sorunlarımızı çözer gibi hissetmedik o fabrikada. Çünkü en basit şeyleri bile çözemediler ya da çözmediler. Güya kadın temsilciler var ama onlar da sadece hatlarda samimi oldukları kadınlarla ya da delegelerle ilgileniyorlardı. Bize ise hattın yanından geçerken kuru bir ‘merhaba’ demenin ötesine hiç geçmediler” dedi.

Fabrikada kadın ve erkek işçilerin aynı işleri yaptığını kaydeden kadın işçi “Erkek işi-kadın işi ayrımı yok. Ben 2 sene boyunca fabrikanın en zor bölümünde pedestal bölümünde çalıştım. Erkek işçilerin bile çalışmak istemediği bir bölümde. Elle 25 kiloluk bir parçayı kaldırıp tezgahta montajını yapıp hatta gönderiyordum. Sonucunda belimde kayma oldu ve çalışamaz hale geldim” diye konuştu.

Hattın hızı sürekli arttığı ve yaptığı iş de ağır olduğu için 2 ay boyunca hat hızına yetişebilmek için 10’ar dakikalık çay molalarına çıkmadığını, yemeğini ise 15 dakika da yiyip hattın başına geldiğini söyleyen kadın işçi şöyle devam etti: “O kadar talep etmeme rağmen yanıma destek elemanı vermediler. Ben annemi kaybettim yalnız yaşıyorum. O zaman abimi de dershaneye yolluyordum. Dayandım, dayandım. Ama belim de bu hale gelince artık canıma tak etti. Baktım beni bu hattan almıyorlar istifa edeceğim dedim. Ancak ondan sonra bölümümü değiştirdiler. Biz bunları yaşarken sendikacılar ortalıkta bile yoktu.”

İki kez Türk Metal tarafından organize edilen ‘kadın işçi kurultayı’na da katıldığını söyleyen kadın işçi “Adı kurultay aslında ben de dahil herkes oraya 3 gün de olsa fabrikadan uzaklaşmak, dinlenmek için gidiyor. Orada da yine hep sendikacılar konuşuyor, üstelik hepsi de erkek, kadın delegeler denilenlerin de eline konuşacakları metni yazıp veriyorlar. Orada hiçbir sorun konuşulmuyor. Gidiyorsun, eğleniyorsun, geliyorsun” diye konuştu.

Hiçbir toplusözleşme döneminde kadın işçilerin sorunlarının tartışılmadığını, taleplerinin dikkate alınmadığını söyleyen kadın işçi “Çocuk yardımı veriyor fabrika o da yine bir kadın arkadaşımızın çabası ile oldu. Zaten kadın işçi sayısının neredeyse 500 olduğu bir fabrikada kreş açmak zorundalar. Kreş açmadılar çocuk bakım yardımı veriyorlar o da zaten sözleşmede yazmıyor. Yani o parayı da sendika almadı” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Korkunçtur Müslüman olmayanın Müslümanlığı

SONRAKİ HABER

Yürüyüş ve Ozan Yayıncılık'a polis baskını: 10'dan fazla gözaltı var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...