Baban sendikacı olursa!

Bir Ford Otosan işçisi*

13 yıldır Ford Otosan’da çalışıyorum. Bu 13 yıllık süre zarfında anladım ki işini iyi yapmanın, işine sadık olmanın hiçbir kıymeti yok bu fabrikada. Ben 13 yıldır olduğum yerde sayıyorum. Derler ya ‘Ne boyum uzadı, ne de kısaldı’, hâlâ hatta çalışıyorum.
Sonuç olarak beden gücümüz 13 yıl önce ilk işe girdiğimiz zamanlardaki gibi değil. Dolayısıyla hem 13 yılda biriktirdiğim deneyimin, hem de emeğinin görülmesini ve buna uygun bir kademe değişikliği bekliyorum, aynı durumdaki diğer arkadaşlarımız gibi. Bu beklentimizi de son açık kapı toplantısında fabrikamız genel müdürü Haydar Yenigün ve Gölcük-Yeniköy fabrikaları operasyon müdürü Mehmet Günel’e de ilettik. Açık kapı toplantısında bir arkadaşımız yeni işe giren işçilerin sendikanın araya girmesiyle ya da fabrika üst yönetimindeki tanıdıkları aracılığıyla üretim hatlarında değil de, deneyim gerektiren, bedensel olarak da çok zorlanmayacakları işlerde çalıştırıldığını söyledi. Bunun fabrikaya 10-15 yılını vermiş işçilere haksızlık olduğunu, 20 yıldır hatta çalışan arkadaşlar olduğunu söyledi.
Bu şikayetler üzerine de Haydar Yenigün bundan sonra kademe değişikliklerinde bu duruma dikkat edileceğini, hattan biri çekilecekse bunun eski işçilerden olacağını söyledi. Biz bu fabrikada çok şey gördük ama tek bir şey görmedik o da verilen sözlerin tutulması. Fabrikada bir yerlere gelmek istiyorsan ‘ya içerde sağlam tanıdıkların olacak ya da sendikacılarla aran iyi olacak’. Bu fabrikada sendikacı olmak yapılamazı da yapmak demek oluyormuş bunu da gördük. Nasıl mı? Sendikamız Türk Metal’in İşyeri Baştemsilcisi Tamer Bağ’ın oğlu, Yusuf Bağ fabrikada işbaşı yaptı. Ama öyle hatta çalışan bir mavi yaka olarak değil. Giriş kalite bölümünde işbaşı yaptı. Hemen öyle bir çırpıda, çok hızlı yükseldi.
Demek ki yükselebilmek için babamızın baştemsilci olması gerekiyormuş. Yusuf Bağ ortaokul mezunu ve dışarıdan liseyi okuyor. Üstelik henüz askerliğini de yapmamış. Otosan’da işe girişte pek çok koşul vardır. Bunların başında da lise mezunu olmak ve de askerliğini yapmış olmak gelir. Ama gördük ki bu şartlar sendikacı oğlu olunca bir çırpıda ortadan kalkıyor. İşte size sendikayı kendi çıkar ve menfaati uğruna kullanmanın, fabrika yönetimi ile içli dışlı olmanın ne seviyede olduğunun çok güzel bir fotoğrafı. Dilerim bu fotoğrafı tüm arkadaşlar görür de artık bu gidişata dur demek için yan yana gelir.

*KOCAELİ