Sorunları anlatıp çözümü tartıştılar

Yasemin AKPINAR
İstanbul

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği tarafından “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” konusunda dört hafta sürecek bir eğitim programı başlatıldı. İlk oturum 3 Nisan Cuma günü “İşçi sağlığı ve İş güvenliği Kadın Meclisinden” Marmara Üniversitesi İİBF Öğretim Görevlisi Berna Güler Müftüoğlu’nun katılımıyla gerçekleşti.

Düzenlenen oturuma fabrika işçisi, ev işçisi ve işsiz kadınlar katıldı. Berna Müftüoğlu 6331 sayılı iş güvenliği tasarısını, meslek hastalıklarını ve kadınların işyerlerinde yaşadıkları sorunlar ile örgütlü mücadele hakkında bir sunum yaptı.

Sunumun ardından bu kez toplantıya katılan kadınlar söz aldı. Kadınlar sendikasız olarak çalıştıklarını ve yakalandıkları meslek hastalıklarını anlattı. Ev işçisi olarak yıllarca çalışan bir kadın “İmece Ev İşçileri Sendikası’nı” yeni duyduğunu ve sendikaya üye olacağını söyledi. Gülizar isimli bir kadın da küçük yaşta güvencesiz olarak dokuma fabrikalarında çalıştığını ve yüksek sesten ötürü bir kulağının duymadığını söyledi. Hem işte,hem de evde çalışmak zorunda kaldığı için bir süre sonra el bileklerinde ağrılar yaşadığını dile getiren Gülezar, karper tunel hastalığı teşhisi konulduğunu söyledi.

HER TÜRLÜ BASKI YAŞANIYOR

Mahalleli kadınlardan Suna, bir eksper firmasında çalıştığını, kadınların işyerlerinde her türlü baskıya ve tacize maruz kaldığını söyledi. Çalıştığı işyerinde kadınların aynı işi yaptığı halde erkeklere oranla daha düşük ücret aldığını ifade eden Suna, işverenlerin iş görüşmesine gelen kişileri üniversiteden yeni mezun olmasına ve ihtiyacı olup olmadığına göre değerlendirdiğini, çalışmak zorunda olduğunu hissettikleri insanları işe aldıklarını ve asgari ücrete mecbur bıraktıklarını belirtti. Çalışma koşullarının çok kötü olduğunu fakat işçiler olarak bir araya gelerek sendikalaşamadıklarını ifade eden Suna, şöyle devam etti: “Çalıştığımız ortamda erkeklerle aynı muameleyi görmüyoruz. Amirler performans değerlendirmesi üzerinden çalışanlara sürekli baskı uyguluyor.”

SAĞLIK SİSTEMİ TEPE TAKLAK

Yeşim isimli sağlık emekçisi bir kadın, sağlık sistemindeki sorunlardan ve hemşire olarak çalıştığı hastanede karşılaştığı bir olayı aktardı. Sağlık sektöründe kamu hastaneleri ve özel hastanelerde çalışanlar arasında eşitsizlik olduğunu dile getiren Yeşim, sağlıkta sürdürülen özelleştirilme politikalarıyla sağlıkçıların yükünün daha çok arttığını kaydetti. Sağlık sistemindeki değişiklikler nedeniyle üniversite hastanelerinde profesör veya uzman hekim bulmanın zorlaştığına dikkat çeken Yeşim; hastanelerde gece vardiyalarında asistan hekim çalıştırıldığını ve hastalara acil müdahale sırasında yetersiz kalındığını söyledi. Yaşadığı bir olayı da paylaşan Yeşim, hastaneye başvuran Suriyeli göçmen bir ailenin sağlık güvencesi olup-olmadığı bilinmediği için hasta bebeğe anında müdahale edilmediğini, bir hafta sonra gecikmeli olarak tedavisine başlandığını söyledi. Hükümet ve işverenlerin ucuz iş gücü olarak gördükleri Suriyeli göçmenlerin gelmesini teşvik ettiğini belirten Yeşim, “Peki bu bebekte meydana gelecek hastalıklar nasıl tedavi edilecek? Hükümet bu konuda ne yapacak?” diye sordu.

ETKİNLİĞE ÇAĞRI

Etkinlikte işyerlerinde kadınların yaşadığı sorunlardan, aile paketine, esnek çalışmadan, sendikalaşmaya, Suriyeli göçmenlerin yaşadığı sorunlara kadar bir çok konuya değinildiğini. Ortak mücadele ve dayanışma ağlarının daha da güçlendirmek, işyerlerinde örgütlenmek gerektiğine dikkat çekilen etkinlikte, dernek tarafından bir sonraki hafta İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinden bir avukatın katılımıyla yapılacak ve kadınların iş yerlerinde yaşadıkları iş kazaları ve mobbing gibi sorunlara karşı neler yapılabileceğinin konuşulacağı oturuma çağrı yapıldı.  Etkinliğe katılan kadınlar bir hafta sonraki sunuma arkadaşlarını da getireceklerini söylediler.