2 Nisan 2015 16:38

Paraleller Parseller Parayerler

Gel gelelim benim de talebesi olduğum iletişim bilimleri fakültesi gazeteci yetiştirmeye çalışıyor. Bir tek dersimize girebilseniz anlarsınız ki Türkiye’de gazeteler ayna silmek için (işçi basını tenzih ederim) çıkarılıyormuş. Hayaller Pravda, hayatlar palavra anlayacağınız.

Paraleller  Parseller Parayerler

Barış GENÇYILMAZ
Eskişehir

Efendim kırmızı et fiyatları malum. Dişimiz çiğnemeye utanıyor, ben bu kadar pahalı şeyleri hak ediyor muyum diye. Ardından midemiz sindiremeyip diyor ki; “Ahh şımartıyorsunuz, iyisi mi ben enzimlemeyeyim çünkü bu başbakanlara, cumhurbaşkanlarına layık”. Durum böyleyken Arınç ve Gökçek ete para verecek değildi. Bu yüzden birbirlerini yediler. Bir mahalle güzellemesi aklına geliyor insanın ama burada yazmak yakışık almaz...
Fışkiye ve İhtilal’in önsözünde Gezi şöyle der: “Kırmak kolaydı, esas olan söküp atmaktır.” Şimdi twitter fenomeni Gökçek; “AKP’nin bağrındaki potu kim kırdı?” yazsın diye bekliyorum. Fakat şahsi kanaatimi paylaşmak isterim ki hiç ama hiç bir şeyi el ovuşturarak beklemeyelim. Sonunda AKP bin parça olsa dahi çok daha tuhaf çatışmalardan sağ çıkabilen, 29 buhranında ‘aha da göçtüler’ dedikten sonra köy göçüren bir sistemin evladından bahsediyoruz. İçim rahat değil dolayısıyla. Roboski, Gezi, yolsuzluk, Kobanê eylemleri vesaire. Zaten tüm politik taraflaşmasını ‘AKP gitsin de’den yana yapanların Fuat Avni tvit atacak diye beklerken kör oldukları günlerden geçiyoruz. Esas konumuza dönelim. Halkı fişleyen iktidardan kendi içinde birbirini fişleyen iktidara yol alıyoruz. Paralel paradoksu çözümlenemiyor. Sırf devlet-i ala güç gösterisi yapsın diye kurgulanan operasyonlarda, düne kadar muktedir için her türlü geometrik şekle giren basit memurlar dahi; “valla billa biz de yamuk olur paralel olmaz” diyerek feryat figan halinde. Dürüst olmak gerekirse ben bu duruma üzülüyorum. Örneğin Bank Asya şubelerini kapatırken çaycısından veznedarına olan yine hizmet işçilerine oluyor hem sonra “Benim de cemaatçi arkadaşlarım var ama çok iyi insanlar.”

AFFEDERSEK KALBİMİZ KURUSUN!

Kabataş koşusunun son ayağında ayakları birbirine dolanan Bayırgülü isimli atımızın jokeyi İsmet Berkan özür diledi. Onu affedersek Metiner de af bekleyecektir. Mümkün değil küçük eniştenin affı, kusura bakmasınlar. Paralel amirler bizi yanılttı demez mi bir de. 2002-2014 yılları arasındaki 12 yılın, derin devletin alternatif derin devlet tarafından çözülmesi dönemi olduğunu yazacaktır belki tarih kitapları ileride. Boyalı basın, kanla boyanmış basını düşman bellediydi Gezi’de. Gazetecilik ilkelerini ayaklar altına alanları Tarancı’ya, Göktepe’ye, Cem Emir’e havale ediyoruz!
Gel gelelim benim de talebesi olduğum iletişim bilimleri fakültesi gazeteci yetiştirmeye çalışıyor. Bir tek dersimize girebilseniz anlarsınız ki Türkiye’de gazeteler ayna silmek için (işçi basını tenzih ederim) çıkarılıyormuş. Hayaller Pravda, hayatlar palavra anlayacağınız. Gazetecilik ne idi ise, onun dışındaki her şeyi yapmaya gönül verenler bundan sonra da Elif Çakır, Abdulkadir Selvi gibilerini de yanlarına alarak yollarına devam etsinler.

TARAF OLANIN DA BERTARAF OLDUĞU ORTADOĞU

Ortadoğu cephelerine bakınca kafanız karışmıyor mu? At izi it izine öylesine homojen karışmış ki! Esad, güneyde DAİŞ, kuzeyde İsrail’le çatışıyor. DAİŞ, Müslümanlara karşı verdiği mücadelenin yarısını Siyonizme karşı vermiyor. İran, Tikrit’te DAİŞ’e ABD uçaklarıyla birlikte operasyon düzenliyor, Yemen’de İran destekli Husîler ABD gözetiminde Suudi Arabistan tarafından bombalanıyor. Her derbide renk değiştirenleri gördük de böyle bir ‘çıkmaz’ rahat anlaşılır değil. Tabi bu duruma her ne kadar ‘çıkmaz’ desem de asıl mesele ‘çıkar’. E öyle olunca her yol Hak’ka çıkar.

Evrensel'i Takip Et