15 Mart 2015 01:44

Yunanistan’ın etinden de suyundan da...

AB, Yunanistan’a 'yardım elini' uzatalı beşinci yılını geride bıraktı. Bu beş yıl içinde olup bitenlere bakıldığında ise, Yunanistan’a yardım eli uzatılması bir yana adeta bir boyunduruk atıldı.

Yunanistan’ın etinden de suyundan da...

Serdar DERVENTLİ
Köln

AB, Yunanistan’a “yardım elini” uzatalı beşinci yılını geride bıraktı. Bu beş yıl içinde olup bitenlere bakıldığında ise, Yunanistan’a yardım eli uzatılması bir yana adeta bir boyunduruk atıldı.

YARDIM ELİ…

AB, AMB ve IMF’den oluşan “Troyka”, Yunanistan’ın kredilerini ödeyemez hale geldiği dönem ülkenin bütün ekonomisini mercek altına almıştı. Troyka, “Yunanistan’ın borçlarını ödeyebilir hale gelmesi, ülke ekonomisinin canlanması için” bir dizi önlemler alınmasını dayattı. Eğer bunların yerine getirileceği taahhüdü verilirse o zaman ülkeye “Düşük faizli yardım kredileri” de verilecekti.
On binlerce kamu personelinin işten atılması, ücretlerin dondurulması, ikramiyelerin kesilmesi, asgari ücretin kesilmesi, emekli maaşlarının dondurulması, dul ve yetim emekli maaşlarının düşürülmesi vb. “önlemler” daha işin başıydı. Ardından devlete ciddi girdi sağlayan kamu işletmelerinin özelleştirilmesi, özel sektörde TİS’lerin rafa kaldırılması geldi.

BORÇLAR ARTTI

Fakat her hikmetse(!) Yunanistan’ın 2009 yılında 301 milyar avro olan borcu 317.7 milyara çıktı. “16.6 milyar artmış, bunda ne var ki” denilebilir. Fakat borçları ülkenin GSMH’sine oranla bakıldığında durumun ne kadar vahim olduğu ortaya çıkıyor. 2009’da borçların GSMH’ye oranı yüzde 126.8 iken bu oran 2014’de yüzde 176.3’e çıktı.
Nitekim bu süre zarfında ülkenin GSMH’si 237.4 milyar avrodan yüzde 25 gerileyerek 180.2 milyar avroya düşmüştü.
Troyka’nın planlarına göre, “2010’da yüzde 4 gerileyecek olan GSMH, 2011’de yüzde2.6’ya düşecek, 2012’de yüzde 1.1, 2013’de yüzde 2.1 ve 2014’de tekrar yüzde 2.1 büyüyecek.” Ne var ki bu konuda da Troyka’nın tahminleri hiçbir şekilde gerçekleşmedi: 2010’da ekonomi yüzde4.9, 2011’de yüzde 8.9, 2012’de yüzde 6.6, 2013’de ise yüzde 3.9 daraldı. 2014 yılı için ise veriler henüz yayımlanmadı.

YOKSULLUK VE ÖLÜM

Aynı süre zarfında kamu harcamaları yüzde 20 gerilerken emekçilerin harcamaları ise yüzde 25 dolayında geriledi. Diğer yandan yoksulluk sınırı olarak belirlenen ortalama gelirin yüzde 60’ın altında ücret alanların oranı 2009’da yüzde 19.7’den 2013’de yüzde 23.1’e çıktı.
Tabii bu son verileri değerlendirirken ülke genelinde ücretlerin yüzde 30 dolayında gerilediğini unutmamak gerekiyor. Nitekim bu süre zarfında ortalama yıllık gelir somut rakam olarak 13 bin 974 avrodan (2009) 9 bin 303 avroya (2013) düştü. İşsizlik oranı ise yetişkinlerde (25+) yüzde 12.7’den (2010) yüzde 25.8’e (2014) çıktı. Gençlerde ise bu oran aynı süre zarfında yüzde 33’den 50.6’ya çıktı.
Yine bu dönemde emekçiler arasında intiharlarda hızla arttı. 2008 sonunda, kemer sıkma politikalarının gündeme gelmesiyle birlikte intiharlar yüzde 13.1 artarken 2011’de tasarruf paketi somutlaşmasının ardından intiharlarda yüzde18.5 dolayında bir artış daha yaşandı.

KÂRLI ÇIKAN KİM OLDU?

Sol Parti Federal Milletvekili Andre Hunko tarafından hükümet verilen bir soru önergesine verilen yanıtta, Yunanistan’ın içine düşürüldüğü bu durumdan kimlerin faydalandığı ortaya çıkıyor.
Yunanistan’a verilecek her kredi seansında yeri göğü sarsan hükümet politikacılarının neden bu kadar toz kaldırdıkları da ortaya çıkan verilere bakıldığında anlaşılıyor. Buna göre Almanya, Yunanistan’a yardım adı altında verilen kredilerden ciddi bir faiz geliri sağlamış. 2010-2014 arasında Almanya’nın kasalarına 360 milyon avro faiz geliri girmiş!
Hunko’ya verilen yanıtta, “Önümüzdeki dönem faiz gelirlerinin bu kadar yüksek olmasını beklemiyoruz. An itibariyle yapılan tahminlere göre yıllık faiz geliri 20 milyon avro civarında olacak” denildi.
Bu verilerin sadece Almanya ile sınırlı olduğu düşünüldüğünde ve diğer AB ülkelerinin de faiz aldığı göz önüne alındığında Yunanistan’ın sırtındaki yükün ağırlığını herkes üç aşağı beş yukarı tahmin edebilir.
Tabii bu arada “Yunanistan’a yardım kredisi” adı altında bankalara aktarılan paraların haddi hesabı da bu rakamlara yansıtılmadığı da göz önünde bulundurulmalı.

Evrensel'i Takip Et