28 Şubat 2011 05:50

Ayrımcılık öldürdü

Turan Kara

İzmir Menemen İlçesi Asaralık Yeşilpınar Mahallesi’nde bulunan okulun hemen yanındaki dere ıslah edilmediği için bugüne kadar 5 çocuk hayatını kaybetti. “Daha kaç çocuğumuzu kaybetmemiz gerekiyor” diye soran mahalleli, ailelerin hem yoksul hem de Kürt oldukları için ayrıma tabi tutulduklarını belirtiyor.

Asarlık Yeşilpınar mahallesinde yaşayan 5 çocuklu Ferhad ve Bediha Özdemir ailesinin en küçük çocuğu 7 yaşındaki Fettah Özdemir, okuluna 15 metre mesafedeki dereye düşerek hayatını kaybetti.

Yağmur sularından dolayı debisi yüksek olan derede boğularak can veren 7 yaşındaki Fettah Özdemir, ihmalin  kurbanı oldu. “Okulun yanındaki derenin ıslah edilmemiş veya en azından tel örgülerle korunmaya alınmamış olması Fettah’ın hayatına mal oldu” diyen mahalle halkı, Fettah’ın ölen ilk çocuk olmadığını söylüyor. Daha önce de 4 çocuğu kaybettiklerini söyleyen mahalle halkı, defalarca başvuruda bulunduklarını ama seslerini duyan olmadığını anlatıyor.

DAHA KAÇ ÇOCUK ÖLECEK

“Daha kaç çocuğumuzu kaybetmemiz gerekiyor” diye soran halk, ailelerin hem yoksul hem de Kürt oldukları için ayrıma tabi tutulduklarını dile getiriyorlar. “Kürt olmasaydık bizimle ilgilenirlerdi” diyen mahalleli, “Burası Hakkari’nin ulaşılmaz bir yeri değil ki hizmet gelmesin. Hakkari’de bile böyle yerler kalmadı, sözde gelişmiş İzmir’in bir mahallesi, ama burada yaşayan Kürtler olduğu için kimse gelip halimizi sormuyor” diyor.

FETTAH’IN ÇİLESİ SADECE BU DEĞİLDİ

7 yaşındaki Fettah, ikisi özürlü olan Ferhad ve Bediha Özdemir çiftinin 5 çocuğunun dördüncüsü. Aile her tarafı akan, havasız, duvarları nemden ve soba isinden simsiyah olmuş, mutfağı, banyosu olmayan, böceklerden ve haşerelerden korunması mümkün olmayan iki odalı bir kulübede, kiracı olarak yaşıyor. Komşuları böyle bir yer için bile 150 lira kira ödemek zorunda kalan bu ailenin bakıma muhtaç olduğunu anlatıyor. Ardından da çaresizce ekliyorlar, “Ama bizi gören yok. Hiçbir devlet kurumu, belediye, kaymakam, vali hiç kimse başsağlığına dahi gelmedi.”

Baba Ferhad Özdemir konuşamıyor, hem zihinsel hem bedensel engelli. Çaresizce yüzümüze bakarken çoğunun acısıyla beraber ziyarete gelen komşularının, belki bizim seslerini duyurmaya yardımcı olacağımız inancıyla, şimdiye kadar söyleyemedikleri, kimseye iletemedikleri talepleri ile şaşkın ve biçare bakıyor. Komşular şimdiye kadar yalnız bırakmamış ve şimdi de yalnız bırakmıyorlar acılı aileyi. 14 yaşında olmasına rağmen evin en büyüğü olan kız çocuğu gözyaşları içinde, “Ne diyeyim, benim kardeşim ölmüş. Kadeşim öldükten sonra ne isteyeyim, kim nasıl yardım eder, geri gelmez ki” diye haykırıyor. Sonra küçük bir sessizlik... Mahalleli, bizim oraya gelmemizi yardım simidi atılan denizdeki insanlar gibi karşılayarak en ufak bir ihtimal bile olsa bu durumu değerlendirmek istiyor. Belediye başkanına, valiye, kaymakama herkese yardım talebini iletiyor. En çok da Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na.

EN BÜYÜK CADDE DERE HALİNE GELMİŞ

Mahallenin ortasından geçen en büyük cadde, yağmurla beraber dere haline gelmiş. Mahalle halkı sadece 5 dakikalık yağmurun bile sele neden olduğunu, yoldaki taşları söktüğünü, suyun evlerine aktığını belirtiyor. Mahallenin hemen ilerisinde bulunan tepelerden toplanan suyla hızla akan dere oldukça yüksek. 5 yıldır mahallede oturduğunu söyleyen Ömer Yılkan, “Kışın yağmurlarda dere çok yükseliyor evlerimizin kıyısına kadar geliyor. Yazın ise kuruyunca 5 metrelik çukur haline geliyor. Okulun hemen yanında, çocukların topu kaçıyor, meraktır, oyundur derken çocuklarımız dereye düşüyor. Ne öğretmenler, ne biz her dakika başında olamıyoruz çocukların. Bu derenin kenarına tel örgü çekilmesi şart” diyor.

GÖRMEZDEN GELİYORLAR

İki yıl önce yapılan devasa TOKİ konutları mahallenin sırtında yükselirken de kimse görmemiş bu mahalleyi ve mahallede yaşayan yoksul Kürt ailelerini. Okulun hemen yanında kale gibi görünen trilyon liralık İzmir Müftülüğü Kuran Kursu binasını dikerken de. Cami Yaptırma Derneği tarafından yapılan bu binaya harcanan paranın belki binde biri ile, Fettah ve diğer çocuklar dereden koruyabilirdi.

Kale görünümlü, mahallenin yoksulluğuyla ters orantılı bir şekilde güzel, temiz, bakımlı ve zengin hatta okulun bile yanında ‘kulübe’ kaldığı bu binadan daha çok mahalle halkının ihtiyaçları gözetilebilirdi. Oysa kaderlerine terk edilmiş durumdalar.

Mahalleli, “Çözse çözse Aziz Kocaoğlu çözer, hem bu mahalle Büyükşehir’e geçmiş, hem de Tahir Şahin bizi anlamaktan çok uzak. Tahir Şahin buradan kendisine oy çıkmadığı için, Kürt olduğumuz için, yoksul olduğumuz için, çaresiz olduğumuz için yıllardır burayı görmedi. Derenin karşı tarafı askeriyenin atış alanı. Hayvanlar geçmesin diye dere boyunca tel örgülerle çevrili ama bu tarafı hem de okulun hemen yanı olmasına rağmen çocuklar düşmesin diye tel örgü çekilmiyor” diyorlar.

VERGİ ALIYORLAR AMA...

Mahalle halkından Enis Doğru, “Kent 2 semtine neler neler yapıldı, diğer yerlerde de yaptıkları yolları söküp bir daha yapıyorlar ama buraya hiç bir şey yok. Önümüzdeki aylarda evleneceğim, imkanımız yok, bahçeye 2 göz bir yer yaptım. Su bağlatmak için bin lira para vermek zorunda kaldım. Saati bile kendim aldım. Ne şebeke bağladılar ne altyapı yaptılar ama bin lirayı hemen aldılar. Vergi, askerlik, çalışma ne gerekiyorsa yapıyoruz ama karşılığında neden insani haklarımızı alamıyoruz” diyor.

Mahalle halkı kendi arasında imza toplamaya başlamış. Toplanan imzaları Kaymakamlığa ve belediyeye götürecekler. Şu an daha çok sarılıyor mahalle halkı yoksul çocuklarına, “Bir dahaki ölen benim çocuğum olmasın” diye. Yara henüz taze. Ama yara kabuk bağladığında Fettah’ın ölümü unutulduğunda, mahalle halkı normal yaşamına döndüğünde yoksulların ve çaresizlerin arasında dolaşan acı ve ölüm tekrar oyun oynamaya gelecek çocuklarla. (İzmir/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et