Yırtık eldivenin hikâyesi: 64 otomobil, 4.8 milyar TL kâr
Fransız otomotiv devi Renault, Türkiye’deki Bursa fabrikasında işçilik maliyetini devalüasyonla kırarak 4.8 milyar TL net kâra ulaştı. 2024’te üretimi 325 binden 332 bin adede çıkaran şirket, aynı dönemde işçilere yönelik acımasız tasarruf politikaları uyguladı: Isıtıcılar kapatıldı, yemek porsiyonları küçültüldü, iş eldivenleri karneye bağlandı ve ücretler reel olarak eridi. Peki, üretim artarken maliyetler nasıl bu kadar düştü? Cevap, iktidarın ekonomi politikaları ve Türk lirasının çöküşünde yatıyor.
2023 seçimleri sonrası uygulanan kur politikaları, avro/TL kurunun bir yılda ortalama yüzde 36.65 artmasına neden oldu. Bu durum, Renault’un Türkiye’deki emek maliyetlerini avro bazında dramatik şekilde düşürdü. Şirketin finansal raporlarına göre, TL’deki her yüzde 1’lik değer kaybı, Renault’a 4 milyon avro kazandırdı. Sadece 2024’te yaşanan kur artışı, şirketin maliyetlerini 146 milyon avro azalttı. 2025’in ilk gününden bugüne TL’nin avro karşısındaki değer kaybı da yüzde 25. Dolayısıyla ‘emek maliyeti’ gerilemeye devam etti.
2024 yılına dönelim ve iktidar programının uluslararası sermayenin işini nasıl kolaylaştırdığını izleyelim. Dört kıtaya yayılan birimlerinde tasarım, mühendislik, lojistik faaliyeti yürüten Renault bünyesinde bulunan 100 binden fazla işçi Fransa, Türkiye, İspanya, Romanya, Slovenya, Arjantin, Brezilya, Kolombiya, Cezayir, Fas ve Güney Kore fabrikalarında otomobil üretiyor. Ancak hiçbirinde Renault üretim maliyetini Türkiye’de başardığı gibi kısmayı başaramadı.
Oysa aynı dönemde, Renault’un 5 bin 200 işçiye ödediği toplam brüt ücret (ortalama 923 bin TL/yıl) 4.8 milyar TL (131.4 milyon avro) oldu. Yani, devalüasyonun şirkete sağladığı ‘tasarruf’, işçilere ödenen ücretin üzerinde.
Türkiye İhracatçılar Meclisi verileri bize OYAK Renault’un 2024 yılında 6 milyar TL vergi öncesi kâr elde ettiğini gösterdi. Şirketin ödediği aynı yıl ödediği kurumlar vergisi tutarı 1.1 milyar TL. Bu verilere göre OYAK Renault’un 2024 yılı net kârı 4.8 milyar TL. Bursa’da üşüyen, aç kalan ve yırtık eldivenlerle çalışan işçilerin sırtından 4.8 milyar TL kazanıldı. İşçi başına 900 bin TL net kâr.
Bu işçiler, Türkiye’de açık ara en çok otomobil üretimi yapan işçiler. Renault işçileri 2024 yılında 332 bin 503 otomobil üretti. Ülkede üretilen 100 otomobilin 36’sını Renault işçilerinin elinden çıktı. Bir işçi 1 yılda tek başına 64 adet otomobil üretti. Aylık 5.3 adet otomobil! Ortalama net ücret 45 bin TL. Şirketin Türkiye’de ürettiği en ucuz otomobil Clio’nun en ucuz versiyonu Türkiye’de vergi dahil liste fiyatı 1 milyon 500 bin lira, vergisiz satış fiyatı 575 bin lira. Yıl boyunca aldığını harcamasa, devlet “Senden vergi almayacağım” dese, bir yılda 64 adet ürettiği otomobilden 1 adet bile alamıyor.
***
Renault’un küresel kârının 4.2 milyar avroya ulaştığı bu dönem, emek sömürüsünün siyasi destekle nasıl meşrulaştırıldığını gösteriyor. İşçilerin sindirilmesi, siyasal ve sendikal bürokrasi şirketlerin sömürüyü derinleştirmesini sağlıyor.
Bir Renault işçisinin sözleri sözleşme dönemine birkaç ay kalmışken, olanı ve potansiyeli özetliyor:
“Herkes sindi, sindikçe sustukça daha azına razı ediyorlar. Nasıl güveneceksek güvenelim nasıl olacaksa olsun, benim artık kimseden beklemeye tahammülüm yok.”
Daha azına razı edenler, çok değil birkaç ay önce “Türkiye kârlı bir liman” diyen Erdoğan’ın elinden ödülünü alıyordu. Evet, Türkiye ‘kârlı bir liman’ ama bu limanda geminin güvertesinde şampanya patlatanlarla, alt güvertede yırtık eldivenlerle çalışanlar aynı denizi görmüyor.
Evrensel'i Takip Et