16 Mayıs 2025 16:27

Topuz Meselesi!

Propaganda bakanlığının koordine ettiği Külliye taarruz şirketleriyle bağlı trol mangalarının, halk kitlelerini iktidarın hesapları yönünde manipülasyon çemberinde tutmak üzere imal ettikleri iki en son ve en çarpıcı ‘slogan’ veya ‘şiar’ mı demeli var: “Türkiye Yüzyılı” ve “Terörsüz Türkiye!” İkisi de ilgi çekici: Müjdelerden söz ettiğinde R. Tayyip Erdoğan, sözü yine karşılığı büyük oranda varsayımdan ibaret onlara getirdi. PKK’nın silah bırakma ve örgütü lağvetme kararı almak üzere kongresini topladığı ve alınan kararları bir-iki gün içinde duyuracağı yönündeki açıklamalar üzerine Erdoğan “her an müjdeler olabilir” demiş; “müjdeli” açıklamalarını güçlendirmek üzere yaptığı uzun konuşmalardan birinde de CHP’ne verip-veriştirerek Genel Başkanı Özel’e “normale dönme” çağrısında bulunmuştu. CHP’ne kayyım atamaya ramak kalmışken Özel’in, yığınsal tepki birikiminden de güç alarak başlattığı ve mitingler şeklinde sürdürdüğü siyasal kampanyanın gördüğü desteğin farkındaydı Erdoğan. “Kantarın topuzu kaçtı, sayın genel başkan normale dönsün!” istiyordu.

Beklediği uyumlu olmanın sürdürülmesiydi. İtiraz ettiği her durumda “terörle el ele yürüme” ve “milli beka sorunu olma” suçlamasıyla karşı karşıya kalmış partinin yöneticilerini oysa, “cunta var cunta!” diye feveran etmeye yönelten kendisiydi. Özel, partisinin belediye başkanları ve yardımcılarının kodese tıkılmasına sessiz kalmayıp üniversiteli-liseli gençliğin ileri kesimlerinin önayak oldukları ve birikmiş tepkinin dışa vurumu için yaşanan apaçık haksızlığa da hayır demek üzere harekete geçerek büyümesinde etkili olduğu yığınsal protestoların gücünü dayanak almasaydı ve yasal mitingler dahil protestocu tutuma yönelmeseydi, topuz kaçmamış olurdu! Belediye binalarında ya da önlerinde küçük topluluklarla nöbet tutulması ve saldırıların haksızlığının haykırılması çok da sorun olmazdı. Ama öyle olmadı: Sömürülüp ezilenlerin kendi güçlerini görmelerine de bir biçimde hizmet edebilecek kitlesel protestoların ortaya çıkması saldırı planlarını tümüyle işlevsiz kılmadıysa da, bir miktar bozmuş oldu. Burjuva skandallarının ayyuka çıkması, iktidar gücünü ellerinde tutanlarla aynı sistemin devamını isteseler dahi bunun kendilerinin politikaları zemininde sürdürülmesini isteyen kapitalist parti fraksiyonları arasındaki çekişmeler, işçilerle diğer emekçiler bu partiler arasında git-gel yer değiştirme tutumunda sabitlenmemişlerse eğer, mücadele eğilimine de güç verebilir. Erdoğan kendisine güç kaybettiren ekonomik-sosyal ve politik saldırıları sürdürürken, CHP mitinglerinin devamını, bu politikalarının gündeme getirilmesi olasılığı nedeniyle de istemiyor. Eylemli muhalefeti ve Özgür Özel’i “oyun bozan” olarak görüyor. Çeşitliliğiyle farklı itirazların gündeme gelmesini esenleyici işlev görebileceği varsayımıyla CHP’nin mitingli muhalefetini endişeyle karşılıyor ve “artık yeter, durdurun şu mitingleri!” çağrısında bulunuyor.

“Kantarın topuzu” mesela artan yoksulluk nedeniyle en zorunlu ihtiyaç maddelerini dahi alamayan insanların on milyonlara ulaşmasıyla kaçmıyor. 17 milyon civarındaki işçinin yarısına yakını 22 bin TL ile talim eder, tüm istihdam edilenlerin yüzde doksanından fazlası yoksulluk sınırı altında yaşamaya mahkûm bırakılırken de topuz kaçmıyor. İşten atıldığı için tazminatını istemeye giden işçinin iktidarın koruması altında ve desteğine sahip holdinglerden birinin kapısı önünde dövülerek katledilmesi nedeniyle de topuz şaşmıyor! Neredeyse her gün birkaç kadının katledilmesini de topuz düzde durup normal gösteriyor olmalı! Ne seçme-seçilme yasası ve hakkının geçersiz sayıldığı keyfi ve zorba yöntemlere karşı çıktıkları için zindanlara doldurulanların durumu topuzu kaçırıyor ne ücretli emekçilerin yüzde doksan civarındaki kesiminin sendikasız olması. Kantar tarikat bezirganlarının çocuk istismarı, tarikat şefleriyle Türkçü şovenlerin okullarda eğitici mevzi ve mevki oluşturma etkinliğine ayarlanmış gibidir.

Saray erkânı harbi, onca saldırılara karşın henüz birleşik bir karşı koyuş hareketine dönüşmüş olmasa da irili-ufaklı protesto, grev ve diğer türden eylemlerin kendisine kaybettirme potansiyelini güçlendirecek herhangi politik tutumun yenilerini cesaretlendirip genel biçimlerin ortaya çıkmasına güç vermesinden korkuyor. CHP’nin böylesi bir hedefi-yani kitle mücadelesini büyütme- olmasa da, ortaya çıktığı kadarıyla hareket geri çekilmiş olsa da, “ne olur ne olmaz” endişesi duyuyor. Ortaya çıktığı kadarıyla itiraz biçimlerinin her seferinde ‘yeni öğrenmişlerin tutumu’nu tekrarlama sınırlarında kalması aşılmasın istiyor. Ölçülü-uyumlu (“normal”) bir burjuva muhalefet politikasına “geri dönün” çağrısı tüm bu nedenlerle bağlıdır. “İç cepheyi güçlendirme ve genişletme ihtiyacı”ndan her söz ettiğinde, halk kitlelerinin saflarındaki huzursuzluk ve güvensizlik karşıtı “birleştirici” ve teskin edici malzeme olarak “dış tehlike”ye sarılma ihtiyacı da buralardan kaynak alıyor.

CHP yönetimi Erdoğan’ın çağırdığı “normal”e geri döner mi? Belli olan o platforma dönüşünün, şu son dönemde gördüğü desteği olumsuz etkileyeceğidir. “Uyumluluk” politikasıyla sadece CHP ve yönetiminin değil emekçi kitlelerin de zarar gördüğü ise, pratiğin dersidir.

ABONE OL

A. Cihan Soylu

Topuz Meselesi!
0:00 0:00
1.00x
0:00 / 0:00
1.00x

Evrensel'i Takip Et