17 Nisan 2025

Mart protestoları ve hareketin dönemsel bazı özellikleri

Fotoğraf: Andaç Aydın Arıduru/Evrensel

CHP’ye ve belediye başkanlarına karşı polis-yargı operasyonlarıyla yerel seçim sonuçlarını fiili olarak değiştirmeye girişen Erdoğan iktidarı, son yılların en kitlesel protesto eylemlerine hedef oldu. Beklemediği düzey ve yaygınlıkta protestolarla karşılaşmış olmasını ve karşı karşıya bulunduğu ekonomik-sosyal sorunların ağırlığını işaretle açmazlarının (iç ve uluslararası) iktidarı hızla yıkıma sürüklediği yönündeki yargıların yeni unsurlarla desteklenmesine karşı Saray yönetiminin başlıca silahının baskı ve yasak zincirini daha fazla germek olduğu da bu süreçte daha çıplak haliyle görüldü. Bu tutumu “son çırpınış işareti” sayanlar olduğu gibi, Erdoğan’ın realist ve deneyimli bir politikacı olduğunu belirterek konjonktürel gelişmeleri gözeterek barışçıl biçimde köşesine çekileceğini hayal edenler de bulunuyor. Erdoğan başta olmak üzere Saray yönetiminin sözcüleri ise bir yandan “kardeşlik, birlik ve huzur” söylemini sürdürürken diğer yandan ortaya çıkan tepkileri ve CHP’nin eylemlerini “Türkiye düşmanlığının göstergesi” şeklinde karalamayı sürdürüyorlar. Buna polis-yargı kuşatması eşlik ediyor.

“Son çırpınış” söylemi ilk kez gündeme gelmiyor. Saray rejiminin yasal-anayasal gerekliliklerle bağlı olduğu, gerçekleri görüp halk desteğinin erimekte olduğuna bakarak iktidarı terk edeceği beklentisi de olağan-kurallı işleyişi hayal eden ya da öyle olduğunu sanan akıl yürütme ürünüdür. İkisi de sorunludur:

Partisi ve iktidarına kitle desteğindeki azalmaya karşın Erdoğan yaygın protestolar karşısında, yığınsal talepleri dikkate alarak belirli tavizlere yönelmiş değildir. İktidarının yargıçları muhaliflere karşı özel hukuk uygulamaktadır. Rant dağıtım olanakları azalmıştır ve en fazla, en dar alandaki bir ağ dahilinde paylaşılmaktadır. 19 Mart ve sonrası gelişmelerin ve Trump’ın uygulamalarının yol açtığı ‘depresif’ sonuçlardan biri de 25 milyar doların rezerv kaynak olmaktan çıkmasıdır. Dövizde hızlı hareketlenme devam ediyor. Sesleri kısılmış olmasına rağmen büyük sermaye şirketlerinin bir kısmının iktidar politikalarına yönelik güvensizlikleri artmış durumdadır. Halk kitleleri ağır ekonomik-sosyal koşullar altındadır; mevcut durumlarını sürdürmeleri dahi giderek zorlaşmaktadır ve Saray oligarkları da bunun farkındadır.

Gelgelelim Saray yönetimi henüz halk kitlelerinin onu püskürtecek güç, düzey ve etkinlikteki eylemleriyle yüz yüze gelmiş değildir. Mart protestoları öncesi süreçte lokal düzeyde çok sayıda işçi direnişi, iş bırakma ve protesto gösterileri yaşandı. Sokaklardan yükselen kahırlı sesler yaygın memnuniyetsizlik, huzursuzluk ve güvensizliğin giderek arttığını işaret etmekteydi. Ancak bu eylemlerin birleşik ve yaygın direnişlere genişleyememesi, iktidarın baskı ve yasak zincirini daha fazla germesini; zor kullanımı ve kara propagandada pervasız bir pratik sergilemesini mümkün kılıyordu. Mart direniş ve protestoları, iktidarı, daha yaygın ve dirençli kitlesel tepkiyle yüz yüze getirdi ve onu bir miktar ürkütmüş oldu.

Tepkiler aynı yaygınlıkta olmamakla birlikte parçalı şekilde devam ediyor. İşsizliğin, yoksulluğun, temel ihtiyaç maddelerine birbiri ardına yapılan zamlarla birlikte daha da artan hayat pahalılığı ve geçim zorluğunun yol açtığı tepki işçilerin, gençlerin, eğitim ve sağlık alanı başta olmak üzere kamu emekçilerinin, kadın kitleleri ve emeklilerin tutumuyla bir biçimde dışa vuruluyor. Üniversite ve lise gençliği çok sayıdaki okulda protestoyu sürdürüyor.

Ancak hareketin ilk haftasındaki kitlesellik ve yaygınlıkta olmadığı da apaçıktır. Ortaya çıktığı ve kitlesellik sürdüğünde de mücadele-örgüt-bilinç düzeyini önemsiz görmeyenler açısından zayıflık ve eksiklikleri görülür durumdaydı. Tepki birikimiyle arayış içindeki kitlelerin CHP’nin çağrısıyla sokağa çıkışı hem yığınların kendisini hem de CHP yönetimi ve parti alt örgütlerini cesaretlendirdi ve dirençli tutum hafta boyunca yaygın şekilde sürdürüldü. İşçilerin ancak bireysel olarak ve az sayıda katıldığı, gençliğin en kalabalık kesimi oluşturduğu protestolar, saldırılara karşı direnilebileceğini, mücadelede birleşildiği zaman açık yolsuzluk, kaynak yağması, yandaş kayırmacılığı, zorba yöntemler ve riyakarlığı yönetim malzemesine dönüştürenlerin püskürtülebileceğini; bunun olanaklı olduğunu göstermiş oldular. Sömürülen sınıf ve tüm ezilenler ancak buradan ilerleyebilirlerdi.

Hareket kitlesel biçimiyle bir miktar geri düşmüş-geri çekilmiş bulunuyor. Bu durum bir çelişki oluşturmuyor ve kitle hareketinin dönemsel özellikleriyle aykırılık göstermiyor. Kendiliğinden patlamaların özgün özellikleri saklı tutulursa kitle mücadelesinin gelişim seyri ve direnme kararlılığı örgütlü mücadele geleneği ve siyasal bilinç düzeyinden bağımsızlık göstermez.

Emekçi kitlelerinin düzen partileri ve devletinden kopuşu düşük düzeydedir. İşçi sınıfı siyasal ve sendikal örgütlenme yönünden güçlü mevzilere sahip değildir. Sosyalist parti ve devrimci demokrat örgütlerin işçi sınıfı ve diğer emekçilerin saflarındaki örgütlenmesi zayıftır ve ortaya çıktığı kadarıyla da hareketi yönlendirip birleştirerek saldırıları ve güçlerini darmadağın edecek düzeye ilerletme konumunu henüz kazanamamışlardır.

Bütün bunlar ama sınıf güç ilişkilerinin değişimiyle de bağlı olarak değişebilir durum ve unsurlardır. Devrimci sorumluluk bunun için gerekli olan çalışmayı aksatmaksızın, kararlıca ve kesintisiz şekilde sürdürmeyi gerektiriyor. Son protestolar bunu bir kez daha göstermiş oldu.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sömürü tekerine çomak
Büyük araçlara lastik üreten Öz-Ka Lastik işçileri düşük ücrete isyanda

Sömürü tekerine çomak

Öz-Ka Lastik firmasının büyümesi, Türkiye’deki tüm patronların büyüme öyküsünün özeti: Düşük ücret, düşük vergi, yabancı kiralık işçi, kamu ihaleleri, sendikal bürokrasiyle imzalanan satış sözleşmeleri! “Artık yeter, böyle gitmez” diyen Öz-Ka işçileri, kendilerinden habersiz imzalanan sözleşmeye tepki göstererek fiili greve çıktı, “Sözleşme yenilensin” dedi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
30 Nisan 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et