23 Eylül 2019 20:04

Erken seçim mi?

Erken seçim mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Erken seçim tartışmaları çoktan başladı.

Önce, muhalefetin yerel seçim başarılarının ardından konuşuldu. Neredeyse tüm büyük kentler muhalefete geçmiş, hele İstanbul’da AKP’nin MHP destekli adayı 800 bin farkla geride kalmışken, özellikle CHP’nin erken seçimi gündeme getirmesi beklendi. Doğrusu, muhalefetin fırsatını yakalamışken hükümet değişikliği için AKP-MHP ortaklığının üzerine yürümesi beklenirdi. En azından işine gelmeyip seçimden kaçtığında yönetimi sıkıştırma ve desteğini artırma imkanı bulurdu. Bu arada AKP ve liderinin üst perdeden konuşamayacağı bir rejim tartışması da sökün eder, yerellerdeki yenilgisi moralini bozup iç tartışmalarını ayyuka çıkardığı AKP düşmese bile ayakta zor dururdu.

Ancak CHP bizzat Kılıçdaroğlu’nun ağzından erken seçim istemediğini açıkladı: Ülke kriz koşullarında erken seçimi kaldırmazdı. Yıkıcı olmayan yapıcı muhalefet bu olmalıydı. Üstelik laf aralarına bir şeyler sıkıştırılsa da ciddi bir rejim tartışması dahi yürütülmedi.

Ancak muhalif bilinen gazeteciler yazmayı sürdürdüler. Ama bu kez muhalefetten değil, hükümet kanadından, özellikle AKP’den gelebilecek bir erken seçim ihtimali üzerinde duruluyor. AKP’nin doluya tutulmamak için yağmurlu havayı tercih edebileceği rivayet olunuyor.

İçinden -anketlerin şimdiden belirli oy oranlarını işaret ettiği- iki yeni parti kopmakta olan AKP’nin henüz bu partiler örgütlenip seçime katılma imkanı elde edemeden seçime gidebileceği yazılıyor. HDP konusunda CHP ile İYİ Parti arasındaki tutum farklılığı değerlendirilecek ve bu kez HDP’nin baraj-altına itilmesi sağlanarak Kürt illerinde tüm vekillikler alınarak seçim kazanılacakmış. AKP’nin hesabı buymuş, öyle deniyor.

Hesap kitabın ayrıntısı üzerine yazmadı, ama sonunda hükümet yandaşı A. Selvi de “Seçimlerin 2023’e kalmayacağına inananlardan olduğunu” açıkladı: “Normalde cumhurbaşkanlığı seçimleri 2019’da yapılacaktı. Ne oldu? Bahçeli bir açıklama yaptı, bir buçuk yıl önceden sandığa gitmek zorunda kaldık.” Geçmişe atıf yeterince açıklayıcı mıdır, göreceğiz.

Pazar günü, Kılıçdaroğlu da, “Doğru değil. Ama bunlar ‘Erken seçime gitmek zorundayız’ diyecekler.” dedi.

Diyelim ki, partiler ve vekiller üzerine yapıldığı söylenen hesaplar doğru çıkıp tuttu. Varsayalım ki, yeni kurulacak partiler seçime giremedi, muhalefet bölündü ya da bölünmese bile HDP baraj-altına itildi ve parlamentoda çoğunluğu AKP-MHP sağladı. Peki ya cumhurbaşkanlığı seçimi? Artık hamaset yetmiyor. AKP tılsımla mı duayla mı kazanacak?

Son cumhurbaşkanlığı seçimi, 2018’in 24 Haziran’ında, yangından mal kaçırır gibi, kapitalist krizin etkisi henüz yeterince hissedilmeden yapılarak kazanılabilmişti. Erkene alınmasının nedeni, zamanında yapılsa, yerel seçimlerin gösterdiği gibi, kaybedilme ihtimalinin yüksek oluşuydu.

Peki şimdi, AKP’nin erken seçim istemesinin mantığı ne olabilir?

Şimdi krizin göbeğindeyiz. Vergi oranlarını yükseltiyor hükümet. Zam üstüne zam yağdırıyor. Oy için kapısına gideceği işçiyle memura gelince ücret ve maaşlara yaptığı zam üç kuruşluk. Enflasyon oranının yarısı bile değil. Ve işsizlik başa bela. Arttıkça artıyor. TÜİK yüzde 13 diyor. Eğitimli gençlerde yüzde 30’a yaklaşıyor. Ve enflasyonun da düştüğünü söyleyen TÜİK’in rakamlarına kimse inanmıyor. Hayatın gerçekleri tersini gösteriyor: İstanbul BB 13 kişilik iş ilanı veriyor. Üstelik çalışacaklarda yabancı dil, bilgisayar bilgisi, kameramanlık, yazarlık gibi vasıflar arıyor. 6 bin kişi başvuruyor.

Vergi oranı yükseltilip en son 3 TL birden zamlanan en ucuz sigaranın paketine 14 TL ödeyen, en son ekmeği de zamlanan neredeyse üçünden biri işsiz genç mi oy verecek Erdoğan’a? Hükümetin Yüksek Hakem Kuruluna ücretlerini enflasyona ezdirdiği işçi mi? Kan ağlamakta olan küçük esnaf mı, kim? Yoksa göz yumulup tırmanan erkek şiddetinin her gün birkaçını yaşamdan kopardığı, öfkeleri giderek bilenen kadınlar mı?

Üstelik, milletvekili seçimleri de aynı koşullarda yapılacak ve AKP’nin hangi oranlara kayıp gittiği görülecek!

Selvi, muhalefetin şimdiden üç cumhurbaşkanı adayıyla (İmamoğlu, Gül, İnce) birbirine düşecek olmasına güveniyor.

Çok yönlü yaşam kavgasına yoğunlaşmak şart.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...