29 Ağustos 2019 00:55

Patlamaya ramak kala!

Patlamaya ramak kala!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Balon, bilinir, fazla hava basıldığında patlama tehlikesiyle yüzyüze demektir. İğne batırmak şart değildir, sıcaktan da patlayabilir, çarpmadan, iki engel arasında kalıp sıkışmak da patlama nedenidir.

Bizde, patlamanın öngünü değil henüz, bu görülür bir durumdur. Ama yakın-uzak mekan ve 'coğrafya'lardaki gelişmelerle ilişkisi içinde Saray iktidarının esip gürlemeleri, savrulan tehditler, Suriye'deki fetih harekâtlarının yenileriyle takviye girişimleri, İdlib'de İŞID çetelerini “koruyan” zırhlı politika, Fırat'ın ötesini berisini “ecdattan miras topraklar”a katıp genişleme operasyonları, büyük emperyalist güçlerle bölgede “kaptı kaçtı” manevraları az buz şey olmamalı, değildir. Karadeniz'de Amerikan ve NATO “öncü kuvvetleri”ne “klavuzluk etmek”, Akdeniz'de, “İngiliz’den önce biz vardık, yeni Barbaroslar yaratan neslin ahvadıyız” naralanmaları, az-buz macera sayılmaz. Yüzbinleri, milyonları karşıya alarak iktidar sopasıyla boyun eğdirmeye çalışmak, “milletin iradesi”ni kendi ve ardı sıra gelen azınlıklarla eşitleyip gayrısını yok etmeyi hak saymak 'kolay değil.'!

Enflasyonun yüzde 25'lerde gezindiği, işsizliğin yüzde 13'lere tırmandığı, yoksulluk sınırının 6 bin 500 tl'ye çıktığı bir ülkede, hergün onlarca milyon doları bombaya mermiye harcayıp “teröristleri etkisiz hale getirdik” açıklamalarıyla teskin etme operasyonlarıyla manipülasyonu sürdürmek hiç de kolay değil. Sendika patronlarının işbirlikçiliği, yüzlerdeki maskeyi yırtıp atacak denli saklısız gizlisiz iken, devlet-hükümet yalakalığının rant karşılığı sürdürülmesi giderek zorlaşıyor. Kadınlara yönelik saldırı ve cinayetler toplumsal infial sınırlarını aşmışken, yasalarıyla, mahkeme kararlarıyla, din bezirganı safsatacı canilerin açıklamalarıyla kolaylaştırıcı zemin ve zihniyet 'atmosferi'ni yaşatmaya çalışmak, “yetti artık!” itirazını bastırma yeteneğini yitirdi yitirecek!

Ülkeyi IŞİD-Nusra çetelerinin kurmay merkezlerinden birine dönüştürüp çok sayıda toplu katliamı yönetme araç ve olanağı olarak kullanma politikası, bizzat suç ortaklarınca ilan edildi. “Suçlu ayağa kalk!” ortamı giderek ısınıyor.

Dönem, karşıtlıkların daha amansız biçimde dışa vurduğu, vurulduğu bir dönemdir. Riskler arttı, hem yönetenler için hem de ve daha çok yönetilenler için. İtirazlar birleştirilemez ise, kadınların yığınsal tepkisi kadın-erkek işçi-emekçi tepkisi olarak yayılmaz ise, işçileri tekelci sermaye ve mali oligarşinin iktidarına peşkeş çeken sendika üst bürokrasisinden hesap sorulmaz ise, hararetin yükselmesi ve giderek şişen sorunlar yumağının bir balon gibi patlamasından zararlı çıkacak olan yine tüm emekçilere olacaktır. Böylesi dönemlerde, sorunları olduğundan hafif gösterme, sözde reformcu ara yollar adına emekçileri teskin etmeye çalışma, içinde bulunulan ve giderek büyüyen tehlikeli gidişata karşı tutum ihtiyacını muğlaklaştıran tutum ve yaklaşımları “çıkış” olarak gösterme, ciddi bir yanlış olacaktır. İşçi ve emekçilerin en geniş kesimlerinin sermaye ve burjuva iktidarının büyük tehdit içeren politikalarının farkına vararak bunlara karşı çıkmaları, ülkenin de, kent ve kırın tüm emekçilerinin de çıkarına olan tek şeydir. Bütün ilerici-devrimci-demokrat kesimlerle sosyalistlerin önündeki en acil sorun, şimdi bu konunun halkın en geniş kesimlerince mücadele sorunu olarak görülmesi için yoğun siyasal teşhir, aydınlatma ve örgütlemeyi-zorluklarını aşma yol ve araçlarını da bilerek ve bularak-başarabilmektir. Sermaye iktidarının balonu şişebildiği denli şişti. Bundan sonrası şu ya da bu nedenli patlamadır. Patlarken, zararını işçi ve emekçiler görmemelidir. Bu balon çünkü metal-çivi-mermi-zam-yıkım malzemeleriyle doludur. İnfilak ettiğinde etrafa zarar vermesi kaçınılmazdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...