18 Haziran 2017 00:15

Adalet Yürüyüşü nereye varır?

Adalet Yürüyüşü nereye varır?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun çarşamba günü tutuklanmasının ardından Ankara’dan İstanbul’a 28 gün süreceği açıklanan bir yürüyüş başlattı. Siz bu satırları okurken, eğer hâlâ devam ediyorsa, yürüyüş dördüncü gününe girecek. ‘eğer’e çift vurgunun sebebi CHP’nin muhalefet görevinde çok defalar hepimizi hayal kırıklığına uğratması. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına Anayasa’ya aykırı olsa bile “evet” diyeceğiz demesi, HDP’nin 13 milletvekili tutukluyken sessiz kalması, referandumda ‘Oylarınız bize emanet’ sözü verip aynı akşam hukuksuzluğa teslim olması… 

Enis Berberoğlu gazetecilikten milletvekilliğine “yükselenlerden”, adı geçtiğinde aklıma ilk düşen Şemdinli manzarasına karşı beyaz örtülü masa başında bilgisayarı önünde kahvesini içtiği fotoğrafı oluyor, eylül 2012’ydi, Berberoğlu Hürriyet genel yayın yönetmeniydi. Çözüm süreci diye dağıtılan umutların bir kabusa dönüşmesinde medya tarafında Hürriyet’in, siyasi kanatta CHP’nin günahı çok. Berberoğlu, maalesef bu açıdan bir kesişim kümesinde duruyor. Daha uzun yıllar konuşacağız, tartışacağız bunları…

Bugün Berberoğlu, Erdoğan’ın bile kamuoyu önünde “Varsa ne olacak yoksa ne olacak” diye itiraf ettiği bir ‘sırrı’ açıkladığı iddiasıyla, “casusluk” suçlamasıyla 25 yıla mahkum oldu, hiçbir somut gerekçeye dayanmayan “kaçacağı ve saklanacağına” dair emarelerin olduğu gerekçesiyle de apar topar cezaevine kondu. Bu tutuklamanın ardında iktidarın gerilimi arttırmak taktiğinin olduğuna dair güçlü şüpheler var. Adaletsizliğe karşı konumumuzu siyasi hamlelerin yönü, geçmiş hesaplar değil etik belirlemeli.

Enis Berberoğlu, Erdem Gül ve Can Dündar’ın yargılandığı MİT TIR’ları duruşmasının olduğu çarşamba günü aynı zamanda DİHA Muhabiri Nedim Türfent’in duruşması vardı. Ben Gazeteciyim İnisiyatifinden üç arkadaşımız ve Türkiye Gazeteciler Sendikası temsilcisi iki gazeteci duruşmayı izlemek için Hakkari’ye gitti. Duruşmada dinlenen 13 tanığın 12’sinin tüyler ürpertici ifadelerle işkence gördüğü için kendilerine dayatılan ifade metnine imza attığını beyan etmesi, bir tanesinin hatta bu nedenle özür dilemesi, kalan bir tanığın ise ilaç tedavisi gördüğü için hatırlamadığını söylemesine rağmen Türfent tahliye edilmedi. “Şaşırmadık, Türkiye’de hukuk zaten çoktan bitti” diyenler oluyor zaman zaman. Buna rağmen neden bu gazeteciler masraflarını ceplerinden karşılayarak onca yol gittiler, hiç düşündünüz mü? Sırf genel kamuoyu algısında ‘Oralar çok karışık ne oluyor bilmiyoruz, belki vardır arkasında bir sebebi’ sorusuna cevap aramak ve bunu size göstermek için. “90’larda medya bize gerçekleri göstermedi” (Gösterenler vardı gerçi de) diyenler, alın bakın şimdi işsiz, ekonomik olarak çok sıkıntıda olmalarına rağmen gösteriyorlar.

Kılıçdaroğlu ve CHP tüm eleştirilerimize rağmen bir adım atıp yola çıktı. Yol nereye varır, nerede sonlanır bilinmez ama yalnızca klavye başında (Ki klavye başında muhalefete hiç karşı değilim) eleştirmektense çıkalım sokağa. Adalet, AKP’linin de muhtaç olduğu bir temel hak, en nihayetinde sevdiği dindar komşusunun iktidarın âlây-ı vâlâ ile açtığı Bank Asya’da hesabı olduğu için bugün aç kaldığını, ölüme mahkum edildiğini görüyor. OHAL ilan edildiği 20 Temmuz’dan bu yana intihar edenlerin sayısı 55’e ulaştı. 

Geçmişe dair bagajlarımız çok yüklü, her gün yaşadığımız travmalarda kartlarımızı çıkarıp çıkarıp birbirimizi suçlamak bir yerde rahatlatıcı olabilir (bk. yetmez ama evet tartışmaları) ama etkisi kısa süreli. Unutalım ve geleceğe bakalım “La La Land”ı değil kastettiğim, tartışalım, yüzleşelim, kavga da edelim ama risk alıp yola düşene “anca gidersin” demenin ego tatmininden öte ne faydası var? Yürüyeceksen sen de kendi değerlerin için yürü, ya da dur, otur… Elinden ne geliyorsa onu yap. Erdoğan tüm medya gücünü arkasına alarak ve 15 Temmuz’un kendisine sunduğu “lütfa” yaslanarak bir kahramanlık miti oluşturmaya çalışıyor. Bunun karşısında başka bir ‘kahraman’ aramanın manası yok. Kahraman sensin, biraz umutlanmak istiyorsan sokakta senin gibi insanların olduğunu keşfetmek, ülkeyi bıraktık en başta sana iyi gelecek. Gerçek gazeteciler de senin, benim haberimizi yapmaya devam edecek. Sen adım atarsan o yol Kandıra’ya da, Maltepe’ye de, Bakırköy’e de, Silivri’ye de, Edirne’ye de ulaşır. Umalım ki adaletsizliğe isyan bugün açlık grevlerinde 102. günlerine giren, sağlık durumları alarm veren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya da çok geç olmadan ulaşsın.
 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...