09 Haziran 2011 10:19

Cumhurbaşkanı ve Başbakana yanıtlar ve sorular

Cumhurbaşkanı ve Başbakana yanıtlar ve sorular

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Her seçimlerden önce böyle olur…
Söylemler sertleşir… Parlamentoda birlikte çalışacak olan siyasetçiler, birbirlerinin yüzlerine nasıl bakacaklarına aldırış bile etmeden, bir koltuk daha fazla elde edebilmek uğruna -yalan, iftira ve hakaret dahil olmak üzere- her şeyi, hiç çekinmeden söylerler…
Ama insanlığın genel ilerleme tarihini analiz ederken, bu tür ayrıntıların göz ardı edildiğini, üzerinde bile durulmadığını, hatta unutulduğunu gözlemleyebilirsiniz…
İki gün sonra yapılacak genel seçimler öncesinde, siyasi partilerin, halkı kışkırtırcasına sertlik düzeyini artırarak birbirlerine yönelttikleri haksız ithamlara göz yummamıza yol açacak genel bir kabul ortaya çıkıyor: Kürt sorununun, demokratik bir ortamda, hiçbir çatışmaya meydan vermeden çözüme kavuşturulması hususunda toplumun tüm kesimlerinde genel bir mutabakat var. Gelinen bu düzeyde, artık hiç kimsenin bir diğerini “Terör örgütü ile iş birliği yapmakla” suçlamaya hakkı yok… Çünkü herkes realitenin farkında, herkes her grupla görüşme halinde, kurulan ittifaklar her an her yönde değişmeye müsait...
Bu genel mutabakat çerçevesinde, çözüm yolundaki buluşma noktasını, tarafların parlamentoya yansıyan gücü belirleyecek herhalde…
***
Türkiye’nin ufkunu açacak, ona yeni bir vizyon kazandıracak bu tarihi gelişmeler hızla akıp giderken, Sayın Cumhurbaşkanından, cezaevlerindeki gazetecilere yönelik kanaatini açıklarken daha dikkatli davranmasını beklememizden doğal ne olabilir?
Allah aşkına, Sayın Cumhurbaşkanı, Polonya ziyaretinizde şu sözleri nasıl söyleyebildiniz:
“Bazı tutuklular -dışarıda gazeteci diye geçiyor ama- illegal, şiddet, silah kullanan örgüt üyeleri ve kendileri de şiddetin içinde bulunan insanlar. Bu kişiler yazdıklarından dolayı değil, örgüt içindeki faaliyetlerinden dolayı tutuklular.”
94 meslek örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu Gazetecilere Özgürlük Platformu, cezaevlerindeki meslektaşlarına sahip çıkarken, onlar hakkında iddia edilen “örgüt üyeliği” ya da “örgüt propagandası” suçlamalarının tamamen gazetecilik faaliyetlerine dayandırıldığını defalarca açıkladı. Yazdıkları haberler, yaptıkları röportajlar, yayımladıkları ya da yayımlamadıkları kitaplar, haber kaynaklarıyla görüşmeleri, bu görüşmelerden elde ettikleri belge ve bilgiler, herhangi bir terör örgütü üyeliğinin kanıtı olarak savcılıklarca mahkemelere sunuluyor.
Sayın Cumhurbaşkanı, dikkatinize getirmemiz gereken bir başka husus daha var: Bazıları tahliye edilmiş olmasına rağmen, yeni tutuklamalar neticesinde şu anda cezaevlerindeki gazeteci sayısı 70’e ulaşmış durumda. Cezaevlerindeki 70 gazeteciden yalnızca 10’u hükümlü, diğerleri tutuklu... Yani cezaevlerindeki tutuklu gazeteciler hakkındaki “terör örgütü üyeliği” suçlaması yalnızca bir iddiadan ibaret…
Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye’ye döndükten sonra “Yanlış anlamaya gerek yok” deyip, sözlerinize açıklık getirmeye çalışırken, bir başka hukuki hata daha yaptınız:
“PKK ve bazı silahlı terör örgütleriyle ilgili içeride olanlar var. Onların hepsi gazeteci olarak sayılıyor ve Türkiye yanlış bir şekilde tanıtılıyor. (…) Başka faaliyetler içinde olmuş, terör örgütlerinin silahlı çatışmalarına girmiş, ama işte gazeteci... Onu dışarıda gazeteci olarak takdim etmek Türkiye’ye haksızlık…”
Sayın Cumhurbaşkanı, cezaevlerinde mesleki faaliyetlerinden dolayı bulunduğunu savunduğumuz meslektaşlarımızdan hüküm giyenler için verilen kararları inceletirseniz, şu kalıp cümlelerle karşılaşacaksınız:
“Her ne kadar terör örgütü üyesi olmadığı tespit edilmişse de yaptığı yayınlarla terör örgütünün propagandasını yaptığı anlaşıldığından…”
Terör örgütü propagandası olarak değerlendirilen yayınlar nedir biliyor musunuz? Abdullah Öcalan’ın fotoğrafının yayımlanması, açıklamalarına yer verilmesi, PKK yönetici kadrolarıyla röportajlar yapılması…  Bir mukayese yapmak gerekirse, önceki gece Anadolu Ajansı, Öcalan’ın kamuoyuna yönelik mesajlarını, İmralı’da görüştüğü heyetin ağzından haberleştirip yayına koydu…
***
Devleti yönetenlerin bu önyargılarından kurtulabilmesi için daha kaç gazetecinin cezaevine girmesini beklemeliyiz?
Kafanızda hâlâ kuşkular taşıyorsanız, cezaevlerindeki meslektaşlarımızın dosyalarını yeni baştan incelettirin; yalnızca iddianameleri değil, gazetecilerin savunmalarını da okutun… Ya da biz gelelim 70 gazetecinin öyküsünü size bizzat anlatalım…
***
Diğer taraftan, demokratikleşme vaatlerinin birbiriyle yarıştığı bu seçim ortamında, Sayın Başbakanın hâlâ gazeteciler üzerinden siyaset yapmasına sessiz kalabilir miyiz?
Gazetecilere yönelik suçlamalar, tehditler, haksız ithamlar karşısında susabilir miyiz?
“Mertlik-namertlik” tartışması bir yana meslektaşlarımızla dayanışmamızı ortaya koyarken, şunu sormak gerekiyor galiba Sayın Başbakana: “Nuray Mert’i yeni patronuna hedef gösterip, medyayı kontrol altında tutma politikanızda ısrarlı olduğunuz mesajını mı veriyorsunuz?”
Abbas Güçlü’ye “bedel ödetmeyi” de -herkese gözdağı vererek- seçim sonrasına ertelemiştiniz…
Şimdi “istikrar, istikrar” derken, giderek etkisini ağırlaştırdığınız otoriter politikalarınızı totaliterliğe dönüştürmek için, anayasayı değiştirmeye yetecek mutlak çoğunluğu elde etmenin hayalini mi kuruyorsunuz? “İstikrar”, sizin yapmak istediklerinize engel oluşturmayacak bir parlamento yapısından mı geçiyor?
“Fikir özgürlüğünü”, sizin anlayışınıza uygun olarak, “Siyasi iktidarların özgürlük alanlarına müdahale etmemek” şeklinde yasalaştırmak için mi “istikrar” istiyorsunuz?
Ama üçüncü defa garanti gördüğünüz hükümetinizin başkanlık sistemine yatkın yeni yapısını, henüz seçimler sonuçlanmadan “Kanun Hükmünde Kararnamelerle” yürürlüğe koyarken, sanki biraz aceleci gibisiniz…
Gazetecilere karşı bu hırçınlığınız, tekrar birinci parti olurken bile “istikrarınızı” sürdürecek desteği bulamamaktan mı kaynaklanıyor?
Bu telaşlı halinizle, cezaevlerindeki meslektaşlarımız için -intikam alırcasına- “Biz bunlar için mi yasa çıkaracağız” derken, o “istikrar” (ya da ihtiras) ateşi içinizi hiç yakmadı mı?
Pazar akşamı seçim sonuçlarıyla birlikte, yapacağınız “balkon konuşmanızda”, daha soğukkanlı yanıtlar almayı umuyoruz…

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa