07 Mart 2013 10:04

Kim batsın, kim kalsın?

Kim batsın, kim kalsın?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Batsın böyle gazetecilik” deyince karşısındaki gazetecinin “batacağını” zannetti.  Gazeteci haberin arkasında dimdik ayakta durunca da, “büyük başkan” çareyi medya patronunu silkelemekte buldu gene. Patron kim bilir kaç ihaleden yoksun bırakılmakla, reklam ve ilanların kesilmesiyle, vergi cezasıyla tehdit edildi.  
Gazeteci direndi ama medya patronu direnemedi. Gazetecinin, hem medya patronuna hem de devlete karşı direnebilmesi için sadece mesleki ilkelerini değil sendikal örgütlenmesini de “batırmaması” gerekiyor.
*
“Batsın böyle gazetecilik” derken meslek ilkeleri içerisinde yapılan habercilikten duyduğu rahatsızlıkla, hop oturup hop kalktığı “başkanlık” koltuğuna giden yolda önüne engel olarak çıkan her kurum ve kuruluşu “batırmakta” kararlı olduğunun da sinyalini verdi  tek adam.
Batsın böyle yargı, batsın böyle yasama, batsın böyle yargıtay, bastın böyle danıştay...
Her sorunun çözümü; varsa yoksa partili başkanın iradesinde vücut bulmalı. Onun iradesi her zaman doğru, her zaman haklı!
“Oslo’da görüşme yok” diyorsa yoktur.
“Öcalan ile masaya oturan ben değilim, benim en yakınımdaki devlet görevlileri” diyorsa öyledir.
“Bizden duymadığınıza inanmayın” diyorsa inanılmaz.
“İmralı tutanakları uydurma” diyorsa uydurulmuştur
“Tutanakları sızdıranı yakına açıklayacağız” diyorsa açıklar.
İki muhalefet partisi üyesi arasındaki ses kasetlerini de İnternet’e düşmeden açıklayacağını söylemişti.
“Büyük biraderin” bildiği “büyük başkandan” saklanır mı?
“Milliyetçiliği ayaklar altına aldık” diyorsa ezip ufalamıştır
“Biz ırkçılığı kastettik diyorsa” haklıdır onu kastetmiştir.
“Tek van, tek millet, tek din, tek dil” dediyse tek dildir.
“Dilim sürçtü tek dil demedim” dediyse dili sürçmüştür
***
‘Batsın böyle gazetecilik’ derken, kalemini batıran gazetecilerden duyduğu nefret, onların bir kısmını zindanlarda çürümekten aldığı haz, alnındaki damarların patlayasıya şişmesinden belli oluyor.
Bu çelik gibi irade sayesinde bir kısım gazetecilik batırılmaya çalışılırken bir kısım gazetecilik ise yüceltiliyor. Majestelerinin gazeteciliği!
İşte onların birinde siyasi iradenin atadığı genel müdürün ifadesiyle bisiklet üzerinde atılan twitler Oda tv’ye yakalandı.
Gat bitkisi çiğneme muhabbetine büyükelçiler bile dahil oldu. Kimisi buna esprili bir sohbet yorumu yaptı, kimisi gat bitkisinin uyuşturucu türünden sayılmadığını, Yemen yerel kültürünün bir parçası olduğunu savundu. Kimisi de çıktı, gat bitkisinin Türkiye’de 2011 yılında uyuşturucu kapsamına alındığını açıklayıverdi.
Halbuki bu muhabbetler yapılmadan bir kaç ay önce atanmış genel müdürünün zulmü altındaki haber ajansının yayına verdiği haberi kimse fark etmemişti.
“Yemen Eski Vakıflar Bakanı Hammud el-Hettar’ın ağızda çiğnenen gat bitkisini kullanan bireylerin yanı sıra topluma da birçok zararı olduğunu gerekçe göstererek konuyla ilgili  Mısır’daki Ezher Üniversitesinden fetva istediği bildirildi.
Gatın, ekonomi ve sağlık açısından fayda ve zararları olduğu konusunda değişik görüşler ileri sürülürken, kullanımının dinen uygun olup olmadığı konusunda Mısır, Suudi Arabistan, Yemen’de dini görüş birliği bulunmuyor.
Yine şarap içmek haramdır, domuz eti haramdır, islami kurallara uygun kesilmeyen hayvan eti haramdır. Gelin görün ki keyif verici bitkiler helaldir!
Bir yanda batırılan, bir yanda yükselen yeri değerlerimiz! Başkan babamızın önlenemeyen yükselişi gibi yere göğe sığmıyorlar!
Hapisteki gazetecilerin “terörist” olduğu konusunda hemfikir olanlar keyif verici maddelerde görüş ayrılığına düşüyorlar
Kim batsın, kim kalsın siz karar verin artık.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa