28 Şubat 2013 09:12

Yarasa mı? Terörist mi?

Yarasa mı? Terörist mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen haftaki yazımızda, “devleti yıpratan hükümet” demiştik ya. Başbakan bizi yalancı çıkarmadı. Kendi kendini yıpratmaya devam etti; hatta daha da ileri giderek, kendi kendini “ayaklar altına” aldı. “Ayaklar altına aldığım milliyetçilik, ırkçı milliyetçiliktir. Ecdadımız millet kavramıyla neyi kastettiyse biz de öyle bakıyor, onu kastediyoruz” diye konuşurken, yaptığı tam da ‘Nasıl çark edeyim’ derken tekerliğin altında kalmaktı. Bu bakış açısıyla bile bu ülkede, ırkçı, kindar, nefret dolu konuşmaları yapan en tepedeki bir yetkili olarak “ayaklar altına alınmaya” kendisinden daha fazla layık görülebilecek kimse olmasa gerek. “Ecdadının” millet anlayışına gönderme yaparken de “yeni Osmanlıcılık” hevesini bir kez daha ortaya koyan Başbakan, imparatorluklar için geçerli olan “hanedan” ve “tebaa” ayrımıyla günümüzdeki “milliyetler” sorununa çözüm öneriyor.
***
Hangi sözünüz doğru ki, bu önerilerinizden demokrasi, özgürlük ve adalet adına bir beklentimiz olsun?
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, cemevleri ile ilgili bir düzenleme yapılmasına “tekke ve zaviyeleri” yasaklayan kanunun engel oluşturduğunu söylerken, “devrim kanunları” olarak adlandırılan bu kanunun yürürlükten kaldırılması gerektiğini savunmuştu.
Başbakan ise İslamiyet’te ibadet yerinin cemevi olamayacağını, bunun olsa olsa “kültür merkezi” sayılabileceğini söyledi.
Hanginiz doğruyu söylüyorsunuz?
Cemevlerini ibadete açmayı mı, tekke ve zaviyelerin her köşe başına kurulmasını mı amaçlıyorsunuz?
Sünni imamın, Ortodoks papazın dini kıyafetle dolaşmasına, kendi ibadethanelerinde ayin yapmasına engel oluşturmayan Tekke ve Zaviyeler Kanunu, cemevlerinde ibadet yapılmasına neden engel oluştursun ki? Engel, sizin zihniyetinizde saklı!
***
Yine “kin kusmaya”, “ayrımcılık” yapmaya devam ediyorsunuz.
Kendisine “yarasa” demişler de, şimdi “Başbakan” olmuş.
Siz bu gazetecilere, “akbaba, tasmalı, terörist” dediniz. Onlar “kindar” olmadılar, ısrarla “gazeteciyiz” dediler. Aralarında “milletvekili” seçilenler de oldu.
Sizin “terörist” dediğiniz, ama milletin onları “vekil” yaptığı 9 kişi var hapishanelerde!
Siz “terörist” dediniz, millet onları “belediye başkanı” seçti.
Siz “terörist” dediniz, millet onlara haklarını savunan “avukatlar” olarak vekaletlerini verdi.
Siz “terörist” dediniz, millet onları “başbakan adayı öğrenciler” olarak üniversite amfilerine gönderdi.
Bugün hapishanelerde çürüttüğünüz binlerce gazeteci, yazar, aydın, akademisyen, avukat, sendikacı, öğrenci, hepsi birer “başbakan” adayı.
Başbakanlık sadece “yarasa” denilenlerin imtiyazında değildir herhalde. Bu ülkenin “teröristleri” de yönetime talip olmalı.
***
Başbakan, eğitim gördüğü kurumlardan aldığı “kinle” ve “ecdadından” aldığı cesaretle hâlâ hapisteki gazetecileri “terör örgütleri” ile irtibatlı göstermeye çabalıyor. Başbakan, Alman muhatabının konuyla ilgili endişelerini dile getirmesi üzerine, hapisteki gazeteci sayısının “Bir elin parmaklarını geçmeyeceğini” savundu.
Basından sorumlu Başbakan Yardımcısı ise “Hapiste bir gazetecinin bile bulunmasından üzüntü duyacaklarını” söylemişti.
“Silahlı terörist grupların” sınır dışına çıkmasıyla, Kürt meselesinin çözümünün de başlamış olacağını ifade eden Başbakan, hapisteki “sivil terörist grupları” tel örgülerin dışına çıkaracak yasal düzenlemeleri yapmaktan da özenle kaçınıyor.
İktidarda kalabilmek uğruna, hepiniz yeni “yarasalar”, yeni “teröristler” yaratıyorsunuz. Hanginizin sözüne güveneceğimizi şaşırdık artık!

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...