20 Ekim 2015 01:07

Türkiye AB’nin ‘Yedek işçi ordusu’ kışlası!

Türkiye AB’nin ‘Yedek işçi ordusu’ kışlası!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçtiğimiz pazar günü Almanya Başbakanı Angela Merkel Türkiye’ye geldi; Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ile görüştü.
Bir yandan Türkiye, Ankara Katliamı’nın yaralarını sarmaya çalışır, katillere ve arkasındaki güçlere sinmeyeceğini, barış ve özgürlük mücadelesini sürdüreceğini gösteren bir kararlılıkla davranırken öte yanda da Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, 1 Kasım seçimini “götürmek” için her yola başvuracaklarını gösteren miting ve açıklamalarını sürdürüyor. Ama üç günden beri, medyada manşetleri Merkel’in ziyareti belirledi.
Üç gün boyunca, alışkanlık olduğu üzere, sermaye medyası ve yandaş basın dünyayı Merkel ile Davutoğlu arasındaki görüşme üstünden döndürdü. Yok “Türkiye AB’ye alınacak”mış, “Fasıllar yeniden açılacak”, Türkiye, 2008’den beri yer almadığı AB liderlerinin her yıl “liderler zirvesi” sonrasında verdiği “aile fotoğrafı”nda “artık yer alacak”mış. Bir süreden beri gündemden düşen “fasılların açılması” için adımlar atılacakmış, 2016’da “Shengen ülkelerine vize kalkacak”, “Geri Kabul Anlaşması” imzalanacakmış. “Almanya kesenin ağzını açacak”, AB mülteciler için her yıl 3 milyar avro yardım verecekmiş!
Merkel-Davutoğlu görüşmesinde elbette bütün bu konular gündeme alınmıştır. Ama Sermaye medyası “geleneksel” olarak, yandaş medya ise, “görevi gereği”  olarak bu görüşmeyi, Türkiye’nin her istediğini aldığı görüşmeler olarak propaganda ettiler, ediyorlar; tersine bir ihtiyaç çıkana kadar da edecekler.
Yandaş medya fazladan olarak Merkel’in ziyaretinin 1 Kasım seçimine yaklaşıldığında yapılmasını, sanki “Türkiye AB’ye girdi girecek”, “Vize de artık 2016 da kakacak”mış, “mülteci sorunu” da tamamen çözülmese de Türkiye’nin her istediğini aldığı üstünden bir seçim kampanyasına dönüştürmüş bulunuyor.
Ama Almanya Başbakanı Merkel, bir yandan bu şarkvari milliyetçiliği  okşayacak biçimde “O konuyu da bu konuyu da görüştük”, diyerek nabız okşarken, aynı zamanda çıkarlarını  gözden kaçırmayan bir Alman, bir tüccar gibi, “vize kalkması” ve “mülteciler için 3 milyar avro” konusu da dahil her konuda “Görüşüyoruz, zorlukları var ama aşacağız”, “AB’ye üyelik, vize, geri kabul konusundaki görüşmeleri hızlandırmaya destek verdiğimizi söylüyorum.  Maddi konularda görüşme devam ediyor.” diyerek, bütün konuları aslında zamana yaydıklarını gösteren açıklamalar yaptı. 
Alman basını da Merkel’in Türkiye ziyaretini, “Erdoğan’a seçim desteği” olarak eleştirirken, Merkel’in mülteciler konusundaki planını da  “Türkiye’yi Avrupa’nın kapıcısı yapma”; “Türkiye’nin Avrupa’nın mülteciler için tampon bölgesi yapılması” planı olarak değerlendiriyor.
Peki gerçek nedir?
Evet, Davutoğlu ile Merkel bir çok konu konuşmuştur, bazı sözler alınıp verilmiş de olabilir ama Merkel’in böyle bir zamanda Türkiye’yi ziyaretinin asıl nedeni “mülteci sorunu”dur. 
Yüz binlerce hatta milyonlarca mültecinin AB ülkelerinin kapısına dayanmasıdır.
Kuşkusuz ki mülteciler Almanya başta olmak üzere AB için bir tehdit değil, tersine yaşlanmış Avrupa’ya milyonlarca genç, işsiz Avrupa için vazgeçilmezdir de. Dahası aynı zamanda Avrupa işçi sınıfının mücadelesini bastırmanın da bir aracı olarak kullanmak üzere de “Mültecilere ihtiyacı var”dır. Ancak Merkel’in dediği gibi sorun bu kitlenin “kontrolsüz olarak” Avrupa’ya akmaya başlamasıdır. Merkel de mültecilerin Avrupa’ya akışını kontrol altına almak için gelmiştir ve öyle anlaşılmaktadır ki; detaylarda sorun olsa da Merkel, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin Avrupa’nın kapısında durarak, mülteci akınlarının kontrol altına alınmasında “havuz” ülke, yani “AB’nin yedek işçi ordusunun kışlası” olarak sorumluluk üslenmesi konusunda anlaşmıştır. 
Bunun için AB:
1- Türkiye’ye “külfeti paylaşmak” üzere yılda 3 milyar avro verecek,
2- “Geri Kabul Anlaşması”yla Türkiye, gelen mültecileri (yedek işçi kışlasında toplanan mülteci işçileri) barınmadan mesleki eğitime, dil eğitiminden çocukların yetiştirilmesine her alanda eğitimden geçirerek AB’nin ihtiyacına göre, bir plan dahilinde Avrupa’ya gönderecek!
Kısacası Türkiye bir plan dahilinde, mültecileri AB’nin istekleri doğrultusunda “kontrollü biçimde” Avrupa’ya göndermenin merkezi olarak işlev görecek!
Merkel’in ziyaretinin de “varıldı”, “varılacak” denen anlaşmanın özeti ve esası budur.
“Koca Osmanlının son mirasçısı Türkiye’nin düşürüldüğü hale bak” mı dersiniz, yoksa “AB Uşaklığında hizmette sınır yok” mu dersiniz varın siz karar verin!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...