18 Ekim 2015 00:56

Suriye iç savaşında yeni bir aşamaya doğru!

Suriye iç savaşında yeni bir aşamaya doğru!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Genelkurmay’ın önceki gün sabah saatlerinde, Türkiye’nin F-16’larının Suriye sınırında “kimliği belirsiz bir hava aracını” düşürdükleri açıklaması birden medya ve siyaseti karıştırdı! 

Genelkurmay’ın açıklaması üstüne sanki Suriye ve Suriye’de IŞİD ve diğer muhalif güçlere karşı hava operasyonları yapan Rusya’yla bir hava çatışması varmış, arkası da gelecekmiş gibi haber, yorumlarla; AKP yetkililerinin, şoven politika erbabının, sermaye basını yandaş basının iliştirilmiş gazetecilerin, medya “uzmanları”nın, “stratejistleri”nin harita üstündeki savaşı alevlendi. Savaştan ve savaş beklentisi üstünden halkı yedeklemeye çalışanların, savaş çığlıklarına sevinç nidalarını karıştı. Çünkü bu basit vakayı, bir yandan IŞİD’in Ankara Katliamı’nın üstünü örtme öte yandan da seçime giderken şovenizmi kışkırtmak için sarınılacak bir dayanak olarak gördüler. 

Ancak aradan geçen iki güne karşın “kimliği belirsiz hava aracının” hala kimliğinin belirsizliği, Rusya’nın aracın kendilerine ait olmadığına dair açıklamalarına karşın, ABD’den gelen “hava aracının Rusya menşeli olmasından şüphe duydukları”nı kışkırtması, en önemlisi de hava aracının enkazının elde olmasına karşın bir türlü kimliğinin belirlenememesi (ya da açıklanmamamsı) dikkate alındığında, “Türkiye yoksa kendi hava aracını mı vurdu?” sorusunu da zaman geçtikçe kuvvetlenen bir ihtimal olarak büyütmektedir.

Tam böyle F-16’lar, “hava aracı düşürme”, Suriye ve Rusya’yla yeni bir gerilim çıkarmak için fırsat bulma şehveti içindeyken, Suriye’den İran, Hizbullah, Suriye rejimi ordusunun Rusya’nın savaş uçaklarının hava desteğinde Halep’i ele geçirmek için bir kara operasyonu başlattıkları haberleri gelmeye başladı.
Suriye rejiminin, Suriye’nin kalbi olarak gördüğü Halep’in; Nusra Cephesi, Ahrar el Şam, Sukur el Şam ve Feylek el Şam’ın elindeki bölümlerin de ele geçirmek için hazırlandığı uzunca bir zamandan beri gündemdeydi.

Her ne kadar İran’ın resmi yetkilileri, Suriye iç savaşında, iddia edildiği gibi kara birlikleri ile katılmadığını, Suriye’de sadece askeri danışmanlar bulundurduğunu söylüyorsa da gerek Suriye içinden gelen gayri resmi açıklamalar gerekse bu ülkedeki gelişmeleri izleyen gözlemciler, İran’ın seçkin askerlerden oluşan kara birliklerine bağlı binlerce askerle Suriye’de olduğunu, bu askerlerin “Halep operasyonu”na da katıldıklarını söylemektedir.

Söyleneler, iddialar, şu kadar doğru bu kadar abartılı olabilir ama şu bir gerçek ki Halep operasyonu herhalde, Suriye rejiminin, “iç savaşın başlamasından beri en önemli operasyonudur” ve Halep operasyonunun başarısı ya da başarısızlığı iç savaşın gidişatını belirleyecek kadar önemli olabilir dersek yanlış olmaz.

Çünkü Halep bir yandan Suriye’nin en önemli ticaret merkezi ve tarih-kültür merkezi -en azından Suriye halkı için bütün yakılmış yıkılmış olmasına karşın böyledir- öte yandan Rakka ve IŞİD’in ele geçirdiği merkezi Suriye’nin kapısı olmasıyla, Suriye iç savaşında stratejik bakımdan da çok önemli bir kenttir. Son günlerde PYD ve bölgedeki Arap kökenli güçlerin IŞİD’in Suriye’deki başkenti sayılan Rakka’ya yönelik bir saldırıya hazırlandığı dikkate alındığında, Halep operasyonunun Rakka’ya yönelik saldırının ön aşması olduğu da söylenebilir. Bunun içindir ki, Halep’in “Suriye muhalefeti”nin elinden alınması Esad rejimi bakımından iç savaşın bundan sonraki seyrini de önemli ölçüde etkileyecektir.

Türkiye açısından ise Halep, Türkiye sınırına 50 kilometre mesafede olması yanında, aynı zamanda Türkiye’nin Fırat’ın batısında, Cerablus etrafında oluşturmak istediği “güvenli bölge” (tampon bölge de denebilir) için de stratejik önemdedir. Nitekim Türkiye, Cerablus civarındaki güvenli bölge talebinin en önemli gerekçelerinden birisinin de “Halep yolunun kapanmaması” olarak ifade etmektedir.

Bu açıdan bakıldığında, Halep eğer İran ve Rusya desteğindeki Rejim güçleri tarafından tamamen ele geçirilirse, Türkiye’nin “güvenli bölge” talebi etrafındaki iddiaları da  önemli ölçüde  çökmüş olacaktır. Bu yüzden de eğer Halep rejim güçleri tarafından tamamen ele geçirilir ve Halep bölgesi rejimin denetimine geçerse, sadece Suriye iç savaşı “yeni bir safhaya geçmek”le kalmaz Türkiye’nin Suriye politikası da yeni bir mülteci dalgası da dahil yeni ve aşılamaz zorluklarla da karşı karşıya kalır.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...