31 Mayıs 2015 01:00

Benimle yaşıt bir kitap

Benimle yaşıt bir kitap

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ben kuşağımın pek çok yazarı gibi savaş yıllarında doğdum. Doğduğum şehirden ilk hatırladıklarım uçaksavar ışıldakları. Tanıdığım ilk kadın pilot da (Yıldız) Eskişehirliydi, dayımın da arkadaşıydı. Bu yüzden savaş yıllarında özellikle 1943 yılında yazılan kitaplara ayrı bir yakınlık duyarım. Hele bu yazar pilotsa. Bana Eskişehir’in uçak fabrikasına yolu düşmüş gibi gelir.
Antoine Saint Exupery hem pilot hem yazar önce bu yüzden sevdim onu. Şu ara her yayınevinden bir başka çevirmenin Küçük Prens’i var.(Telifi kaldırıldı da) siz de bu kitabı okumuşsunuzdur, sevdiğinize de eminim. Çocuk gözüyle dünyanın düzenini, diktatörlüğü, kıyafete göre çağdaşlığı ölçmenin saçmalığını, dosttan  ve yurdundan uzak düşmenin hüznünü onun gibi kim anlatabilir ki...
Bizim evdeki en eski Küçük Prens Bilgi Yayınlarının. 1965 baskısı. Kapağında çevirmen olarak C.Süreya-R.Tomris yazar. C.Süreya’nın Cemal  Süreya olduğunu bilirsiniz de, Tomris Uyar’ın R.Tomris diye imzaladığı kitapları belki de bilmezsiniz. Tagor’un yeğeninin Şeker Bebek’ini de o adla çevirmişti. R harfi Rukiye’nin kısaltılmışı olabilir (Tomris’in bir öyküsünde Rukiye adlı bir kız vardır da...)  Şimdi o kitap Can Yayınlarında Tomris Uyar-Cemal Süreya imzasıyla satışta...
Küçük Prens’in Türkçeye ilk çevirisi 1953 yılında yine bir şair  Ahmet Muhip Dıranas tarafından yapıldı ve tefrika biçiminde yayımlandı. Bu kitap için dilimize en çok çevrilen kitap diyebiliriz, 102 farklı Türkçe baskısı yapıldığını okumuştum.
Bu kadar çok çeviride , “Ben bu şiirsel kitabı daha güzel çeviririm” iddiası da var galiba. Önümde şimdi Tomris’le Cemal’in çevirisinin yanında Yaşar Atan (Kaynak Çocuk), Murat Erşen (zeplin) çevirileri  de duruyor. Yaşar Atan çevirisinin sonunda  kitapla ilgili bazı sorular ve değerlendirmeler var.(Ben kendimi sınamayı göze alamadım).
Küçük Prens’in konusunu biliyorsunuzdur: Uçağı Afrika’da çöle düşen bir pilot, orada küçük bir çocukla tanışır. Küçük çocuk üstünde yaşadığı bir göktaşından gelmiştir dünyaya. Bir gülü vardır. Bir de kuzu götürecektir gezegenine. Gezegenini ele geçirecek baobap ağaçlarından koruması gerekmektedir. Gezip gördüğü bir kişilik gezegenlerin her birinden bir şey öğrenmiştir.
Sevginin anlamını kendince şöyle anlatır: “Sevdiğiniz çiçek milyonlarca yıldızın yalnız birinde bulunsa bile, yıldızlara bakmak mutluluğumuz için yeterlidir. ‘Çiçeğim işte şunlardan birinde’ deriz kendi kendimize. Ama bir de koyunun çiçeği yediğini düşün, bütün yıldızlar bir anda kararmış gibi gelir.”  
Küçük Prens 250’den fazla dil ve lehçeye çevrilmiştir. Her yıl yaklaşık iki milyon satmakta,  toplam satış miktarının 140 milyonu aştığı sanılmaktadır.Yazarın dostu Leon Werth’e ithaf edilen  kitap şu anki sayfa sayısına indirilmeden önce yaklaşık 1000 sayfalık bir eserdi. Saint-Exupéry’nin kitapların kusursuzluğuyla ilgili sözü her yazarın kulağına küpe olabilir: “Mükemmelliğe, yazıya eklenecek hiçbir şey kalmadığında değil, yazıdan çıkarılacak hiçbir şey kalmadığında ulaşılır.”
Antoine  de Saint-Exupery bir hız denemesinde çöle gerçekten düştü, yanında teknisyeni vardı. Onları  bir bedevi kurtardı. Küçük Prens’ten önce  Pilot (1926), Güney Postası (1929), Gece Uçuşu (1931), İnsanların Dünyası (1939), Savaş Pilotu (1942), Bir Rehineye Mektup (1943) kitaplarını yazmıştı. 2. Dünya Savaşı sırasında görevi gereği 31 Temmuz 1944’te havalanan yazardan bir daha haber alınamadı. Ölümünden sonra da notları, mektupları ve röportajları kitaplaştırılarak yayımlandı. 1998 yılında Marsilyalı bir balıkçı yazara ait bilekliği buldu.  2004 yılında yine Marsilya kıyılarında yapılan araştırmalar sonucu uçağın enkazı bulunduysa da cesedine rastlanmadı. Belki de  Küçük Prens’in yanına gitmiştir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...