06 Haziran 2011 08:47

‘AK’ların Cenneti: Türkiye

‘AK’ların Cenneti: Türkiye

Fotoğraf: Envato

Paylaş

5 gün kaldı seçime. Beşinci günün akşamı ya da en geç altıncı günün sabahı ak şey-kara şey belli olacak.
Bir süre önce başlayan seçim mücadelesi, ülkenin her tarafından ağırlığı gittikçe artan bir biçimde sürüyor.
Güneyden kuzeye, doğudan batıya her yerde “AK”ların kah “Çılgın Projeler”le kendilerini gösterdiklerini görüyoruz. Bu “AK”lıkların bazıları kenarda, köşede kalıyor ya da bazılarını çarçabuk unutuyoruz. Örneğin:

AK HUTBE: Düzce’de bir fabrika 120 işçisini, DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikasına üye olduğu gerekçesiyle işten atıyor. Ve o ayın son cuma günü, Düzce Müftülüğü kentin tüm camilerinde okuttuğu hutbede şöyle diyor: “İşi gereğinden fazla yavaşlatmak ve iş yerine zarar vermek, kârı ve kârlılığı azaltıcı davranışlarda bulunmak çalışanı ağır dini mesuliyet altına sokar.” (Milliyet, 20.5.2011)

AK AFİŞ: İktidar partisinin afişleri devlet koruması altındadır. Örneğin Trabzon’da Erdoğan’ın afişleri gizli kamerayla korunmaktadır… Örneğin Edirne’de Erdoğan’ın afişleri 24 saat polislerce korunmaktadır… Örneğin İstanbul, Fatih’te Erdoğan’ın afişi elektrik direğinden çekilen kablo aracılığıyla aydınlatılmıştır… Buna karşılık muhaliflerinin, CHP’nin, MHP’nin ve başkalarının afişleri, örneğin “Başbakan gelecek” gerekçesiyle kaldırılmaktadır. Hatta afiş asanlar gözaltına alınmaktadır. İşte haber: “Mersin’de bağımsız milletvekili adayı Ertuğrul Kürkçü’ye ait el afişlerini asan 7 kişi gözaltına alındı.” (Cumhuriyet, 1.6.2011)

AK SANATÇI: İktidarın “AK” sanatçıları ve sporcuları vardır. Örneğin Futbolcu Hakan Şükür, Türkücü İbrahim Tatlıses, Ajda Pekkan gibi. Bunlardan Ajda Pekkan, bir konserini dinlemeye gelen AKP’lilerin Bakanı Egemen Bağış’a sahneden şöyle sesleniyor: “Sayın Bakanım… Her sanatçının yanındasınız. Muhteşem vizyonunuzla ülkemizin önünü açıyorsunuz. İyi ki varsınız. Hep olun. Sizin için canımızı vermeye hazırız. Allah sizi başımızdan eksik etmesin.” (Sözcü, 27.5.2011) Ve Zonguldak’ın Kozlu’sunun AKP’li Belediye Başkanı bir şenlikte şöyle diyor: “Türkiye’de sanatçı olmak için esrar partilerinde yakalanmak lazım.” AKP’lilerin Başbakanı da, CHP liderine, yanındaki sanatçılardan dolayı şöyle diyor: “Yanına aldığın bu sanatçı müsveddeleriyle mi ayakta kalacağını zannediyorsun?” (Milliyet, 31.5.2011)

AK YUMURTA: AKP’lilerin Bakanı Hayati Yazıcı, CHP liderinin aracına miting sonrası yumurta atan yurttaşla tokalaşıp “AK Yumurta”ya sahip çıkmış, “Mesaj verildiği”ni belirtmiş… Ama buna karşılık, asil ve necip “AK”lara yumurta atan gençlere neler yapıldığını herkes biliyor. Hatta değil yumurta atmak, yumurtayı havaya kaldırmak bile suç sayılmıştı. AKP’lilerin Bakanı Eker’in katılmadığı bir etkinlikte, elindeki yumurtayı kaldıran bir genç, “Milli birliği zedelediği için” kaldığı yurttan atılıyor ve bursu kesiliyor. Atılmayan bir yumurtayla milli birlik zedeleniyorsa, vah o milli birliğe… Basılmayan kitabın toplatıldığı bir ülkede atılmayan yumurtanın olması olağandır…

AK TERBİYE: AKP’lilerin Cumhurbaşkanının danışmanı olan bir zat, CHP lideri için Twitter’da şöyle demiş: “Referandumda cırcır olduğu için oy kullanamadı.” Hemen hiç tepki uyandırmadığına göre, olağan karşılanmış… Bir başka “AK Terbiye” örneğini de AKP’lilerin Eski Bakanı Kürşad Tüzmen veriyor. CHP liderinin kendisi hakkındaki yolsuzluk iddialarına karşı çıkan K.Tüzmen şöyle diyor: “Ben insanın karşısına havadan gelebilirim, uçakla veya paraşütle. Karadan gelebilirim, motosikletle veya arabayla. Denizden gelebilirim, su altı kıyafetimle. Kaçacak yer yok. Biz adamı ana rahmine kadar kovalarız sırasında, tamam mı? Bu kadar.” (Milliyet, 22.5.2011) Bu lafların üzerinde de kimse durmadı. Galiba kimse ciddiye almıyor. Biri 864 rakımlı tepedeki bir danışman, öteki az aşağıdaki vekillerimizin binasından bir eski bakan. Ne diyor Kürşad Tüzmen: “Yeni nesillere örnek olmak gerekir…” Oluyorlar, oluyorlar, hem de iyi örnek oluyorlar…
“AK”lar sayılmakla bitmez. “AK Vali’ler var, “AK Polis”ler var, “AK Yalaka”lar var, yani varoğlu var…


Mete ve Bülent Arınç

AKP’lilerin Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç, İnternet yasakları konusunda açıklamalar yapan, sansürün geleceğini söyleyen TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’i eleştirerek şöyle diyor: “Hükümetler, anayasalarda kendilerine emredilen görevleri yapmak zorundadır. Biz bu düşüncedeyiz. Sayın Boyner ya da öyle düşünenler iktidara gelirse, porno siteleri ya da diğer konularda isteklerini serbest bırakabilirler.”
B.Arınç’ın bu sözlerinden, hükümetinin anayasalarda kendilerine emredilen tüm görevleri yatığını anlıyoruz, İnternet’e kadar indiklerine göre. Kadın sorunundan gençlik sorununa, demokrasiden emekçinin haklarına kadar birçok şey…
Son zamanlarda “Seks” konusuna takan B.Arınç’a şöyle yanıt veriyor Ü.Boyner: “Sayın Arınç’ın tutumu korkutucudur. Üslubu sorumsuzluktur. Bireysel özgürlükler ve özel hayatın sınırlandırılması konusundaki eleştiriler söz konusu olduğunda, bu konuyu doğrudan cinsel istismar, porno ile bağdaştırması sağlıksız bir düşünce yapısını ortaya çıkarmaktadır. Bir sivil toplum kuruluşu başkanına, nedenini bilemediğimiz bir hezeyanla, bu kadar ağır bir hakaret yöneltmek, konuyu seviyesiz bir siyasi istismar konusu haline getirmektir.”
Evet, yakışmadı adaşıma. Eskiden ne de sevimli bir hali vardı. Kameralar önünde sık sık ağlıyordu, değişik değişik ağlama pozları veriyordu. “Güzel ağlayanlar” bu toplumda tutulur. Bakın, “Öyle Bir Geçer Zaman Ki”nin karakterlerinden Mete’ye. Az mı reyting alıyor dizi, onun ağlaması sayesinde! B. Arınç o günlerine dönse, sanırım epey puan alır. Bunun için Mete’den ders alması gerekir…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa