Soma işçisinin bir plana ihtiyacı var!
Soma’daki büyük madenci katliamının, Türkiye tarihinin en büyük maden faciasının üstünden tam bir yıl geçti.
Bu süre boyunca Soma’daki facia ile ilgili pek çok toplantı yapıldı; madenlerin çalışma koşulları, “taşeron sistemi”, “dayıbaşılık”, gibi çağ dışı çalışma yöntemleriyle iş cinayetleri arasındaki bağlantı, madenci ailelerin yaşam koşulları, iş cinayetlerinde devletin denetim sorumluluğu, özelleştirme,… gibi pek çok konu akademik ve mühendislik kuralları açısından tartışıldı.
Somalı maden işçileri ve onları destekleyen emek çevreleri, bu süre içinde çok sayıda basın açıklaması, toplantı, gösteri, miting… gibi etkinliklerle Somalı işçilerle dayanıştı, onların taleplerini yaymak için çaba harcadı.
Yine bu 1 yıl boyunca, Somalı maden işçileri ve işçi aileleri, çektikleri sıkıntıları, ilk ağızdan kamuoyuna duyurmaya çalıştılar. Mitinglerle, oturma eylemleriyle, yetkilileri verdikleri sözleri tutmaya çağırdılar ve yeniden yeniden taleplerini haykırdılar.
Ve sendikalar!..
Somalı maden işçilerinin üyesi olduğu Türkiye Maden-İş başta olmak üzere Türk-İş’e bağlı sendikalardan çoğu ile Hak-İş’e bağlı sendikalar, aldıkları sınıf düşmanı tutumla nasıl rezil bir noktaya düştüklerini göstermişlerdir. Dahası Soma’daki işçi katliamı sonrasında işçilerin ve işçi kamuoyunun tepkisinden çekinerek istifa etmek zorunda kalan Türkiye Maden-İş’in Ege Bölge Şubesi yöneticileri, daha rezilliklerin üstünden bir yıl bile geçmeden, terfi ettirilerek, Türkiye Maden-İş Genel Kurulunda sendikanın merkez yönetimine getirildiler.
Rezilliklerinin üstüne yeni bir rezillikle tüy diktiler!
Kendilerine de bu yakışırdı!
301 işçinin böyle trajik biçimde katledilmesinde, patrondan devlete, taşeron siteminden sendika bürokrasisine, yerel yönetimden Hükümete, el birliği ile göz göre göre gelen katliam karşısında, bu acıyla doğrudan karşı karşıya kalan ailelerin feryat etmesi, Somalı maden işçilerinin taleplerine duygularını da karıştırarak haykırmaları, kendiliğinden tepki göstermeleri, şikayetlerini yakınmaya döndürmeleri… son derece anlaşılırdır. Ki elbette bu tepkiler, bu şikayetler, taleplerin çeşitli biçimde dile getirilmesi, önümüzdeki aylar ve yıllarda da sürecektir.
Ancak, Somalı madenciler merkezli olarak sürdürülen mücadele, bugün artık; daha sistemli, belirli amaca yönelik olarak, Türkiye’nin emek mücadelesiyle Soma mücadelesinin birleştirilmesini içeren bir plan etrafında sürdürülecek bir aşamaya geçirilemezse, bugünkünden daha ileri gidilemeyeceği apaçıktır.
Kuşkusuz bu plan; Somalı işçilerin talepleri etrafında birleştirilmesi ve bu taleplerin elde edilmesi için adımları belirlerken aynı zamanda sendikal örgütlenmenin de yenilenerek bugün Türkiye Maden-İş Sendikasının başına geçmiş olan sınıf haini, işçi düşmanlığında sınır tanımayan sendikacıları sendikalarının başından atmayı da içermek durumundadır.
Onun içindir ki, bugün Soma mücadelesini ilerletmekten yana olan herkes için böyle bir planın parçası olmak önemli olmalıdır.
Hiç kuşkusuz bugün, bu planı yapıp hayata geçirecek olan da; elbette Somalı işçiler, Türkiye’nin ileri işçileri, sınıftan yana sendikacıları ve sınıf partisinin içinde olduğu kesimlerdir. Ama bu planın olmazsa olmazı, planın başında Somalı ileri işçilerin olmasıdır.
Son 1 yıllık mücadele içinde Soma’da bu planı yapacak ve hayata geçirecek işçiler öne çıkmış bulunmaktadır.
Soma’daki mücadelenin ilerlemesi ve Türkiye işçi sınıfının birleşmesi ve dayanışmasının bir adımı olması için artık kendiliğinden, çeşitli istismarlara da açık olan gidişe son vermek zorunlu hale gelmiştir.
Soma’daki büyük işçi katliamı sonrasında 1 yıldan beri ülke çapında sürdürülen mücadelenin bize öğrettiği en önemli ders budur!
Evrensel'i Takip Et