11 Mayıs 2015 00:33

En büyük cuntacının ölümü!

En büyük cuntacının ölümü!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

12 Eylül darbesinin ve cuntanın lideri Kenan Evren 98 yaşında, öldü!
Ölümü vesilesiyle yeniden hatırladığımız, o devrin cuntasında,
- 650 bin kişi gözaltına alındı.
- 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
- 210 bin dava açıldı, 230 bin kişi yargılandı.
- 7 bin kişi için idam cezası istendi.
- 517 kişiye idam cezası verildi.
- Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si idam edildi... gibi, sayfalara sığmayacak kadar uzun bir suç listesine sahip olduğunu bir kez daha hatırladığımız bu kişinin ölümünü, “herhangi bir faniymiş” gibi “Şu adam bu yaşta öldü!” diye vermek insanın içinde “Yok olmadı bu ölüm böyle haber verilemez” duygusunu kabartıyor. Nitekim onun ölümünden sonra gazetelerde, sosyal medyada “eğlendirici haberler”  de yazıldı, daha da yazılacak görünüyor.
Kaldı ki bu zatın ve yönettiği dönemin suçları böyle listeye dökülenlerle de sınırlı değil. Tersine onun ve arkasındaki güçlerin yaptığı Anayasa  ve “temel yasalar” la bu ülkeye giydirdikleri “deli gömleği”  35 yıldır çıkarılamadı.
Onun içindir ki biz de bu köşeden bu en ünlü darbeciyi; belki yüzlerce yıldır etrafına kötülük saçan kişiler için söylenmiş şu “öteleme”yle uğurlayalım:
Ne aleme verdi rahat ne kendi buldu huzur
Yıkılıp gitti cihandan düşünsün ehli kubur!
Evet dizeler; “Öldü biz kurtulduk. Bundan sonrasını ‘lağım ahalisi’ düşünsün” diyor, ama bizim işimiz şairinki kadar kolay değil. Çünkü “lağım ahalisinin içine” gönderdiğimiz zatın marifetleri hâlâ bütün toplum hayatımızı; cuntanın çıkardığı Anayasa’yla biçimlendirilmiş(*) sistem , bir demir cendere gibi sıkmaya devam ediyor. Çünkü günümüzün egemenleri ve ülkeyi yöneten iktidar mensupları, çıkardığı yasaların ve Anayasa’nın oluşturduğu düzeninin nimetlerini yemeye devam ediyorlar.
Onun ardından; kılınacak cenaze namazında, imamın, “Merhumu nasıl bilirdiniz!” sorusuna, belki sadece “protokol” ve cemaatin bir bölümü “İyi bilirdik!” diyecektir ama gerçekte bu “İyi bilirdik”  diyeceklerin listesi de çok kısa olmayan ve“özgül ağırlığı”  da epeyce büyük bir listedir.
Şu bir gerçek ki; 12 Eylül darbesi, Evren ve avanesinin planlayıp gerçekleştireceği kadar basit bir darbe değildi.
Çünkü hepimiz biliyoruz ki, Cunta erbabı  sadece “Bizim çocuklar” dır!
Çünkü bu darbenin arkasındaki emperyalist-kapitalist güç odakları, bu darbeyi batı emperyalizminin stratejisinden kopma sürecine giren Türkiye’yi yeniden rayına oturtmak için planlamışlar, uşakları vasıtasıyla da devreye sokmuşlardır.
Bu yüzden de batı emperyalizminin temsilcilerinin bu en önemli hizmetkarlarının ölümü karşısında derin bir üzüntü duyacaklarından şüphe etmek için bir neden yok.
1979-80’li yıllarda TÜSİAD’in ve 24 Ocak Kararları’na sarılan sermaye çevrelerinin Avrupa’nın sokaklarını afişleyerek darbe çağrısı yaptıkları anımsandığında, Evren’in ölümü karşısında “ihtiram duruşu”na geçmiyorlarsa bu sadece vefasızlığı erdem düzeyine yükseltmiş olmalarındandır!
Ve Erdoğan başta olmak üzere AKP önde gelenleri ve ideologları eğer 12 Eylül darbesi olmasaydı, MSP-RP geleneğinin üstünde yükselen AKP’nin, marjinal bir şeriatçı parti olarak kalacağını bilmektedirler. Eğer bugün AKP ve Hükümeti bir haftalık yas ilan etmemişlerse, bu sadece “siyaset icabı” dır! Tıpkı “Cuntayı yargılıyoruz” adı altında tiyatro sahnelemeleri gibi!
Nitekim AKP’nin“delisi”, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu;“7. Cumhurbaşkanı Evren vefat etti. Yaptığı en önemli icraatı, din kültürü ve ahlak dersini ilk ve orta öğretimde zorunlu ders saymasıdır” diyerek, AKP adına saygı duruşuna geçmiştir!
Listeyi aslında; “Türk-İslam sentezi”nin üretip semirttiği şeriatçı çevreleri, sağ ve sol ulusalcıları, 12 Eylül’ün seçim ve sendika barajı gibi “barajlarını” ve YÖK düzenini siyasi ekonomik ranta dönüştürenleri ekleyerek uzatmak mümkün!
Ama kuşkusuz bu tartışma 35 yıldır süren bir tartışma ve mücadele olarak halk güçleri ile 12 Eylül’ün devam ettiricileri arısında sürüyor ve demokratik Türkiye mücadelesi kazanana kadar da sürecek.
Ama “ehli kubur”  bile dikkatli olmalı! Çünkü bu sefer aralarına katılacak olan koltuğunun altında “kubur ahalisini” bile şaşırtacak insanlık suçları dosyasıyla geliyor!

(*) Cunta, iktidarı ANAP’a devrederken Anayasa’nın yanında üç de temel yasa bıraktı. Bu yasalar; Sendikalar, Grev ve Lokavt Yasası, Seçim ve Siyasi Partiler Yasası ve YÖK Yasasıydı. Sonraki bütün iktidarlar bu Anayasa ve yasaları değiştirmeyi vaat ederek iktidar olsalar da ne Anayasa’da ne de “temel yasalarda” ciddi bir değişiklik yaptılar. Onlar  cuntanın mirasını koruyup ondan yararlanmayı tercih ettiler.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...