19 Nisan 2015 01:00

Onat Kutlar'sız sinema

Onat Kutlar'sız sinema

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Onat Kutlar’ın fotoğraflarını ilk kez gördünüzse ilk anda bir Hintlinin fotoğrafına baktığınızı sanabilirsiniz. Gizemli ve bilge bir gülümseme dikkatinizi çeker önce. Meğer örnek aldığı kişi Gandi’ymiş. Nice sonra öğrendim. Gençliğindeki  (Kaç yaşındayken bilemiyorum) hayali Hindistan’a gitmekmiş. Farsça da öğrenmiş bu yüzden. Babasının karşı çıkışı engellemiş Hindistan’ı, onun zoruyla gitmiş Paris’e. Sinematek tutkusunun orada başladığını sanıyorum. Hüseyin Baş’la tanışması da orada olmalı.
Sonra 1967’lerde İstanbul bir Sinematek baharı yaşadı. Programda yer aldığı halde gösterilemeyen filmlerin yerine sık sık  Potemkin Zırhlısı’nı seyrettiğimiz söylenir. Bu iddia doğrudur da. Ancak Türkiye’de ilk kez 16 Ekim 1967’de gösterilen bu film için yaptığı konuşmalarla Onat, Yönetmen Sergey Ayzenştayn’ın neler yaptığına dikkat etmemizi sağladı. (İpe takılan gözlüğün aristokrasiyi temsil etmesi gibi.)
 Potemkin isimli savaş gemisinde kötü şartlarda yaşatılan tayfaların isyanını ve bu isyancıları destekleyen Odesa halkının dramını anlatan filmde Onat’ın öykü anlatımına yakın bir açı da vardır: Odesa limanındaki aslan heykelinin Odesa halkını korumak istercesine canlanışı gibi…
 Onat Kutlar’ın öykülerinde masalsı bir gerçekçilik vardır. (Henüz Güney Amerika edebiyatı modası doğmadığından “büyülü gerçekçilik” de denilemiyordu, bu gerçeği daha gerçek anlatmak için 50 Kuşağı’nın yaptığı anlatım cambazlıklarına. Anlatımları gerçek üstücü sayılıyordu.) Onat’ın ilk kitabı İshak dışındaki kitapları hep deneme sanılır. Oysa Onat hep öykücüdür, senaryolarında da. İşlediği öykülerin ayrıntılarını sinema diliyle nasıl ortaya koyabilirdi ki…”Okurla ortak bir dil” kaygısı 50 Kuşağı’nı değiştirmeye değil, arıtıp durulamaya başlamıştı. Kavgalarına katıldıkları insanlardan edebiyatta da uzak düşmek istemiyorlardı. Adnan Özyalçıner’in, Kemal Özer’in anlatımındaki duruluk da bundandı.
Onat Kutlar, 25 Ocak 2016’da 80 yaşında olacak. Şimdiden neler yapmamız gerektiğini düşünmeliyiz.  Işıl Kasaboğlu gibi emek verdiği kişilerin bir araya gelmesi bir program düşünmesi güzel olur.
Onat Kutlar belirli şanssızlıklar yaşadı. Bence en önemli şanssızlığı sansürün damgaladığı sinema günlerinde ona bir anma yapılmasıydı. O sansüre karşıydı.
12 Eylül 1980’de başlayan Yılmaz Güney sansürünü Gösteri dergisinin delmesinde Doğan Hızlan’la onun emeği vardı.
50 Kuşağı’nın en erken kitap çıkaran, Türk Dil Kurumu Öykü Ödülünü 1960 yılında alan öykücüsü Onat Kutlar erken gitti, aramızdan, daha doğrusu kör terör kopardı onu.
Dizeleri hesabı verilmemiş kıyımları soruyor hâlâ:
Kıyımlar, acılar, kanlar içinde
Savrulurken yaşadığımız günler
Bu soruyu mutlaka soracaksın
Ne kaldı ne kaldı bizden geriye.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa