AYM'nin 'tuz koktu' çığlığı

Danıştay, Yargıtay derken baskılar Anayasa Mahkemesi’ne  (AYM) kadar geldi.
Elbette AYM’ye yönelik siyasi iktidardan gelen eleştiriler, meydanlardan parmak sallanması, “gerekirse kapatırız”a kadar varan tehditler yeni değil. Ama öyle anlaşılıyor ki bu baskılar Anayasa Mahkemesi üyelerini taciz etmeye kadar varmış!  
Nitekim, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, “Bundan böyle Anayasa Mahkemesi’nin gündeminin mahkemenin İnternet sitesinde açıklanmayacağını” duyurdu. Çünkü gündem açıklandığında bu gündeme göre ele alınacak davaların “karşı tarafı” olan güç sahibi kişiler ve  çevreler, kararın kendi aleyhlerine çıkmaması için üyelere baskıda bulunuyormuş!
Haşim Kılıç, Sözcü gazetesine verdiği röportajda bu durumu şöyle açıklıyor: “Mahkemenin gündeminin açıklanmasıyla birlikte, üyelerimiz üzerinde müthiş bir baskı kurulmaya çalışılıyor. Bu durumdan mahkemenin üyeleri de alabildiğine rahatsız. İşte, bunun için üyelerin üzerinde baskı kurulmamasını sağlamak için hangi konunun gündeme alındığını artık İnternet’te duyurmama kararı aldık!”
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının büyük çoğunluğu “hak ihlalleri” ve mevcut “yasal düzenlemelerin Anayasaya aykırılığı”na ilişkin olduğuna göre bu baskıları yapanların sıradan vatandaşlar olmadığı kolayca anlaşılır. Dahası Hükümetin ve Cumhurbaşkanı’nın uzunca bir zamandan beri AYM ile polemik yaptığı dikkate alındığında söz konusu baskıların AKP Hükümeti ve devletin üst makamlarındaki güçler (kişiler) tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç’ın bu açıklaması elbette akla öncelikle, “Anayasa Mahkemesi’nin üyelerini taciz edip onların kararlarını etkileyecek kadar güçlü olan baskıcı çevre ve kişiler, gündem açıklanmasa da gündemin ne olduğunu bilirler; bu yüzden de gündem açıklamamak sadece kamuoyunu, vatandaşı bilgilendirmemek dolayısıyla baskıcıları güçlendirecek bir önlem olur” gerçeğini getirir. Bu yüzden de gündemi açıklamama baskıları önlemek için anlamlı bir önlem değildir. Yani Kılıç’ın gerekçesi görünüşte bir gerekçedir. 
“Gündemin gizlenmesi” ile akla gelen ikinci şey ise şu; AYM Başkanı “yüzde 10 seçim barajı” ile ilgili kararını da çok yakında vereceğini söylediğine göre, bu baskıların “yüzde 10 seçim barajı”yla (en azından taciz düzeyine varmasının) ilgili olduğu anlaşılmaktadır.
Elbette 12-13 yıldır AKP’nin güçlü bir Meclis çoğunluğu ile iktidar olmasının ana nedeni olan “yüzde 10 seçim barajı”nın Anayasa Mahkemesi tarafından, bir biçimde Anayasa’ya ya da demokrasinin “ruhuna aykırı” olduğunu ilan edecek bir karar, 2015 Genel Seçimi’ne “yüzde 10 seçim barajı”yla gidilmesini iyice şaibeli hale getirecektir. Bu ise AKP için bırakalım 2015’te alacağı sonucun meşruiyet tartışmasını, geçmiş iktidarlarını ve icraatlarını da şaibeli hale getirecek bir karar olacaktır.
Buradan bakıldığında Anayasa Mahkemesi’nin, “Gündemi açıklamıyoruz. Çünkü üyelerimize çok ağır baskılar yapılıyor” açıklamasının asıl olarak “yüzde 10 seçim barajı”yla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin aleyhte verebileceği bir kararı önlemek üzere, AKP iktidarı ve ona yakın güç odakları tarafından üyelere yapılacak baskılara karşı kamuoyu desteği almaya yönelik olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Anayasa Mahkemesi’nin de gündemine gelmesiyle yüzde 10 barajı tartışması, artık gündemin ön sıralarına daha hızlı ve etkili bir biçimde çıkacaktır.
2015 Haziran Genel Seçimi’nin meşruiyet tartışmasına Anayasa Mahkemesi de karışmış bulunmaktadır. Hem de karar ne olursa olsun 2015 Seçimi’nin meşruiyet tartışması sürecektir!
Baskılar Anayasa Mahkemesi’nin açıkça “Baskı altındayız” çığlığına kadar geldiğine göre bundan böyle mahkeme kararlarının adilliği de yargıçların cesaret ve adalet aşklarına kalmıştır!
Tuz çoktan kokmuş, AYM’nin bile bir tutam tuzu kalmamıştır! 

Evrensel'i Takip Et