10 Kasım 2014 00:52

Ütopya

Ütopya

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ekonomiyi kuru hesaplar ve insansız denklemlerden ibaret gibi göstermeyi severler. Oysa kitaplarında metaforlar falan havada uçuşur genelde. En tutulan soyutlamalardan biri, ada üstünedir. Basit modelleri bir adaya yerleştirmek adetten olduğundan, bütün ekonomi öğrencileri tek kişilik bir “Robinson” ekonomisi öğrenerek girer konuya. En meşhur adalardan biri de, Thomas More’un özgürce yaşanan Ütopya’sı olmalı.

Bu ada daha çok, Marksizmle bilimsel bir temele kavuşan ve sınıflı toplumların tarihsel sonunu açıklayan sosyalizmin, bilimsel olmayan dönemine ismini vermesiyle bilinir. Ütopik sosyalizm, tarihin başından beri kurulan sınıfların olmadığı, mülkiyetin ortaklaşa olduğu, özgürce, kardeşçe yaşanan altın çağın hayalini savunmanın adı olageldi. Geleceğin sınıfsız toplumunun nasıl olacağını değilse de, nasıl kurulacağını bilenler için rehber değil ama güzel bir mirastır Ütopya.

Bu isim şimdi bir televizyon programının adı olmuş. Yer, ada numarası yapan Polonezköy tarafları. Dediklerine göre “Ütopya sadece bir yarışma değil, hayal ettikleri yaşam için mücadele eden 15 kişinin hikayesi”. 15 kişinin işleri beraberce yaptığı bir ada komünü belgeseli gibi bir havayla geziyor, ikinci dakikada birbirini arkasından çekiştirenler, bencillik kavgaları, ticari tartışmalar, bitmeyen para hesapları dökülüveriyor. Ayakoyunları, ego patlamaları, emir komuta zincirleri, düşmanlıklar... Tabii “Hiçbir kural yok”, büyük bir yalan. Hem televizyona çıkıyorlar, ne yapıp ne yapamayacakları belli, hem de para kazanmak zorunda olmak diye bir kural var, nedense adı geçmeyen. Geri kalan kurallardan kurtulup insanları bir rekabet ve geçim mücadelesi içine atmanın Ütopya’dan çok Sineklerin Tanrısı’na davetiye çıkardığı, en ilkel yanlarını kışkırttığı ortada değil mi? More ismi Yunanca’da “olmayan yer” anlamında bulmuşsa, bu televizyondaki, Yunanca nasıl denir bilmiyorum ama basbayağı; olan yer. Türkçesi, bura. Hayaller Ütopya, hayatlar Yeni Türkiye.

Kural yok ama sigara yasak mesela. Açık hava dahil. Yani şöyle yasak, kamera yokken ne yaparlar bilinmez de, bütün günleri kayıt altına alınıyor. Çekimde çıkmaması gerektiğinden, kimse gün boyunca sigara içerken görülemiyor. Çünkü dünyada sadece Yeni Türkiye’de olan hiçbir şekilde sigara göstermeme kuralı, bunu gerektiriyor. Kapalı yerde sigara içenlerin protokolden fırça yediği ileri demokrasiden bile ileri.

Aslında cumhurbaşkanı yoldan geçerken sigara içmeyi yasaklayan bir kural da yok. Ama o malum günde, tekrar tekrar “Cezai müeyyidesi var” diyen dışındakiler, konu kapalı yerde sigara içmekle ilgiliymiş gibi davranmıyor bile. Yanındakilerden biri “gelsin özür dilesin” diyor, öteki “Muharrem ayıdır, affedin”.

Lafta da olsa, keyfiyete karşı kuralları, hukuku savunan tek kişinin uzun adam olduğu bir olay olur mu hiç dediyseniz, buyurun buradan yakın. Gene de nerede yaktığınıza dikkat edin. Kendisini babanız sanıyor diyorlar. Öyle olsa gene iyi. Asıl, hiç sormayın, sizi Bilal sanıyor.

Tezgahı kurduktan sonra, hayalperest yarışmaya “birbirini yeme” kuralı koymaya da, memlekette “sultan her zaman haklıdır” yasası çıkarmaya da gerek yok zaten.
Çünkü Yeni Türkiye’de hayal edilecekse, onu da sarayda ederler.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...