25 Ağustos 2014 00:46

Polis yapar Turkcell bakar mı?

Polis yapar Turkcell bakar mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hesap sorulabilirlikten müşteri memnuniyetine...
Şeffaflıktan demokrasiye...
İçi yalanla dolmuş kavramlar gözlerimizi boyamak, bilincimizi köreltmek için ustaca kullanılıyor.
Örneğin, giderek piyasalaşan kamu hizmetlerinde de karşımıza sıkça çıkan müşteri memnuniyeti! Amaç, kesinlikle müşteriye iyi hizmet vermek değildir! Burada, ‘memnuniyetten’ kasıt müşterinin kendisini memnun hissetmesini sağlayacak algıyı yaratmaktır.
İşte bu gerçeği en sert şekilde nasıl da yüzümüze çarpmıştı. Geride, ‘Artık dayanamıyorum beni affedin’ notu bırakarak görev yaptığı Samatya Araştırma Hastanesinin, 6. katından atlayarak intihar eden Doktor Melike Erdem!
Hastane yönetimi bir gecede yüzlerce hastaya bakan acil doktoru Melike’den savunma istemişti... Çünkü, hakkında alo 184 ihbar hattına iletilmiş bir şikayet vardı.
Yüzlerce hastaya bakan biri sağlıklı bir hekimlik hizmeti verebilir mi? İşte bu sorgulanmasın, hasta gerçek bir memnuniyetin peşine düşmesin diye kurulmuştu zaten o ihbar hatları.
O hatlara gelen...
‘Kıçıma yapılan iğne uf yaptı’ basitliğindeki ihbarlar dahi... ‘Müşteri memnuniyeti’ gerekçesiyle hastane yönetimlerince değerlendirmeye alınıyor. Ama kimse nitelikli sağlık hizmetinin peşine düşmüyor. Hasta başına düşen doktor ve personel sayısıyla... Hastaya ayrılan süreyle ilgilenen yok!

ŞEFFAF HİLELER

Her daim denetlenen, şeffaf, halka açık denilen firmaları bize gösterip... “İleri kapitalist ülkelerde yolsuzluk olmaz” masalları anlatılırken...
2000’li yıllarda şirket skandalları, iflaslar, hileli işlemler, veri manipülasyonu gibi işler düştü hayatımızın ortasına...
Bağımsız denetçiler, derecelendirme kuruluşlarının hangisi, 2008’de patlak vermeden önce  ekonomik kriz hakkında uyardı bizi. Hangisi şirketlerin vahim tablosunu anlattı bize.
Anlatmadılar, uyarmadılar!
Zira bu tür dolandırıcı davranışlar yeni veya beklenmedik faaliyetler değildi.  Yaşananlar kapitalizmin normal işleyişinin bir parçasıydı.
Kapitalizmde sermaye birikimini sağlamak için... Birikeni dolaştırabilmek için hile, aldatma profesyonelce olmalıydı. Aleni işlenen cinayetler görmezlikten gelinmeliydi.
İleri kapitalizm kavramının daha şeffaf, hesap sorulabilir ve demokratik olduğu yorumu ise sadece bizi böyle olduğuna inandırabilmek içindi.  
Böyle dönen bir çarkta gerçek bir demokrasi yaşanmaz. Günlük mesajlarımız, yazışmalarımız, haberleşmelerimiz kısacası tüm bir özel hayatımız teknoloji sayesinde birilerinin elinde bu yüzden oyuncak.
Kağıt üzerinde özel hayat dokunulmaz. Laf!

PROFESYONELLER KULÜBÜNÜN AYRICALIKLI MÜŞTERİSİ!

GSM şirketleri, bankalar bizi aradığında, bize ne kadar değer verdiklerini sıralar dururlar. Sanırsınız ki kâr etmek için değil de ‘hayır’ için kurulmuşlar.
Kullandığım GSM şirketi Turkcell’i aradığımda bir iltifat bir iltifat sormayın gitsin. Telefon hattım çok eski dolayısıyla yılların müşterisi  olduğum için, efendim söylemesi ayıp, profesyoneller kulübü üyesiymişim. Ayrıcalıklı müşteriymişim!
Aylardır yaşadığım bir sıkıntı için aradım! Gördüm ki ayrıcalık da bir yere kadar!
“Alo sayın müşteri temsilcim, ben 8 aydır evde sadece İnternet’e bağlanmak için kullandığım 3G wın hattımdan verim alamıyorum. Maillerime saatlerce ulaşamıyorum. Herhangi bir siteye çoğu zaman giremiyorum. Sık sık kesinti oluyor. Ayrıca ful çekiyor göründüğünde de sıkıntılar yaşıyorum. Bu yıl semtimizde (Okmeydanı) polis eksik olmuyor. Acaba onlar sinyal karıştırıcı mı kullanıyorlar, yazışmaları kontrol altında tutmak için müdahale mi ediyorlar. Bana bir dönüş yapar mısınız?” diyorum.
Tabii ki tahmin edeceğiniz gibi... “Olur mu efendim biz polisin müdahalesine izin vermeyiz” gibi bir cevap alamadım”.
Polis yapar Turkcell bakar mı?
“Şüphen mi vardı?” dediğinizi duyar gibiyim.
Neyse bir yandan müşteri temsilcisiyle konuşurken diğer yandan da İnternet’e bağlantı yapmaya çalışıyorum, olmuyor. Müşteri temsilcisi bulunduğum adresimi alıyor. Ve diyor ki; “Şu an bulunduğunuz yerde bazdan kaynaklı bir çekim sorunu gözükmüyor. Bize biraz zaman tanıyın araştıracağız.”
Tamam, zaman sizin ama sadece samimi bir cevap bekliyorum. Sorun polis kaynaklıysa, ‘polis’ deyin mesela!
“Beyefendi siz ayrıcalıklı müşterimizsiniz elbette ki samimi olacağız”.


SALAKLIĞA DEVAM İÇİN BİR SEBEP SÖYLE TÜRKCELL

Turkcell’le söz konusu muhabbetten iki gün sonra bir öğlen vakti...
‘Hotmail’e bir türlü giremiyorum. Yetişmem gereken vapuru kaçırıyorum. Öfkeyle arıyorum müşteri hizmetlerini.
Diyorum ki... Siz bana ‘ayrıcalıklı’ diyorsunuz ama ben bildiğiniz salak bir müşteriyim. Telefonumla İnternet’e bağlanabileceğim 30 TL’lik bir hat yerine, hem bir hatlı numara hem de ayrıca wın hattı kullanıyorum. Ama o ‘wın’ın da bana faydası yok. Ful çekiyor gözüküyor ama 45 dakikadır bağlantı yapamıyorum. Vapurumu kaçırdım. Bana acil bir cevap verir misiniz?
- İki gün önce şikayetiniz işleme konulmuş, baz araştırması var.
Tamam da ben gazeteciyim, feci mağduriyetler yaşıyorum.  Yazımı gazeteye ulaştıramıyorum. Üstelik az önce vapuru kaçırıp gitmem gereken bir habere geç kaldım. Tüm bunları yetkili mercilere aktarmanızı ve süreci hızlandırmanızı talep ediyorum.
- Böyle mağduriyetleri bildirerek aktarmam mümkün değil efendim. Süreç hızlanmaz.
- Nasıl hızlanmaz. Ben aptalca evde hiç kullanamadığım bir hatta ödeme yapıyorum. Bana Türkcell’le bu salaklık ilişkisini devam ettirmem için geçerli, ikna edici bir sebep söyler misiniz?
O da yok!
Karşımdakine, “Ayrıcalık değil adam yerine konulmak istiyorum” demenin bir manası da yok! Zira O, öğretilmiş davranışların dışına çıkabilecek durumda olmayan bir emekçi.
 İnsanı, öz saygınlığını tüketen... Eğitimi, tecrübeyi önemsemeyen performans ve rekabet çarkının dişlilerinin arasında kalmış o kişiyle kavga yersiz!
Ne de olsa aynı saftayız!
Turkcell’e gelince. Samimi bir cevap gelip sorun çözülmezse... Önce wın ve hatlı telefonumu... Ardından arkadaşımın kullanması için verdiğim diğer hattımı iptalle başlayacağım Turkcell’le kavgama...
Sonra eşiminkileri, sonra şirket hatlarını sonra da sokağımdaki hısım akrabaları kavgama davet edeceğim.
Ama biliyorum ki, büyük ve gerçek memnuniyetler için tüketmeme kavgası yetersiz. Yine biliyorum ki, Melike’ye intihar ettiren çalışma koşullarını oluşturan... Yarattığı krizin faturasını bize ödeten... Bir insanı müşteri temsilcisi adıyla robota dönüştüren... Bu sistem yok olmadan tüm memnuniyetler yapay, tüm mutluluklar sahte!    

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...