Faize pas, emeğe pres
Sürpriz yok! Merkez Bankası beklendiği gibi pas geçti; politika faizini yüzde 46’da sabit tuttu.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ‘iyimserliği’ de ‘En kötüsü geride kaldı’ söylemi de inandırıcılığını iyice yitirdi.
‘Program tıkır tıkır işliyor, enflasyon yüzde 35 ve inişini sürdürüyor’ diye halkı ikna etmeye çalışan Bakan Şimşek’e sormak lazım: O zaman niye faiz resmi enflasyonun 11 puan üzerinde, yüzde 46. Yoksa, mayıs ayı için enflasyonu sadece yüzde 1.5 gibi beklentinin çok altında açıklayan Merkez Bankası enflasyon rakamına inanmıyor mu?
Sembolik düzeyde de olsa faizi birkaç puan indirememek neden?..
Çünkü buz üstünde ha düştü ha düşecek, çok kırılgan bir ekonomi var! Bu nedenle iktidar çevresindeki bir grup sermayenin sesi olarak, iktidarın yarı resmi organı Yeni Şafak gazetesinde atılan şu başlık karşılık bulmadı: ‘Güçlü faiz indirimi olmalı.’
Özellikle sanayici ve KOBİ’lerin borçlanma maliyetlerini azaltacak, üretimi ve istihdamı destekleyecek güçlü bir adımın atılması gerektiği… Bu süreçte yalnızca ‘sembolik’ bir faiz indiriminin hiçbir etkisinin olmayacağı vurgulanıyordu.
Aksine sembolik indirim bile gelmedi. Merkez Bankası açıklamasında, temmuz ayı içinde, ‘Bir aksilik olmazsa faizi indireceğiz’ demeye getirildi.
‘Mecburiyetler’, ‘bağımlılıklar’ Erdoğan ve Şimşek’e ‘Programı uygulamaya aynen devam’ dedirtiyor!
Güvenilen dağlara kar yağarken
‘Aynen devam’ denilen programın iki yıllık uygulamasının sonucu ne? Ona bakan yok.
Bakan Şimşek, ‘dünyada enerji fiyatlarının düşüşü, enflasyonla mücadelemizi destekliyor’ diyordu; ‘Eee şimdi o umuda ne olacak?’ diye soran da…
Öyle ya!..
İsrail’in İran’a saldırısı ve savaş durumu petrol varil fiyatını 65 dolardan 77 dolara yaklaştırdı. Bir haftada yüzde 20 artış.
‘Bu düzeyde kalırsa enflasyona etkisi sadece yüzde 1 olur’ avuntusuna mı geçilecek?
22 Mayıs’ta enflasyon raporuna ‘Petrol fiyatının bu yıl 65.8 dolar olmasını tahmin ediyoruz’ diyen Merkez Bankasının ve de… ‘İyimser’ Bakan Şimşek’in bir şey demesi gerekmez mi?
Petrol varil fiyatının 100 dolara çıkma ihtimalinden söz edilirken.. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç gibi bazı sermaye temsilcileri, ‘130 dolara çıkabilir’ kehanetinde bulunurken… İsrail-İran gerilimi Hürmüz Boğazı üzerinden küresel ticareti tehdit ederken… Tüm bunlar yaşanırken, ‘avuntular’ ne kadar rahatlatıcı ve kurtarıcı olabilir ki?
Akıldan çıkarılmamalı!
- Petrol ve doğal gaz fiyatları artışı enflasyonu da cari açığı da artırır; döviz ihtiyacını büyütür.
- Doğal gaz fiyatlarındaki artış gübre fiyatlarını uçurur, gıda fiyatlarını tırmandırır.
- Çatışmaların sürmesi Türkiye’ye yönelik turizm talebini de düşürür, ‘Turist gelir getirecek’ hayalini küçültebilir.
- İhracat sıkıntıya girebilir…
- Verilen yüksek faize rağmen, dünya ekonomisindeki riskler nedeniyle, döviz biriktirmek zorlaşır.
Ve benzeri sayısız lanetler kapıda!
‘Aman faize dokunmayalım’ çözüm olabilir mi?
İşler değişiyor, bir tek şey değişmiyor: Enflasyonla mücadele için emeği ezmek ve kurları tutabilmek için yüksek faiz.
Resmi enflasyon yüzde 35 ama 600 bin kamu işçisine teklif yüzde 16. Asgari ücrete ara zam yok, emekliye iyileştirme yok.
Çiftçiyi ezmeye devam. Meyve fiyatları, enflasyon ve zirai donun etkisiyle uçmuş durumda, pazarda, manavda kirazın kilosu 500, tanesi 10 lira, yine de üretici kazançtan uzak. Vatandaş da satın almaktan uzak! Ama kiraz fiyatı TÜİK’in enflasyon hesabında yok!
***
‘Enerji fiyatları arttı, küresel risk yoğunlaştı’ deyip faiz indirimini pas geçerken alkış tutanlar, emeğin preslenip un ufak edilmesine sessiz!
Peki… ‘Aman ha faizi indirmeyin’ tezi çözüm mü?
Yüksek faiz altında çarklar yavaşlıyor, üretim daralıyor, ekonomik büyüme geriliyor, işsizlik artıyor… Ne gam!
Borçlar dağ gibi… İntiharlar çığ gibi (TÜİK ölüm istatistiklerine göre intihar vakaları zirveyi gördü)…
Yüksek faizler gelir uçurumunu büyütüp, yoksulluğu derinleştirirken, Şimşek’in beklediği gibi tüketimi de düşürmüyor. Ayda 100 bin liranın üzerinde faiz geliri elde eden bankada hesapları bulunan 1.5 milyon milyoner çatır çatır harcıyor; fiyatların yükselmesini tetikliyor, onlar harcıyor, enflasyon hedefinin ceremesini emekçiler ödüyor.
Bu tablo karşısında, ‘Bu dönem faizi pas geçmek en doğrusu’ şekildeki piyasacı teze karşı, emeğin taleplerine göre bir siyaset hattını örmenin, siyasal kutuplaşmayı bunun üzerine inşa etmenin, mücadeleyi buradan büyütmenin vakti!
Evrensel'i Takip Et