14 Aralık 2013 00:12

Gel Laleş'e gidelim

Gel Laleş\'e gidelim

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Karakışın bütün haşmetiyle üzerimize çullandığı bu günlerde ne görsel ne de yazılı medyada içimizi ısıtacak bir habere denk gelmiyoruz. Her tarafın beyaza büründüğü, bakkala bile gidecek takatin kalmadığı böyle anlarda en iyisi evde oturup kitap okumak. Ben de öyle yapıyorum, bu haftaki yazımı da geçen hafta yaptığım geziye ayırıyorum.
Geçen hafta Sanat Kafe’nin davetlisi olarak Batman’daydım.Doğrusu Batman’a giderken yapılacak etkinliğin sıradan ve “kendi çalıp kendi oynayacağı” havasında geçeceği korkusunu taşıyordum. Çünkü bölgede yıllarca süren “düşük yoğunluklu savaş”tan dolayı insanların sanata hele de şiir gibi edebiyatın emek isteyen alanına ilgi duymalarına fırsat vermediği kanısındaydım. O nedenle beş-on kişinin davete icabet edeceği, sadece beni dinleyip, soru sormadan programı bitireceğimi sanıyordum. Ancak kafeye girer girmez oturanların bakışlarından anladım ki gelenlerin çoğu edebiyata yakından ilgi duyan ve belki de yazan insanlardı. Çoğu masa da gazete, dergi, kitap gibi materyallerin olması bana hissettiklerimde yanılmadığımı  hatırlatır gibiydi. Şair dostum Roşeng Rojbîr’in dinleti için Diyarbakır ve Mardin’den de gelenlerin olduğunu söyleyince daha da şaşırdım. Elbette bana ve kitaplarıma olan ilgi beni mutlu etse de biraz da tedirgin etti. Acaba hangi şiirleri okusam, nelerden söz etsem, daha nitelikli bir iletişim için nasıl bir yöntem uygulasam gibi sorularla beraber önüme konulan kaçak çayı yudumlamaya başladım. Birlikte çay içerek sohbete daldığımız dostların içten, sıcak ve sevgi dolu yaklaşımları geçen her dakikayla beraber kuşkularımı dağıttığı gibi bana sonsuz bir özgüven de verdi.
İki sıra halinde ikişerli yirmi oturaklı salonda konuşmama başlarken sohbetimizin hem benim için hem de dostlarım için verimli ve keyifli olacağını yüz ifadelerinden okuyabiliyordum. Kürtçe şiirin tarihsel gelişim ve ana hatlarını anlatırken not alanları görmek biraz sonra sorulacak sorulara da hazırlıklı olmamın heyecanını da yaşıyordum. Arada okuduğum bir-iki şiirle de-ki güzel şiir okurum-Kürtçe şiirin o eşsiz tınısını paylaşıyordum. Sorulan sorularla şiirimizin genel özellikleri yanında diğer dillerde üretilen şiirle olan ilişkilerini, şiirimizin handikaplarını, okurla olan ilişki düzeyini, biçim ve estetik sorunları yanında yayınlama konusunda çektiğimiz sıkıntıları paylaştık. Dinleti sonrası da gece geç saatlere kadar edebiyat ve edebiyatın bölgedeki genel sorunlarına olan etkileri konusunda çok verimli bir söyleşi yaptık. Sabah, Batman’dan ayrılırken, ileride ses getirecek ve yüzümüzü ağartacak genç kalemlerin olacağını bilmenin sevincini yaşıyordum.
Aynı günün öğlen sonrası vardığım Cizre’de yağan yağmura aldırış etmeden bu kadim ve o kadar da esrarengiz şehri dolaşmaya başladım. İlk olarak Ehmedê Xanî’nin o eşsiz Mem û Zîn adlı eserine konu olan Mem ve Zîn’in türbesine gittim. Cizre’nin en büyük mezarlığında hemen girişte yer alan türbede restorasyon çalışmaları olmasına rağmen onlarca insan ziyarete gelmiş biri inip biri çıkıyordu kümbetten. Ziyarete gelenlerin hepsi büyük bir saygıyla -kadınlar başlarını örterek-yan yana dizili ve bitişik mezarın başında dua okuyor ve niyet tutuyorlardı. Kümbetin girişine asılan levhada Mem ve Zîn ve EhmedêXanî hakkında bilgi verilmişti.
Bu tarihi ve mistik şehre gelip te Kırmızı Medreseyi, Melayê Cizerî, Nuh Nebi Türbesi’ni ziyaret etmemek olası değildir. Biz de öyle yaptık. Kırmızı Medrese şehrin ortasında kalmış. Dediklerine göre iki bin metrekareymiş. Medrese de ünlü Mutasavvıf, Yazar ve Şair Melayê Cizerî’nin de türbesi ile Cizre emirlerine ait aile mezarlığı vardır. Özellikle medresedeki kubbe dikkatimi çekti. Kubbenin başının öne doğru eğik olması ve Mezarları işaret etmesi akla birden çok sorunun gelmesine neden olmaktadır. Yazımı mutasavvıf, hümanist, usta şair, Melayê Cizerî’nin inançlar ve dinler arasında ayırım gözetmeyen beytiyle noktalarken, bölgeye bir de edebiyat gözüyle bakmak ve kucaklamak dileğiyle…
“Gönlüm Kiliseden vazgeçti, Havraya hiç gitmem
Sevgilinin mihrabı benimledir, gel Laleş’e gidelim.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...