10 Mayıs 2014 00:14

Sanat bir yürüyüştür

Sanat bir yürüyüştür

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen sene bu ay da başlayan ve halen devam eden “Barış Süreci”nin ardından sanatsal etkinliklerin görece de olsa nefes almaya başladığı bölgede Mayıs ayı ile etkinlikler hız kazandı. “Barışın Dili Okumaktır” şiarına uygun  olarak düzenlenen etkinlikler de imza günleri ve kitap sergileri de açılmaktadır. Kuşkusuz bu etkinlikler Kürtçe Edebiyatın genel sorunlarının tartışılmasına ve sanatın olmazsa olmazlarına yapılan vurgular açısından da önemlidir. Bu sürecin edebiyata olan yansımasını sadece bu etkinlikler de değil yayın alanındaki gelişmelerde de görüyoruz. Geçen yıllara oranla yayınlanan kitap sayısındaki artış, süreli yayınlarda ki istikrar ve yenilerin katılması da başka göstergeler.
Bu etkinlikler de tartışılan konuların başında bir sanat ürününde öncelik olarak dikkat edilmesi gereken hususlardı. Benim de bir kaçına katıldığım (bu gün de Silopi’deyim) etkinliklerde dile getirdiğim ve eksiklik olarak gördüklerimi yazmak istiyorum; Bi sanat ürünü öğreti kitabı değildir. Bu nedenle onun fikirlerine ve felsefi görüşlerine bakarak değerlendiremeyiz. Sanat eseri  bize bazı gerçekleri söylemek veya dikte etmek, onları slogan düzeyine indirmek veya bilinçlendirmek için yazılamaz, yazılmaz. Elbette sanat eseri bizi bir noktaya odaklar, yolumuzu gösterir, gerçeklere ve gerçeğe yakın olur, parmak basar ancak o, gerçeğin kendisi olamaz. Sanat eseri bir bilimsel bilgi kitabı değildir. Sanat tekrarı, basiti, dogmatik ve şematiki aşmaktır.
Modern sanatta “imge” en belirleyici öğenin başında geliyor. İmgenin göz ardı edildiği bir eser de sanatın  estetiksel yapılanmasının sütunlarından biri eksik demektir. Sanat ne aklın ve ne de tek başına yüreğin işidir. Alexander Potebnya, “imgesiz sanat olamaz, hele şiir hiç olamaz”der. Perine ise, “imge, duyu ve duyguların dil aracılığıyla insanlara sunulmasıdır” diyor. Bazıları da “düşünceye yaslanan görselliktir imge”, tezini savunur.  Bir  başkası imgeyi anlam olarak tanımlar. Bütün bu tanımlar tek başına imgenin tanımı olamaz. Şiirsel bir imge ancak şiirin olmazsa olmazlarından olan his, düşünce ve hayalin birlikte ve anımsatmak, hissettirmek, daha geniş bir anlam yaratmak amacıyla sözcüğe yüklenmiş görevdir. Burada görsellik ve anlamın daha üst bir sunuluşuna ulaşılır ki imgenin hem etkileme hem de harekete geçirme kabiliyetini artırır.
İmge konusunda söylenmiş en güzel sözlerden biri; Avner Ziss’e ait; “bireysel belirleme olmadı mı, bitmiş, tamamlanmış gerçekçi bir imge de var olamaz” diyor ve sürdürüyor, “gerçekçi imge bireysel biçim içinden geçerek yaşamdaki olayların bir bileşimini oluşturur, onların özünü ortaya çıkarır... Her sanatsal imgenin kendine özgü bir yaşamı vardır, ama başka bir yaşaman benzeş eğilimiyle de ortak kökenlere sahiptir. Bunlar farklı bireysel biçimlerde görülseler de bu böyledir. Sanatçının asıl görevi de işte bu kökenleri herkesin gözü önüne sermektir.”
Bütün bu nitelikler bir sanatsal esrin oluşumunda, hamurunda bulunması gerekenlerden bazılarıdır. Eklemek gerekirse iyi bir sanatsal eser aynı zaman da üretildiği toprağın genel kültürel değerlerine yabancı olmamalıdır. Bu değerlerle beslenmeyen  ve bunu çaydaki şeker gibi eserine yedirmeyen bir sanatçının ve eserinin evrensel olma şansı da olamaz. Bunun için de köklü bir tarih bilinci gerekir. Bertholt Brecht, “Bugün dünle beslenerek yarına varır” diyor. Sanat eseri, “gerçek”le olan uyumu ve gücü oranında etkili, güzel ve anlamlıdır. Zira sanat, yabanıl ve estetize olmamış her eksiğimizi onarırken, yaşam ve gerçekliğine doğru duyularımızı harekete geçirir. Biz de bu uyarım ve kavrayışla kendi gerçekliğimizin farkına varır ve şaşırırız. Bu farkındalık bizi özgürlüğümüzü elde etme sürecine doğru tavır almaya zorlar.
Sanat eseri, geleceğe doğru bir yürüyüş, arayış, şimdinin de korkusuz bir eleştirmenidir…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...