08 Ekim 2013 21:23

Paket, andımız ve duayla açılan polis okulu

Paket, andımız ve duayla açılan polis okulu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

30 Eylül günü televizyon izlemedim. Nasıl olsa sabahtan itibaren birçok kanal, hatta hepsi “demokrasi paketi”nin açılışından sözedecekti. Bazıları, “Devrimin ayak seslerinin yaklaştığı”nı, bazıları da “Karşı devrimin temelinin atılmak üzere olduğu”nu dile getireceklerdi. Sonra, vakti-saati gelince, AKP’lilerin Başbakanı sahne alacak, “demokratikleşme paketi”ni dile getirecekti. Kusura bakmayın, ben bu kadar sıkıntıya gelemem. Onun için izlemedim. Nasıl olsa ertesi gün gazetelerde okurdum. Aslında Recep Bey, kötü bir devlet adamı, ama başarılı bir politikacı olduğunu her zaman gösteriyordu. “Gündem” onun dilinin ucundaydı. Ortaya bir sakız atıyor, yenisini atıncaya kadar, herkes, hepimiz bunu çiğniyorduk. Bu kez de öyle oldu. Bir süre bunu çiğneyeceğiz, sonra Recep Bey bir başka konuyu gündeme getirecek, yahşi adım yallah ona döneceğiz. Öncekini unutacağız. Yıllarca önce yapılan bir araştırmaya göre, Türkler “Unutma” konusunda 17 günle Dünya Şampiyonu olmamış mıydı? Neyse... Bu “Paket” üzerine çoğunlukla “Türban, W/Q/X harfleri ve Andımız” konularının ele alındığını gördüm, ertesi günkü gazetelerde. Herkes kendi tarafından yontuyordu. Aslında paket’te “gerçek demokrasi”nin ışıkları yoktu. Kimse önemsemiyordu bunu. Emekçinin hakları, öğrencilerin durumu, eğitim düzeni, sağlık sistemi, yağma/talan/soygun’un her geçen gün artışı ve benzeri şeylerin, tabii buna kadın sorunu da, adalet mekanizmasının işleyişi de, emniyet güçlerinin yaptıkları da dahil, üzerinde durulmamıştı. Varsa yoksa “Türban, harfler ve Andımız”... En çok da “Andımız” üzerinde duruldu... Ben, “Andımız”la tam 67 yıl önce tanıştım. Şöyleydi: “Türküm, doğruyum, çalışkanım, ülküm küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.” Yıllarca bunu söylettiler bana ve arkadaşlarıma... Sonra “Andımız”ı bıraktık. Ve yıllar boyu yaşadıklarım, gördüklerim, bana bu “Andımız”da öğretilenlerin büyük  bir çoğunluk tarafından ciddiye alınmadığını gösterdi. Küçükleri korumak diye birşey yoktu, bu andı söyleyenlerin kitabında. Büyükleri saymak konusuna gelince, geçmişin büyüklerine, neredeyse sövgüye varan bir biçimde saldırmak geçerli oldu... Yurdu sevmeye gelince, her geçen yıl, yaratılan değerleri elden çıkarmaktan tutun, toprağımızı/denizimizi mahvetmeye kadar bir çok konuda ülkemiz mahvoluyor... Milletimizi özümüzden çok sevmek konusu da ayrı bir alem. Hangi konuya el atarsanız, milleti sevmeyenlerin egemen olduğunu görürsünüz... Ya yükselmek, ileri gitmek? Durumumuz malum... Ya doğru olmak, çalışkan olmak?... Onu da size bırakıyorum. Onun için “Andımız”ın kaldırılması beni hiç ırgalamıyor... “Andımız”ın iptal edilmesi tartışılırken, gazetelerde bir küçük haber ilgimi çekti: Bir polis okulunda yeni öğretim yılı başlarken, o kentin müftüsü dua etmiş, öğrenciler de katılmış bu duaya. Sanırım zaman zaman eskiden de böylesi dualar oldu. İşte bu haberi okurken, biber gazları geldi aklıma, faili meçhuller, öldürülen gençler, gözaltında kaybolanlar ve benzeri yığınla olay... Ufacık çocuklar öldürüldü birileri tarafından, yine başka birileri yaşlı-başlı kadınları- erkekleri tekme-tokat yerlerde sürüklediler. Ne diyordu “Andımız”da: “Ülküm, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak...” Böylesi olayları duyduğum zaman aklıma Kur’an’daki, Cin Suresi’ndeki 15. ayet gelir aklıma. Şöyle diyor: “Fakat gerçekten sapıp zulmedenlere gelince, onlar cehenneme odun olurlar...” Dilerim o gün o duaya katılanlar, ileride okulu bitirip, görev başına gelince “Cehenneme odun olacak” işler yapmazlar...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...