25 Ocak 2013 13:38

Seçkin ırkçılık!

Seçkin ırkçılık!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kılıçdaroğlu ile Baykalcı ulusalcı çizgiden ayrışarak yeni bir yola girmeye çalışan CHP’de ulusalcı bir kanadın oluğu herkesin malumuydu. Bu yüzden de Kılıçdaroğlu ve ona yakın birkaç merkez yöneticisi ne zaman ortalığı boş bıraksa bir “CHP sözcüsü”, bir “CHP Grup Başkanı Vekili” bu boşluğu ulusalcı, CHP’nin girdiği yolla değil ayrışmaya çalıştığı yoldan yansıyan açıklamalarla dolduruyordu. Profesör Birgül Ayman Güler hocanın Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmayla bu itiş kakışın bir ayrışma, yol ayrımı sancısı olduğu artık açıkça ortaya çıkmıştır. “Bize Türk ulusu ile Kürt milliyetini eşit değerde gördüremezsiniz” diyen Ayman Güler hoca, ulusalcılığın, milli değerlere sahip çıkan masum bir tutum olmadığını, şartları oluştuğunda hızla ırkçılığa dönüştüğünü de gösterdi.
Çünkü Kürt sorununun çözümü etrafındaki ayrışmada CHP ya demokratik çözüme dayanak veren bir çizgiye yönelecek ya da MHP’nin safında yer alacaktı.
CHP üst yönetimi Kılıçdaroğlu ve ekibi olarak “Kürt sorununun demokratik çözümünü” savunan bir çizgiye yönelmesi karşısında CHP’nin “altı oku”ndan “milliyetçilik” okuna sarıldığını söyleyen klik ise açıkça Kürtlerle Türklerin aynı sayılamayacağını söyleyen ırkçı çizgiye savrulmuştur.
Birgül Ayman Güler hoca elbette ırkçılığı reddediyor. “Katiyen kabul etmiyorum. Türk ulusu, ırk ve etnisiteyi anlatmaz” diyerek kendisini savunuyorsa da Kürtlerin haklarının da tanınmasının söz konusu olduğu bir yerde siz “Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit değerde gördüremezseniz” derseniz, bir ulusu ötekinden daha üstün görme olan ırkçılığın kucağına döşersiniz.
Herkes de böyle anladığı için Birgül Ayman Güler hocanın söylediklerine sadece klasik ırkçılık geleneğinden gelen MHP sahip çıkmıştır.
Hitler ve onun ideologlarının “üstün ırk” safsatasının çöküşünden beri zaten, kafatasçı ırkçılık, artık pek popüler bir ırkçılık biçimi değil. Tersine daha kapsayıcı, olan “ulusalcılık”, “milliyetçilik” adı altında yapılıyor ırkçılık ve ancak siyasal mücadelenin kırılma noktalarında, milliyetçilik içinde gizlenmiş ırkçılık karakteri kendini ortaya koyuyor. Yoksa olağan zamanlarda bu kişileri ve çevreleri (partileri) “Yok canım ırkçılıkla bir ilgisi yok, emperyalizme karşı aşırı hassasiyetinden biraz böyle aşırıya kaçmış bir milliyetçilik yapıyor” diye savunabilirsiniz. Yine emperyalizme karşı, büyük sermaye güçlerinin egemenliğine karşı ortak bir cephede mücadele ettiğinizi düşündüğünüz bir kişinin bir anda “ulusalcı” çizgiyi aşıp ırkçı bir söylemle ortaya çıktığını görüp üzülebilirsiniz!
Hele de ulusal sorunun çözülmediği, çok uluslu ülkelerde demokratikleşme ister istemez ezen ulus milliyetçiliği (ulusalcılığı) ile hesaplaşmayı da zorunlu hale getiriyor. Bu hesaplaşmada işçi sınıfı enternasyonalizminden nasbini almamış ilericilik, emperyalizme karşılık, ulusal sorun karşısında gericileşip kendi ulusunun ayrıcalıklarını meşrulaştırmak için, ”bizim ulusumuzu onlarla eşit gösteremezsiniz”e, ırkçılığa sarılıyor. Çünkü eğer bir ülkede birden fazla ulus varken, bunların hak eşitliği temelinde bir arada kalmasını kabul etmiyorsanız, “Benim ulusum üstündür” demekten öte bir savunmanız kalamaz. Bu da ırkçılığın en rafine ve en yaygın kullanılan halidir.
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundaki tartışmalar ne olursa olsun, Türk ulusunun egemen ulus olduğu bir devlet olarak kuruldu. Ve Türk ulusalcıları da bu statükoyu tanrısal bir statü olarak benimsedi.
Ve bugün adına ne denirse densin, Türkiye’nin Kürtleri ile Türklerinin eşit hak temelinde birlikte mi yaşayacakları yoksa ayrı ayrı devletlere mi bölünecekleri konuşuluyor. Tablo bu kadar nettir.
Ve bu tabloyu herkes görmektedir. En başta da Türk ulusalcı çevreleri
görüyor. Bölünmeyi önlemek için de Kürtlerle anlaşma yerine, onların taleplerini yok sayarak ezilmesini savunuyorlar. Kendini haklı göstermek için Türklerle Kürtlerin eşit görülmeyeceğini öne sürüyorlar.
Sorunun böyle bir “kırılma” aşamasına gelmiş olması, ülkede olduğu gibi kitle partilerinde de yeni ayrışmalara yol açıyor. CHP’nin kendi içindeki dönüşüm mücadelesiyle eş zamanlı olduğu için bu süreç CHP’de daha sancılı yaşanıyor. Ama AKP’de de benzer sancıların olduğu açıkça görülüyor ve orada da bir ayrışmanın olması kaçınılmazdır.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa