18 Ekim 2012 12:46

Düşünceler

Düşünceler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ucuz atlattık.
2014 Dünya Kupası eleme grubunda kendi sahamızda Romanya karşısında 3 puan yitirdik ama…
Suriye karşısında 3 bin gencimizi ölümden kurtardık.
Zira Türkiye-Romanya maçını izleyen Başbakan, galibiyetlere nutukla, efelenmekle, Kasımpaşalı edasıyla ulaşılamadığını bizzat gördü.
Az kesilmiş bıyıklarını, burnunun ucundan başlayarak, baş ve işaret parmaklarının arasında sıvazlarken ortaya koyduğu düşünceli hali, o anda aklının Suriye'ye top atmakla meşgul olduğu izlenimi veriyordu.
Gördü ki, gol yemek kolay ama gol atmak başka bir şey!
Topu ayağında tutmak, iyi top çevirmek yetmiyor.
'One minute'lük uzatmalar bile tehlike yaratabiliyor.
Dünya sahasında iyi oynadığınızı, topun hep sizde olduğunu iddia edebilirsiniz… Ama bir kez daha kanıtlandı ki, golü ha attık ha atacağız derken; topu kendi kalenizde bulabilirsiniz…
Nihayet o da gördü… Bir spor karşılaşmasını lafla ve maneviyatla kazanamazken, Suriye'nin hakkından nasıl geleceksin?
İyi ki Romanya ile bir futbol maçımız varmış…
Yüksek atlama, uzun atlama, sırıkla atlama, cirit atma, disk atma olsaydı kimsenin ilgisini çekmezdi. Tek adam da gidip o yarışmaları izlemeyeceği için ders alınmazdı.
Demek ki, topu sınır çizgisine yerleştirmekle gol atılmıyormuş…
Ey halkım, 3 puan yitirdin diye üzülme, ülkenin geleceğini kazandın!
***
Kasımpaşalı politikası bu olsa gerek…
Dış güçlerle yapmacık, sıfır sorunlu, ılıman ilişkiler kurarken, tüm hiddetini iç dinamiklere yöneltirsin. İç güçleri tasfiye ettikten sonra, temsil ettiğin sermayenin çıkarlarına uygun yayılmacı ve saldırgan bir dış politika izleyerek, içeride ortaya çıkabilecek yeni tepkileri de savaş tamtamlarıyla susturursun...
Durmak yok, yola devam!
Şahsi kin beslediği her kişi, kurum ve kuruluşu hedefine aldı.
Şimdi de şahsi kızgınlıklarını, devletlerarası çatışmanın sebebi haline getiriyor.
Yani, şahsi düşmanlıkları, toplumsal düşmanlığa dönüştürmek için her yol mubah!
***
Ama halkı kandırmak icap ettiğinde pek de barışçıdır, ağlar da zaman zaman...
Alevilik Hz Ali'yi sevmekse, en büyük Alevi odur.
Hıristiyanlık Hz. İsa'yı sevmekse, en büyük Hıristiyan odur.
Musevilik Hz. Musa'yı sevmekse, en büyük Yahudi odur.
Yaratandan ötürü sevmekse yaratılanı, en büyük Marksist yine odur!
***
Başbakanın Basından Sorumlu Yardımcısı, toplumu dizayn etme ve biat etmiş kuruluşlar oluşturma aşkıyla, bayramlık ağzını açmış yine. Türkiye Gazeteciler Sendikasını, "ideolojik sapkınlık" ile itham etmiş. Her nedense, kendisinin de bir zamanlar "ideolojik olmayan" bir konfederasyonun "avukatlığını" yaptığını anımsatma gereği duymuş.
Evvela kininizi akıttığınız bir sınıf örgütüne "ideolojik" temelde yaklaşabilmeniz için esasında sizin "ideolojik" bir duruşunuzun olması gerekir. O nedenle sormakta yarar var: "Milliyetçi-muhafazakar" olduğunuzu savunurken, hangi ideolojiyi temsil ediyorsunuz? İslamcılık, Osmanlıcılık birer ideoloji midir? Prens Sabahattin'in görüşleri günümüzde hangi ideolojiye karşılık gelir? Burjuvaların, sermaye sahiplerinin ideolojisi nedir? Türk-İslam sentezinin ideolojik temelleri nelerdir? Emperyalist devletler, az gelişmiş ülke halklarını sömürürken, kendilerini, hangi ideolojileri kullanarak meşrulaştırırlar?
Bu kadar çeşitlilik içerisinde kendinize yakışan bir ideoloji bulamadıysanız, batçıklarla dolu, zikzaklı bir yolda yönünüzü şaşırmışsınız demektir. Sonraki çıkmaz sokaktan kurtulmak için sizi uyaran yol işaretlerine dikkat etmeniz hayrınıza olur.
Bizi soracak olursanız, Türkiye işçi sınıfının bir parçası olan basın emekçilerinin yegane meşru temsilcisi Türkiye Gazeteciler Sendikası, üyelerinin mesleki, ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını savunan bir sınıf ve meslek örgütüdür. Temsil ettiğimiz sınıfın çıkarları ne ise, yolumuz da o yoldur. Dosdoğrudur, tertemizdir, apaydınlıktır.
Başbakan Yardımcısı, TGS'nin "Sırtında vatanseverliğini sorgulatacak kamburu" bulunduğunu da iddia etmiş. Bunun yanıtını, yarım yüzyıl sonra sahiplenmeyi marifet saydıkları Nâzım Hikmet vermişti zaten.
Ama dev aynasının karşısında böbürlenmekten vazgeçmenize yardımcı olacaksa, ben size Mevlana'yı önereyim:
"Aynan, bilir misin neden gammaz değil?
Yüzünden tozu, pası silinmemiş de ondan!"

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...