20 Eylül 2012 09:12

Hapislik hep bize mi düşer?

Hapislik hep bize mi düşer?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen hafta gazeteci davaları vardı. Sosyalist basından, Kürt basınından, Odatv’den, Ergenekon’dan… Arka arkaya. Türkiye Gazeteciler Sendikasının (TGS) da içinde olduğu Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) ile uluslararası meslek örgütleri Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ve Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) temsilcileri de bu davaları yakından izlediler.
Uluslararası örgütlerin temsilcileri, Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğü ihlallerini dışarıdan bir bakış açısıyla yorumladılar. Bu gözlemlerini, hazırladıkları ortak bir rapora yansıttılar. EFJ’nin ve IPI’nin İnternet sitelerinde İngilizce özgün metinleri bulabilmek mümkün. Gelecek hafta da çevirisini tamamlayıp, kamuoyuyla paylaşacağız.
Fakat özetlemek gerekirse, rapor, halen Türkiye’de 76 gazetecinin politik sebepli terörizm suçlamasıyla hapiste olmasını kınıyor.
Raporda, hapisteki gazetecilerle ilgili durumu düzeltme iddiasındaki Üçüncü Yargı Paketi’nin, Türkiye’de medya özgürlüğünü teminat altına alacak köklü değişiklikler içermediğine vurgu yapılıyor.
Yine rapor, Üçüncü Yargı Paketi ile kaldırılan “özel yetkili mahkemelerin”, mevcut davalar bitene kadar görevini sürdürecek olmasını, gazetecilerin tepesinde sallanan “Demokles’in Kılıcı” olarak değerlendiriyor.
Uluslararası meslek örgütleri temsilcilerinden oluşan bir heyetin geçen yılın kasım ayında Türkiye’de yaptığı incelemeler sırasında hapisteki gazeteci sayısının 64 olduğu hatırlatılan raporda, şimdi durumun daha da kötüleştiği vurgulanıyor.
Otosansürün gemi azıya aldığı, gazetecilerin sadece terörist suçlamasıyla değil aynı zamanda medya patronları tarafından kovulma tehlikesiyle de yüz yüze olduğu belirtilen raporda, ana akım medyanın sessizliğine de özel bir vurgu yapılıyor.
Rapor; Türkiye’de medya özgürlüğünün kötüye gidişinden duyulan endişenin tekrarlanması, hapisteki gazetecilerin serbest bırakılması talebi, bağımsız gazeteciliği kriminalize eden yargılama yöntemlerinin kınanması, yasa koyucunun uluslararası standartlar doğrultusunda medya özgürlüğünü koruyacak gerçek reformları yapması isteğiyle sona eriyor.
***
Ülkemizde hapisteki gazeteciler meselesi tüm yakıcılığıyla sürerken, Suriye’de de iki meslektaşımız 20 Ağustostan beri tutuklu. Kameraman Cüneyt Ünal ve Muhabir Bashar Fahmi Kadumi, her türlü riski göze alarak yaptıkları gazetecilik çalışmalarından dolayı diğer meslektaşları gibi “terörist” olmakla suçlanıyorlar. Meslek örgütleri ise onların gazeteciliklerine tanık ve kefil olduklarını deklare ederek, Cüneyt ve Bashar’ın serbest bırakılması için Suriyeli yetkililere çağrı yapıyor.
Onların aileleri ve meslektaşları, her hafta salı günleri saat 18.30’da Suriye’nin İstanbul Konsolosluğu önünde toplanarak bu çağrıyı tekrarlıyor: “Suriye, Cüneyt’i bize geri ver / Suriye Bashar’ı bize geri ver!”
Sadece Türkiye’nin cezaevlerindeki değil Suriye’nin hapishanelerindeki gazetecilerin de meslektaşlarının desteğine, dayanışmasına, sahiplenmesine ihtiyacı var.
***
Basın emekçilerinin özlük hakları bakımından da önümüzdeki süreç hareketli günlere gebe.
Patronun dini imanı yok. Şimdilerde Yeni Şafak’ta bir işçi kıyımı başlatılıyor. Anadolu Ajansı’ndaki mezalim hiç eksilmedi. Bütün medya kuruluşlarında yıldırma, sürgün, fazla çalıştırma, sömürü aldı başını gidiyor.
Devletin baskısına karşı da patronun zulmüne karşı da sendikal mücadele acil bir ihtiyaç. Basın çalışanları örgütlü olarak dayanışmalarını gösterebilseler, çok daha özgür olabilirlerdi.
Hapse atanlar, kendilerine biat etmiş propagandacı bir medya oluşturmak istiyor.
İşten atanlar, kendilerine köle gibi hizmet eden emekçiler olunmasını bekliyor.
Örgütlenemeyen ve yoldaşıyla dayanışamayan gazetecilere ve basın emekçilerine ise ya hapislik ya işsizlik düşüyor.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...