11 Kasım 2011 09:05

Bu şiirler unutulsun

Bu şiirler unutulsun

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Aşk filmi olsa da izlesek diye kenarda bekleyen seyirci kitlesinin nüfusunu bilemiyorum. Ama ağlamak istiyorlarsa, ‘Beni Unutma’ tam yeri.
Bir adamla bir kadın tanışır ve olaylar gelişir, yani şöyle, adam da kadın da bir şekilde sevgililerinden ayrılırlar. Biri sıkılır, biri aldatılır, bunlar zaten ilk birkaç dakikada olup biter. Barda tanışılır, bir elektrik yakalanır, sonra epey hızlıca ilerleyen romantik günler başlar. Her şey mutlu mutlu giderken birden talihsiz bir şeyler olur, artık o kadarı kalsın ve ondan sonra hikaye epey dramatik bir hal almaya başlar.
Filmin mutlu ilk yarısı daha kolay gidiyor; nihayetinde bir aşkın yaşanmasının küçük esprilerle süslü hikayesini izlemekten keyif almayacak kadar kalpsiz izleyici yoktur. Klişelerden hiç kaçınılmamış olması, o ufak tefek pek romantik ayrıntıların zaman zaman eğreti durması, galiba daha kolay hoşgörülüyor öyle olunca. Yoksa, filmde kadrolu şiir okuyucusu var, normal koşullar altında baygın gözlerle dinlenecek gibi değil ama bir his veriyor en azından.
Derken, filmin asıl meselesi başlayınca, ikinci yarıdan sonra tuhaflık hissi güçleniyor. O zamana kadar hiçbir ipucunu almadığımız talihsiz hadisenin ilk patladığı sahne, o kadar garip ki, inandırıcı olması bir yana, “Film yoksa gerilim filmi miydi” diye düşündürebilir, öyle söyleyeyim.
Kısacası, o duyguyu alabilen seyirci için izlerken ağlanacak bir melodram olabilir.
Ama şiir demişken, kafamı kurcalayan başka meselelere de gireyim, filmi harcamadan. Beni Unutma’da okunan şiirlerden biri, “Her Şey Sende Gizli” başlıklı bir şiir. Orada Can Yücel’in olduğu söyleniyor, hatta ailesine verdikleri izin için teşekkür ediliyor. İnternet’te Can Yücel’e ait olduğu söylenip de olmayan tonla şiir sirkülasyonda olduğu için, bu dizeler de insanı epey kuşkuya düşürecek cinsten. “Sevdiklerin kadar iyisin, nefret ettiklerin kadar kötü” gibi tasavvuf ehli cümleler Baba’nın kaleminden nasıl çıkar diye düşünürken, kitaplarından bunu doğrulama imkanı bulamadım. İnternet’te bunun Can Yücel şiiri olduğuna dair çok girdi var, ama hangi kitabı olduğunu kaynak gösterene rastlayamadım.
Bir de aynı şiiri en az Can Baba kadar bir başkasına mal edenler de var. O, Can Yücel’le aynı tedrisattan değil: Yunus Emre! Diliyle oynanmış değilse bu da pek inandırıcı değil ama inananı çok. Hatta, 2011’de Diyanet’in takvimine, şiirin son iki dizesi bayağı Yunus Emre imzasıyla girmiş: “Her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin. Bunu da öğren; sevdiğin kadar sevilirsin.”
Can Baba’nın ağzına o İnternet’te dolaşan aptalca lafları nasıl yakıştırdıklarına dair söyleyeceklerim var ama, arada ‘Beni Unutma’ filmi kaynamasın istiyorum. Burada bir hata varsa, Can Yücel’in içini boşaltma kampanyasına uymak için değil, iyi niyettendir elbet, ne Yönetmen Özer Kızıltan, ne Senarist Burak Göral buna tenezzül etmezler. Ama yeterince araştırma yapılmamış olması, ne yazık. Kaynak yine İnternet, bu kez Güler Yücel’in ve Su Yücel’in fotoğrafının da bulunduğu bir blogda, Kemal Öncü’nün söyleşisinden. Güler Yücel konuşsun, ben susayım: “Yine örneğin Her şey sende gizli diye bir şiir var. O demin söylediğin şiir var... Mistik, kaderci, boşverci, metafizik bulamaçlı bu şiirlerle Can’a karşı adeta faili meçhul bir kampanya yürütülüyor gibi. Can’ın şiiri şiir gibi şiirdi... Ne o öyle “Ömür dediğin bir gündür/ o da bugündür...” ye, iç, eğlen keyfine bak gerisine aldırma mesajı? Can muhalif bir şair, söyleyeceğini eğilip bükülmeden dobra dobra söyleyen bir şair, ziyaret edenlerin şaşırdığı iki göz odada oturup üreten bir şair...” 1
Filmle başladık nerelere geldik. Sözün özü, filmi siz bilirsiniz de, bu şiirler unutulsun artık.

1 http://blog.milliyet.com.tr/sahte-can-yucel-siirleri—-/Blog/?BlogNo=1935166

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...