11 Aralık 2014 12:30

Tedip ve tenkil

1921-1940 yıllarında Kürt isyanlarının bastırılması amacıyla tedip ve tenkil uygulandı. 1925 yılında yürürlüğe giren ‘Şark Islahat Planı’ ile Kürtlerin dili, kültürü yasaklanıyor, varlığı inkar ediliyor ve asimile edilerek Türklük dayatılıyordu. Kürtler resmen yoktu

Paylaş

Mehmet Ali KALKAN
İstanbul Üniversitesi

Yüzyıllardır kırımlara, asimilasyona, katliamlara direnen bir halk Kürtler. Evrensel Basım Yayın’dan çıkan Ahmet Kahraman’ın yazdığı ‘Kürt İsyanları’ kitabı ezilen bir halkın mücadele tarihini anlatıyor.Kürtler yıllar boyu soykırımlara uğramış, kendi yurtları emperyalist devletler tarafından bölünmüştür. Rus sosyal bilimci Nicholas Yakovlevich Marr’ın deyimiyle; “Tarihin üvey evlatlarıdır.” Kürtler. Geçmiş yıllarda Kürtlerin dili, kimliği yok sayılmış, Türkiye sınırları içinde yaşayan Kürtler bilimsel karşılığı olmayan Güneş Dil Teorisi baz alınarak Türk sayılmıştır. Şaşırırsınız, ünvanı profesör olan, kendine bilim insanı diyenler bu teoriyi savunmuştur. Hatta Kürtlerin ortaya çıkışını, insanların buzda yürürken ‘kart, kırt, kurt, Kürt’ diye ses çıktığı şeklinde açıklamışlardır. Bununla yetinmeyerek Kızılderililerin ve Macarların bile Türk olduğunu söylemiş, bunu bilimsel olarak açıklamaya çalışmıştır. 

Bu kitapta Kürtlerin nasıl tedip ve tenkile uğradığı ve buna nasıl direndikleri anlatılıyor. İsmet İnönü Hükümetinin hazırladığı ‘Islahat programı’ denen uygulama tedip ve tenkil olarak yayınlanıyordu. Bu Arapça deyimlerden ‘tedip’ Türk Dil Kurumu tarafından “terbiye etme”; ‘tenkil’ ise “Halka zararlı kişi ya da topluluğu başkalarına korku ve ibret verecek biçimde cezalandırma, ortadan kaldırma” olarak tanımlanmıştır.

KÜRT İSYANLARI

1921-1940 yıllarında Kürt isyanlarının bastırılması amacıyla tedip ve tenkil uygulandı. 1925 yılında yürürlüğe giren ‘Şark Islahat Planı’ ile Kürtlerin dili, kültürü yasaklanıyor, varlığı inkar ediliyor ve asimile edilerek Türklük dayatılıyordu. Kürtler resmen yoktu. Var olduklarını söylemek suçtu. Ama resmi olmayan “Kürtlerin İsyanları” vardı. 1921’de ‘Kanlı Koçgiri’ yaşandı, sonra 1925’te Şeyh Said önderliğinde başlayan başka bir isyan başladı.Bu ayaklanmayı İslam adına ayaklanma olarak niteleyen mükemmel tarihçilerimiz var bir de. Ama bu Kürtleri inkar etmeye devam niteliğinde bir durumdur. Çünkü Şeyh Said‘in amacı Kürt halkını tek çatı altına toplamak, işgalci emperyalistlere ve işbirlikçilerine karşı mücadele etmektir. Şeyh Said diğer Kürt aşiretleri ile de görüşmüş ama bazı aşiretler Şeyh Said’i desteklememiştir. Bunun nedeni ise Osmanlı’dan TC’ye miras kalan Hamidiye Alayları’nın kullanılmasıdır. Bu oluşumun içinde Sünni Kürtlere yer verilerek silahlandırılmış ve Alevi olan Kürtlere karşı kullanılmasından geri durulmamıştır. Bu durum ayrılıklara sebep olmuş “böl, birbirine düşür, yönet” taktiği uygulanmıştır. Şeyh Said isyanını bastırmak için Kürt halkı kırımdan geçirilmişti. İsyan bastırılmış, Şeyh Said ve 47 yoldaşı İstiklal Mahkemeleri ile tutuklanmış ve ertesi gün hepsi aynı anda infaz edilmişti.

‘KATLİAMI EN İYİ BİZ BİLİRİZ’

Günümüze gelelim. AKP’nin 12 yıllık iktidarı içerisinde Kürtlere yönelik oyunlar devam etmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında olan katliamlar AKP iktidarında da devam ederek AKP’yi; “Katliamı en iyi biz biliriz.” noktasına getirmiştir. Siyasi iktidar 28 Aralık 2011 tarihinde Roboski’de savaş uçaklarını kullanarak 35 vatandaşı katletmiş ve hala hesap vermemiştir. Kobanê’de Kürt halkının IŞİD çetelerine karşı direnişi yaklaşık üç aydır devam etmektedir. Türkiye de açıktan IŞİD’i desteklemiş; bu kafa kesen, insanları kimliği ve dini inancından ötürü katleden örgüte sahip çıkmıştır. Bununla da yetinmeyerek IŞİD’i protesto eden halka gazıyla, copuyla saldırmış, yetmemiş silah kullanarak ve sivil faşistlerin de önünü açarak 50’den fazla kişinin ölümüne sebep olmuştur. Kürt halkı direnişe devam etmektedir; gaz bombalarına, coplara, kurşunlara ve tedip-tenkile rağmen.


 DERSİM SIRASINI BEKLİYORDU!

 Dersim Alevi olması nedeniyle Cumhuriyetçiler tarafından “siz onlardan değilsiniz” denilerek kandırılmak istenmiştir. Dersim yaklaşan tehlikeden bihaberdi. 1935’e gelindiğinde İsmet İnönü  bu sefer Dersim’e özel bir kıyım harekatına başlamıştı. Aynı yıl ‘Tunceli Yasası’ yürürlüğe konulmuştu. Bu kanunla Dersim’e askeri harekatlar düzenlenmiş, çoluk çocuk, kadın demeden insanlar katledilmişti. Cumhurbaşkanı Atatürk de mecliste yaptığı bir konuşmada: “Dersim meselesi önemli bir meseledir. Bu yarayı, korkunç çıbanı temizleyip kökünden kesmek her ne pahasına olsun yapılmalı ve bu hususta en acil kararların alınması için hükümete tam ve geniş yetki verilmelidir.” demiştir. Böylece katliamın nasıl onaylandığı açıkça görülmüştür. Trajikomiktir, Dersim’de olan hırsızlık olayında bile Ankara’ya telgraf çekilerek isyan var denmiş ve katliama zemin hazırlanmıştır.

 

ÖNCEKİ HABER

Sanat insanın virüsüdür

SONRAKİ HABER

Dikmen Vadisi ihalesi protesto edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...