11 Aralık 2014 12:22

Bir sürgün dili Ladino

Bir Ladino ezgisiyle, güzel bir şeyleri kaybetmenin hüznünü yüreğimizde naif bir tatlılıkla taşırız

Paylaş

Hevra POYRAZ
Denizli

“durme kerido hijico,
durme sin ansia y dolor.
cerra tus lindos ojicos,
durme durme con savor…” (*)

Dünya üzerinde, tam bilinmemekle beraber 200 bine yakın insanı kapsayan bir azınlığın ninni sözleri bunlar. Bu kültürün dilini, müziğini anlatmak için öncelikle bir ninni ile başlamak istedim. Çünkü bir ninni, ilk lirik bağıdır annenin çocuğuyla. Bir annenin, bir halkın hayallerini, tüm iyi temennilerini saklar. Çocuklar annelerinden duyduklarıyla büyür… Kültürler de öyle.

Ladino; bir kültürün, bir azınlığın, bir müziğin, çoğu zaman anlaşılamayan, hatta ve hatta unutulmaya yüz tutan iki üç kelimenin ön adı. Bir topraktan başka bir toprağa göçüp orada aşık olmanın, orada özlemenin, orada yaşamanın dili, kültürü, sesi. Bu coğrafyalara kaçıp gelen İspanyol kökenli Yahudilerin dilidir Ladino. Bir sürgünün dili… Judeo- İspanyol da deniyor, Yahudi İspanyolcası. Kovuldukları topraklardan bu topraklara… Bir yaşamın dili, kültürü Ladino.
Garip bir büyü var dillerinde. Ninnileri, ağıtları, düğün şarkıları…

AZINLIK OLMAK

Bir Ladino müziği dinlerken yüreğinizin titrediğini hissedebiliyorsunuz. Kaburgalarınız arasında uçan kuşları fark ediyorsunuz. Dinlediğiniz, lakin anlamayıp da hissettiğiniz sözler mi soktu o kuşları oraya, yoksa onları hissetmenizi mi sağladı… Bilemiyorsunuz. İşte tüm Ladino dilinde şarkılarda böyle garip bir tını var. Neticede kelimelerinde saklıyordu bir halk ona ait olan ne varsa. O kelimelerden yüreğine dokunanları ise birbirine ekleyip müziğinde yaşıyordu. Azınlık olmak bir halkı, yüreğine değen tüm kelimelerden uzaklaştırır mı? Peki ya ezgileri, ezgilerini süslediği dili?
İstanbul’da güzel bir çift var, Janet & Jak Esim. Bu geleneği yaşatan güzel sesli, güzel yürekli insanlardan ikisi. Bülent Ortaçgil ve Erkan Oğur ile ortak çalışmaları da olmuştur... 

Güzel insanlar ile güzel işler. (durme durme kerido ijiko, Yo Era Ninya De Kaza Alta)
Bir de Kudüs’te doğmuş; ıslak bakışlı, uzun saçlı, güzel sesli ‘Mor Karbasi’si var. Bu dilde şarkılar yazıyor, söylüyor. Ölmeden önce bir kez dinleyip, ruhu okşayan sese kulak verilmeli… (judia, la galna i la mar)

Yasmin Levy… O şarkı söylerken güneş, ay, yıldızlar… Tüm gökyüzü onu dinler gibi...
Sesinde bir şeyleri kaybedip yine yeniden bulmanın hazzını yaşıyorsunuz.
Bir sürgün dili Ladino, hepimizden bir parça taşıyor aslında. Bir Ladino ezgisiyle, güzel bir şeyleri kaybetmenin hüznünü yüreğimizde naif bir tatlılıkla taşırız.

(*) uyu, uyu benim canım oğlum,
sıkıntısız ve ağrısız uyu
küçük gözlerini kapatıp
tatlı tatlı uyu.

ÖNCEKİ HABER

Didem Madak sempozyumu başladı!

SONRAKİ HABER

Devlet, devletin bahçesinden çıkamadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa