06 Aralık 2014 13:44

Dilinde ağıdı, gözleri uzakta, 115 yaşında daye Xazal

"Ben ancak Kobanê'de ölürüm." diyor Xazal Ana. Umudunu yitirmeden insanlığın direnişine inanarak...

Paylaş

Huriye TOZLUYURT

Kobanê îro xemgîn e
Dişewite, laş bi xwîn e
Hestirê çavan dibarîne
Ax Rojava*

Antalya’da Kobanê halkıyla dayanışmak için yapılan bir eylemde tanıştığımız Haza Ana yakıyordu bu ağıdı. Öyle bir söylüyordu ki insanın yüreğine işliyordu. Dilinde ağıtı, gözleri uzakta, etrafındaki kalabalıktan çok uzaklarda büyüdüğü, yaşadığı, bir ömür geçirdiği Kobanê’yi düşlüyordu belki de...
IŞİD çetelerinin saldırıları nedeniyle yıllardır yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kalan, Antalya’ya yerleşen birçok Kobanêli aile var. Hazal ana da onlardan biri. Evine gittiğimizde, 2 çocuğu ve torunları olan kalabalık bir aile ile karşılaştık. İki odası olan bir gecekonduda yaşıyorlar. Kışın ortasında, beton üzerinde halısı bile olmayan bir evde ağır koşullarda yaşamaya çalışıyorlar. Okul çağına gelmiş dört çocuk var ve bu koşullardan dolayı okula gidemiyorlar. Şuan geçici de olsa yaşamlarını toplanan yardımlar üzerinden sağlıyorlar.
Hazal ana, bizi o güler yüzü ve sıcacık öpüşleri ile karşıladı. Hem de 115 yaşında. Dile kolay, bir asır devirmiş. Kobanê’de Taşlık köyünde yaşıyormuş. Hayvan ve bağ bahçe üzerinden sağlıyordu. Hazal ananın babası, bundan tam 150 sene önce sınırların olmadığı zamanlar Türkiye’de eğitim görmüş bir öğretmenmiş. Çok güzel tambur çalar, Hazal ana da saz çalarak babasına eşlik edermiş.

DİLİNDE YAŞADIĞI, BÜYÜDÜĞÜ TOPRAKLARIN ÖZLEMİ VAR
Bir asır ömrü Kobanê’de mutlu mesut yaşarken, savaşın başlaması ile hayatı değişmiş Hazal ananın. IŞİD’in Kobanê’nin köylerine saldırması, insanları katletmesi sonucu ile birlikte önce Urfa Suruç’a oradan da Antalya’ya gelmişler. Alzheimer hastası ve Kobanê’de düzenli ilaçlarını alıyorken burada sağlık kontrollerini yaptıramadığından bir süredir ilaçlarını da kullanamıyor. Bundan kaynaklı şiddetli baş ağrıları yaşadığını söylüyor. Geçmişini çok iyi hatırlıyor, fakat ağrılarından kaynaklı konuşurken günlük olayları unutuyor. Her ne kadar birçok şeyi unutsa da, dilinde sürekli Kobanê var…Orada doğmuş, büyümüş, gelin olmuş, çocukları torunları... Bir çınar ağacı gibi asırlık bir yaşam…
Bülbülü altın kafese koymuşlar da “İlle de vatanım” demiş ya hani… Hazal ana da öyle işte. Sürekli televizyon izliyor. Her gelene Kobanê’yi soruyor. Geride bıraktıklarını düşünüyor. Bir oğlu ve bir kızı ile birçok akrabası hala orada. Bir yandan bunları anlatıyor, bir yandan sürekli ağıt yakarak ağlıyor Hazal ana. “Savaş bizim için çok kötü oldu. Dünyamız başımıza yıkıldı. Her şeyimiz gitti.” diyor ve savaşın bitmesini, geri dönmeyi istediklerini söylüyor. “Çünkü burada hiçbir şeyimiz yok. İnsanların bize destek vermesini istiyoruz” diyor. Bir asırdan fazla olan ömründe belki de ilk defa bu kadar acı çektiğini söylüyor Hazal ana. “Ben ancak Kobanê’de ölürüm” diyor. Ama umudunu da yitirmeden; yüreği, kalbi Kobanê’de insanlığı kurtarmak için süren direnişe inanarak.
Evet bir ananın feryadını, ağıdını duyduk belki yanına vardığımızda. Acıyı duyduk, vatan özlemini. Gerek bu ülkede, gerekse o coğrafyada yaşanan savaşlarda anaların akan gözyaşına tanık olduk. Ama umudu da gördük, o koca gözlerde.

*Ah Kobani,
  Kobani bugün kederlidir. Yanıyor canı, yaralıdır
 Gözyaşlarını akıtıyor
 Ah Kobani

ÖNCEKİ HABER

Şike ve adaletsizliğe karşı 'Temiz futbol' eylemi

SONRAKİ HABER

Yaşamda ve direnişte ORTAK

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...