04 Ağustos 2014 11:59

Gece gündüz çalışmaktan oğlumun gözlerine bakamamışım

40 yaşındayım, iki çocuğum var. Eşim 41 yaşında, tersane işçisiydi. Ben 19 yaşında evlendim. Evlenmeden önce tekstilde çalışıyordum. Evlendikten sonra eşim çalışmamı istemedi, ben de kararına karşı çıkmadım...

Gece gündüz çalışmaktan oğlumun gözlerine bakamamışım
Paylaş

40 yaşındayım, iki çocuğum var. Eşim 41 yaşında, tersane işçisiydi. Ben 19 yaşında evlendim. Evlenmeden önce tekstilde çalışıyordum. Evlendikten sonra eşim çalışmamı istemedi, ben de kararına karşı çıkmadım. Hamile kaldım ve oğlum dünyaya geldi. İkinci çocuğum (kızım) 1.5 yıl sonra doğdu. Ben tamamen eve kapandım.
2000 yılında eşim tersanede bir iş kazası geçirdi. Uzun süre hastanede tedavi oldu. Eşimin hastanede olduğu sürede kimse kapımızı açmadı. Kirada oturuyorduk, zor geçiniyorduk. Patronu kaza geçirdiği için eşimi suçladı. Kaza sonrasında eşimi özel hastaneye götürdükleri için olay iş kazası olarak kayıtlara geçmedi. Patronu da eşimi herhangi bir şey talep etmemesi için tehdit etti. Kazadan sonra ayağında hasar oluştuğu için aksayarak yürümeye başladı. Tersanede bir daha iş bulamadı. Bizim sıkıntılarımız da o zaman başladı.
Kaza sonrasında sus payı olarak verdikleri para kısa bir sürede bitti. Eşim çalışamadığı için benim sigortalı bir iş bulmam gerekiyordu. Çünkü herhangi bir sağlık güvencemiz de yoktu. Komşum ev işlerinde çalışıyordu. Bana da ev işi ayarladı. Sigorta yapılmasını istedim ama bunu kabul etmediler. O dönemde oğlum okula başladığı için masrafları karşılayabilmek için mecburen çalıştım. Eşim işsiz kaldığı için bunalımdaydı, her gün evde kavga çıkarıyordu. Çocuklarıma ve bana şiddet uygulamaya kalkınca hastaneye yatırdık. Benim omuzlarımdaki yük daha da arttı.
Ev işlerinden kazandığım para çocukların okulu, evin geçimine yetmeyince akşamları da merdiven temizliğine gitmeye başladım. Belediyeye, kaymakamlığa başvurdum. Tek bir kere erzak yardımı yapıldı. Okul açıldığı dönemde de çocuklarıma kırtasiye ve giyecek yardımı yaptılar. Eşim hastaneden çıktı. Eve döndüğünde tamamen içine kapanmıştı. Çocuklarımızla ilgilenmiyor sadece kahveye gidiyordu.
Bir gün oğlumun öğretmeniyle yolda karşılaştım. Bana oğlumun uyuşturucu kullandığını söyledi. “Sen bir anne olarak nasıl fark etmedin? Neden çocuğunla ilgilenmiyorsun?​” diyerek hakaret etmeye başladı. Ne olduğunu anlayamıyordum, sonrasında fenalaşmışım. Gözlerimi açtığımda evdeyim. Sanki dünya başıma yıkılmıştı. Çocuklarımın geçimi için gece gündüz çalışırken fark etmemiştim. Oğlumun gözlerine hiç bakmamışım, o da yaşadığımız sıkıntılardan ötürü bunalımdaymış. Ben uyuşturucu kullandığını öğrendiğimde oğlum zaten bağımlı olmuştu.
Öğretmeni “Neden kullanıyorsun?​” diye sorduğunda, yaşadığımız sıkıntıları anlatmış. Evdeki huzursuz ortam, benim sürekli çalışmam, parasızlığımızın onu da bunalttığını, arkadaşına durumunu anlattğında çare olarak “Al, kafan rahatlar biraz” demiş. Öğrendikten sonra oğlumu tedavi için iki defa hastaneye yatırdım. Ama her seferinde hastaneden kaçtı. Günlerce kendisinden haber alamadım. Onu uyuşturucuya alıştıran arkadaşını polise ihbar ettim. Fakat bir bakıyordum ki, birkaç gün sonra tekrar mahallede geziyor.
Bu durumu uzun süre kimseye anlatamadım. Çünkü anlatmak o kadar kolay değil. Komşularım, akrabalarım öğrenince ne der diye düşünüyordum. Bu yaşadıklarımdan sonra pişmanlıklarım arttı; Keşke işimden hiç ayrılmasaydım... İş kazası geçirdikten sonra eşim hakkını daha çok arasaydı…
Ekmek ve Gül dergisi aracılığıyla benimle aynı sıkıntıları yaşamamaları için bütün anne ve babalara seslenmek istiyorum. Uyuşturucu satıcıları yoksul ailelerin çocuklarını uyuşturucu tuzağına bilerek düşürüyorlar. Devlet ve polis gerekli önlemleri almıyor. Bu nedenle bizlerin uyuşturucuya dair bilinçlenip, mücadele etmemiz gerekiyor. Okul çağına gelmiş gençlerimizi bu tuzağa düşmemeleri için başta ailelerin yan yana gelmesi gerekiyor.

Fatoş GÜNDÜZ- Pendik / İSTANBUL

ÖNCEKİ HABER

Gözleme satışından dernek kuruluşuna

SONRAKİ HABER

Eller

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...