13 Temmuz 2014 18:16

Bizim İçin Eğitim

Fabrikadayken hiçbir şey okumuyor, işçi nedir, anayasal hak nedir bunları bilmiyorlarmış. Direnişe başladıktan sonra öğrenmişler diğer mücadeleleri de. Soma katliamını, Greif ve Yatağan direnişini okumuşlar gazetelerden, arkadaşları burada düzenli roman okumaya başlamış

Bizim İçin Eğitim
Paylaş

Halil Bandırma
Çiğli/İzmir


Murat Andariman 21 yaşında, Çiğli Organize Sanayi Bölgesinde yer alan Luna Sayaçları’nda çalışıyordu. Sendikalı oldukları için 100’den fazla işçi arkadaşıyla birlikte işten atıldı. 100. günü geride bıraktı fabrika önündeki direnişlerinde. Murat’la sendikalı olmadan önceki çalışma hayatını ve yaşam koşullarını konuştuk.
Neden örgütlendiniz sorusuna en başta espriyle karışık cevap veriyor Murat. Gece vardiyasına kalıyor, uzun saatler çalışıp günde 12 saatlerini işyerinde geçiriyorlarmış. Öyle ki evde babasıyla karşılaştığında babası ona değişmişsin demiş. Gündüz arkadaşlarla sözleşiyorlarmış akşama buluşacağız diye ama işten çıkınca öyle yorgun ve bitkin oluyormuş ki eve zor atıyormuş kendisini.
Sosyal hayatı 2 yıllık çalıştığı süreçte tamamen sıfırlanmış Murat’ın, sinemaya veya tiyatroya hiç fırsat bulup da gidemiyor.
HER ŞEYE EVET DEMEYELİM
Direnişte geçirdiği 100 gün için eğitim gibiydi nitelemesini yapıyor. Babası da eski çalıştığı iş yerinde sendika için mücadele etmiş. Direnişe başladıklarında sendikanın, örgütlenmenin ne demek olduğunu, neden sendikalı çalışılması gerektiğini öğrenmişler. Fabrikadayken hiçbir şey okumuyor, işçi nedir, anayasal hak nedir bunları bilmiyorlarmış. Direnişe başladıktan sonra öğrenmişler diğer mücadeleleri de. Soma katliamını, Greif ve Yatağan direnişini okumuşlar gazetelerden, arkadaşları burada düzenli roman okumaya başlamış.
Kendi yaşıtlarına, genç işçilere tek sözü var Murat’ın: “Her şeye evet demeyelim, patronun baskılarına boyun eğmeyelim ve birlik olalım, biz birlikteyken güçlüyüz.” Böyle bitiriyor sözlerini...
Bir direnişin anısını yaşatıyor aslında Murat içinde, bu genç yaşında sloganlarla karşılıyor her sabah direnişteki arkadaşlarını. Türkiye’de gençliğe yaşamaları için zorunlu kılınan hayatın bir portresini çiziyor kendi hayatıyla ve bu kadere boyun eğmemenin de yolunu gösteriyor aslında direnişteki kararlı tutumuyla.
Varsın AKP hükümeti kendi ‘kindar’ gençliği için planlar yapsın, ölüm çığırtkanlığıyla gençleri savaşa sürüklemeye çalışsın. Murat gibi gençler geleceği ve yeni umutlarla dolu bir ülkeyi kuracak kendi elleriyle…


OTOBÜSTE HİÇ AYAKTA GİTMEDİNİZ Mİ!
Luna Sayaçlarında uzun zaman kalibrasyoncu olarak görev yapmış Murat. Ustaların ve şeflerin kötü muamelesinden bahsederek, örgütlenmek için başka sebep olmasına gerek olmadığını dile getiriyor. İnsan kaynaklarının insanlık dışı tutumunu; “İşyerinde bir arkadaşın cenazesi vardı, bir yakını vefat etmişti ve izin istedi. Fabrika izin için o arkadaştan ölüm belgesini getirmesini istemişti.” sözleriyle ifade ediyor. Serviste eve giderken 1 saatini ayakta geçiriyor. Patronlarına, neden yetersiz servis var diye sorduklarında; “Otobüste hiç ayakta gitmediniz mi “ cevabını almışlar.

ÖNCEKİ HABER

Kayseri’de Filistin ve Rojava’ya destek

SONRAKİ HABER

Bir taş eşittir bir kaç kurşun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...