13 Temmuz 2014 17:44

Tekstil

Benim de dostum vardı Elif. Yük taşınan asansörde bir aşağı bir yukarı iner çıkardık. Paydoslarda dışarıda abur cubur yer gezerdik. Cebimizde her zaman sakızımız olurdu. İş başında ustabaşına çaktırmadan konuşurduk. Cuma günü erkekler Cuma namazına gider biz yemekhanede dans ederdik

Tekstil
Paylaş

Hazal Özmüş
Lise öğrencisi ve tekstil işçisi


Zor bu hayatta yaşamak. ‘Kimse hiçbir şeyi hak etmiyor’ değil aslında. Herkes her şeyin en iyisini istiyor, en güzelini diliyordu.
Ben o zamanlar 12 yaşındaydım. Bir kırmızı bisiklet sevdasına düşmüştüm. Mahallede herkesin vardı. Bir benim yoktu bisikletim! Babam bisiklet alabilmem için amcamlarla birlikte çalıştığı yerde beni işe sokmuştu. Yasal olarak yasaktı, küçüktüm çünkü...
Oradaki pis ortamda günümü geçiriyordum. Hem tozdan her yerim kaşınıyor, hem de öksürmekten nefes alamıyordum. Küçüktük, bilmiyorduk, aldanmıştık. Belki de kaderimiz böyleydi!
Kader miydi? Değişmeyecek mi bu durum, bu iş, bu çalışma? Bunu çekmek zorunda mıydık?
Tamam! Para en büyük sorundu. Herkes para için çalışıyordu. Tekstildeki işçilerin çoğu başka bir iş bilmedikleri için giriyordu bu işe. Okumayan gençler, hayatlarını orada sürdürmek zorunda olan öğrenciler vardı, mecburdular!
Çalışmıştık, mesaiye kalmıştık. Akşam yemekte patates kızartması vardı. Biz patates yemeyi umarken karaböcek yerdik. Çalışma şartları zordu. Yemek yiyemiyor, aç çalışıyorduk.
MOLA YAZISI
Bazen mutluyduk, eğlenirdik, ortam kötü de olsa kafa dengimizi bulurduk. Benim de dostum vardı Elif. Yük taşınan asansörde bir aşağı bir yukarı iner çıkardık. Paydoslarda dışarıda abur cubur yer gezerdik. Cebimizde her zaman sakızımız olurdu. İş başında ustabaşına çaktırmadan konuşurduk. Cuma günü erkekler Cuma namazına gider biz yemekhanede dans ederdik. Depoda uyurduk. Hayatımızı dolu dolu yaşamaya çalışırdık. Doğru yaşamaya özen gösterirdik.
Kazalar! Tekstilde kaçınılmazdı. Bin bir türlü duygu içindeydik. Karmakarışık duygular yaşıyorduk. Hem mutlu hem mutsuzduk. Bazen çok yorulur iş yerine saydırırdık. Bazen de umursamaz eğlenmeye bakardık. Yorulunca tuvaletteki varilin üstüne otururduk, ustabaşı yapamadığımız iş yüzünden bizi rencide ederdi. Bağırır hatta bazen el kaldırırdı. Elif ile dışarıda veya yangın merdiveninde ağlardık. Ustabaşına çok sinirlenirdik. Doktora gitmiştim. Kulaklarımda çok ağrı vardı. Çok ağrıyordu. Çok yüksek sese maruz kaldığımı söylemişti. Evet kalmıştım. 60 makine, çalışanlar, radyo ve bas bas bağıran bizlerin yürekleri.
Sonu gelsin artık bu vurdumduymazlığın!
Şimdi ne mi yapıyorum? Yaşım 16 oldu. Hem okuyor hem çalışıyorum.
Bu yazıyı işte o paydoslardan birinde gönderiyorum size
 

ÖNCEKİ HABER

AKP’nin Karnesi

SONRAKİ HABER

Okullarda garip birşey oluyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...