22 Şubat 2014 06:00

İnsana ‘Savaş böyle bir şey’ dedirtiyor

İsveçli Yazar Lars Noren’in “Savaş” adlı oyunu, seyircisiyle buluştu. Yapımcılığını Pürtelaş’ın üstlendiği oyun 13 Şubat’tan bu yana Kadir Has Üniversitesi Cibali yerleşkesindeki SahneHas’ta sahneleniyor.

İnsana ‘Savaş böyle bir şey’ dedirtiyor
Paylaş

Ender İMREK

İsveçli Yazar Lars Noren’in “Savaş” adlı oyunu, seyircisiyle buluştu. Yapımcılığını Pürtelaş’ın üstlendiği oyun 13 Şubat’tan bu yana Kadir Has Üniversitesi Cibali yerleşkesindeki SahneHas’ta sahneleniyor. Noren’in Bosna Savaşı’nın hemen ardından kaleme aldığı, savaşı bir aile üzerinden anlatan oyunu, Paris, Londra, New York ve Amsterdam gibi birçok dünya şehrinde sahnelendikten sonra İstanbul’da da seyirci karşısına çıktı. Yönetmenliğini Serdar Biliş’in yaptığı oyunda Tilbe Saran, Sermet Yeşil, Erkan Avcı, Damla Sönmez ve Ecem Uzun rol alıyor.

BOMBARDIMANIN ORTASINDA HAYALLER

Sahneye ayak basar basmaz kendinizi savaş ortamında buluyorsunuz. İnsanların hem iç dünyası hem de dış dünyası bombardıman altındadır. Yer, gök, sabah, akşam, gece gündüz savaştır. Her şey tahrip olmuştur! Savaşın etkilemediği tek bir şey kalmamıştır. Ne duvar, ne yürek, ne göz, ne köpek... Savaştan etkilenmeyen hiçbir şey yoktur. Savaşın tüm acımasızlığını iki kızıyla birlikte yaşayan bir annenin hikayesi. Savaş insanların içine akmış ve yuvalanmış gibidir. İnsanı insanlıktan çıkaran savaşta, ne anne anne, ne çocuklar çocuk, ne amca amca olarak kalabilmiştir. Karısını ve iki kızını bırakıp savaşa katılan babadan iki yıl boyunca haber alınamayınca, küçük kızın hayal dünyasının dışında babanın geleceğine dair bir umut kalmamıştır. Savaşa giden babanın bir daha döneceği umudunu kimse taşımamaktadır. “Cami otoparka çevrilmiştir.” Zengin çocuğu züppeler, yaşı ne kadar küçük olursa o kadar çok tercih etmektedir kızları. Açlık ve sefalet, ahlaki çöküntü aileyi tüm bireyleriyle adeta esir almıştır. Küçük kız babasının döneceğini hayal etse de, anne, abla ve amcaları içine girdikleri ilişkiler ağını bozacak bir gelişmeye ihtimal bile vermek istememektedirler.

ÖNCE BİZ BİZ OLMAKTAN ÇIKTIK

Her şey savaşın acımasızlığı karşısında değişmiş, başka bir şey olmuştur. Olmaz denen her şey olmuş, yapılamaz denen her şey yapılmıştır savaşta. “Her şeyi yaptık, ancak biz olarak değil, önce biz biz olmaktan çıktık ve sonra başkalaşmış birileri olarak yapılmaz denilen her şeyi yaptık” halindedir her kes. Savaşın her bireyi ve bir aileyi ne hale getirdiğini oyunun her anında canınız acıyarak izliyorsunuz. Savaş herkesi teslim almış, insanlıktan çıkarmıştır. Kimsede savaşa karşı savaşma, onun yarattığı ortamdan sıyrılma mecali kalmamıştır. Tek seçenek günün birinde başka bir dünyaya, savaşın olmadığı bir yere kaçmaktır.

BOSNA SAVAŞINDAN HEMEN SONRA YAZILMIŞ

Savaş, farklı tekniklerin de kullanıldığı, her geçişi duvara çocuk resimleriyle yansıyan bir dram. Lars Noren’in Türkiye’de sahnelenen ilk oyunu olan “Savaş”, bir aile üzerinden savaşın etkilerini çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor. Oyuncuların her biri hakkını vererek oynuyor. Savaşın ailenin her bireyi üzerinde yarattığı etkinin toplumda yarattığı deformasyonun boyutu 100 dakikalık oyunun her saniyesinde hissediliyor. Oyun, Bosna’da yaşanan savaştan hemen sonra yazılsa da, savaşın yaşandığı ve yaşanacağı her yer için çarpıcı derslerle dolu. Suriye’de, Lübnan’da Filistin’de, Somali’de, Bosna’da... her yerde savaşın ne denli acımasız olduğunu bir kez daha görüyorsunuz.
Serdar Biliş’in sahneye koyduğu “Savaş” oyunu, bugüne kadar pek çok ödüle değer görülen Tilbe Saran, Eskişehir Şehir Tiyatroları Sanatçılarından Sermet Yeşil, “Zenne”deki rolüyle 48. Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü alan Erkan Avcı, 46. Altın Portakal Film Festivali’nde “Bornova Bornova”daki yorumuyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Damla Sönmez ve oyunculuk eğitimini Kadir Has Üniversitesinde sürdüren Ecem Uzun oynuyor.
Sahne ve kostüm ve ışık tasarımı “Savaş”ta hiçbir anı boş bırakmamış. Her anıyla tam bir uyum ve akış var. Oyunun sahne ve kostüm tasarımını Gamze Kuş, ışık tasarımını Cem Yılmazer, koreografisini Candan Baş gerçekleştirirken, ses koçluğunu Susan Main üstlenmiş.

ÖNCEKİ HABER

AKP’li milletvekillerinin cezaevi hassasiyeti!

SONRAKİ HABER

Validebağ, koru olarak kalsın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...