12 Aralık 2013 20:05

Önce biz iyi olalım ki...

Şu dünya üzerinde her bir kadının hikayesi bir inat ve direnç hikayesidir aynı zamanda..Nitekim onun hikayesinde tam anlamıyla böyle bir hikaye. 4.5 yıl önce biten bir evliliğin, peşini bir türlü bırakmadığı bir kadın. O yönünü hayata döndüğü anda yaşadıkları onu hiç yıldırmamış. Adını yazamıyorum O’nun güvenliği için. Fakat hikayesinin yazılmasını istedi. Ne kadar güçlüyüm üstesinden geliyorum dese de zordu yaşadıkları. Ufak bir duraksamadan sonra derin bir nefes alıp başladı anlatmaya.

Önce biz iyi olalım ki...
Paylaş

Didem Çelik
Kocaeli


Şu dünya üzerinde her bir kadının hikayesi bir inat ve direnç hikayesidir aynı zamanda..Nitekim onun hikayesinde tam anlamıyla böyle bir hikaye. 4.5 yıl önce biten bir evliliğin, peşini bir türlü bırakmadığı bir kadın. O yönünü hayata döndüğü anda yaşadıkları onu hiç yıldırmamış. Adını yazamıyorum O’nun güvenliği için. Fakat hikayesinin yazılmasını istedi. Ne kadar güçlüyüm üstesinden geliyorum dese de zordu yaşadıkları. Ufak bir duraksamadan sonra derin bir nefes alıp başladı anlatmaya.

NE YAPIYORUM BEN DİYE SORDUM KENDİME...
Hayat onu daha 10 yaşındayken büyümek zorunda bırakmış. Babasız bir çocukluk geçirmiş çünkü. Belki de bu kadar dik durabilmem ondandır diyor.Annesi de hep dermiş; “Ne benim ne de diğer kardeşlerin gibisin,farklısın sen.”diye.20 yaşında evlenmiş, eşi polis ve görev nedeniyle  Diyarbakır’ a gitmişler. Her şey orada patlak vermeye başladı diyor. Aldatma, şiddet bir de beraber olduğu kadınların oturduğu eve kadar gelmesi.“Ne yapıyorum ben?​” diye sordum kendime. “O zaman da bitirdim her şeyi.” diyor. Ailesi hep karşı çıkmış bu kararına. Rahatsızlığını her dile getirdiğinde yakınlarından “Aman ha yuvanı dağıtma, nikahı sende nasıl olsa” denmiş. Evet bir yuva var ama benimde bir kişiliğim var deyip, 4.5 yıl önce boşanıyor eşinden. “Çocuklarım vardı ama ben kendimi iyi hissetmeden onlara hiçbir faydam olamaz deyip bitirdim” diyor. Çocukları babalarında kalıyor boşandıktan sonra. İş bulup hayatını yoluna koymadan yanına almak istememiş çocukları. Reklamcılık yapıyormuş zaten. Alanya’da bir arkadaşının yanında çalışmaya başlamış. Hayatını yavaş yavaş  yoluna koymaya başladığında ise ilk işi Kocaeli’ ye geri dönüp çocuklarını almak olmuş.Velayet hala babalarında, eski eşi de sorun çıkarmayınca notere gidip çocuklarını almış.Tek kuruş nafaka almadan, kimseye el açmadan çalışıp bakıyor çocuklarına.

“O AİLE KORUNACAK!”

Her şey geri dönüşüyle başlıyor aslında. 4.5 yıl sonra başka bir erkek ile evlilik kararı alması çıldırtıyor esas eski eşini ve ailesini. Tabi kendine bir hayat kurup mutlu olmak istemek kimileri için rahatsızlık veren bir sebep olabilir. Boşansalar da namus değil mi? Tartışmalar, hır gür derken çocuklarını çalıştığı zaman kurduğu evde kendi annesine bırakıyor.Bir gün telefonda konuşurken annesi eve çağırıyor. Anne yüreği,kıyamadı deyip gidiyor.Oysa bu ülke de ne çok aile var kızlarının yaşadığı sorunlar karşısında aman namus deyip dilsiz kalan.
“Her şey oyunmuş, beraber düzenlemişler. İlk annem çöktü üstüme sonrada o geldi. Saatlerce dövdü. Zor kurtuldum elinden durağa kaçtım” diyor. Kaçarken annesinin söylediklerini unutmuyor hiç: “Sakın bırakma, kaçarsa hepimizi mahveder” E anne bu, iyi tanıyor kızını. “Durakta kafama silah dayadı. Tamam ölüyorum dedim” diye anlatıyor hissettiklerini. Jandarmaya gidiyorlar önce tabi ki ikna yöntemi deneniyor şikayetçi olmasın diye. “Yıllarca kanunla yaşadım ben biliyorum neler yapılması gerektiğini. Baktım oyalıyorlar savcılığa ifade vermek istiyorum dedim. Ondan sonra hastaneye oradan da karakola gönderdiler” diye anlatıyor o gün yaşadıklarını.

ETRAFA GÜLÜMSEYEREK BAKABİLMEK
Hastane odasında yatarken elini tutup ona destek olan sağlık emekçisi Suna Abla anlatmış neler yapması gerektiğini. Söyledikleri ile Suna abla yol gösterdi, daha da cesaretlendirdi beni diye söylüyor.
Adını veremiyorum demiştim yazının başında çünkü görülen mahkeme sonucunda eski eşe sadece 60 gün görevden uzaklaştırma cezası verilmiş. Zamanın da dolmasına az bir süre kaldı. Zaten şuanda genç kadın için sokaklarda dolaşmak, hele ki yalnız dolaşmak çok zor.Gideceği yere varana kadar yanında ona refakat edenler dışında bir güvenlik önlemi yok. Ne kadar böyle devam edecek diye soruyorum. “İlk duruşma da avukatım bile yoktu ama bir sonraki duruşma böyle olamayacak” diyor.
Bir 25 Kasım günü buluştuk onunla. Yaşadıklarının onun eğip,bükmediğini, sızlanmadığını anlatan genç kadın “Hayat devam ediyor. Ben iyi olmalıyım önce ki sevdiklerimde iyi olsun” diyor. Eylem boyunca etrafına hep gülümseyerek umutla baktı. Yaşadıklarından sonra onlarca kadını bir arada bir ağızdan haykırırken görmek mutlu etti O’nu.
 

ÖNCEKİ HABER

Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları

SONRAKİ HABER

Şiddetin her türlüsüne hayır!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa