21 Ekim 2013 06:00

İşçi ‘kimsesiz’, fabrika isimsiz

Önceki gün Royal Halı’da buhar kazanının patlaması sonucu feci bir biçimde hayatını kaybeden Hakan Bozkurt daha 22 yaşındaydı ve eğer yaşasaydı bir ay sonra nişanlanacaktı. Dün cenazesi kaldırılırken ağıt yakan annesi “damat oğlum” diye haykırıyordu arkasından.

İşçi ‘kimsesiz’, fabrika isimsiz
Paylaş

Mehmet Türkmen

“Gaziantep 4’üncü Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan halı fabrikasında buharla çalışan fiske kazanının kapağı patladı. Kapağın çarpması sonucu fabrikada çalışan işçilerden Ömer Serin (33), Hakan Bozkurt (21) ve Hatice Bozdemir (39) yaralandı. Yaralılar, olay yerine gelen ambulanslarla hastanelere kaldırıldı. Patlama sonucu yaralanan Bozkurt, kaldırıldığı Şehitkamil Devlet Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.”

İŞÇİNİN HAYATI, ROYAL’IN ADI

Önceki gün Gaziantep’te 4. Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Royal Halı fabrikasında yaşanan ‘iş kazası’nın haberinin yer aldığı tüm gazete ve haber sitelerinde haber aynen yukarıdaki gibi geçti. Ama özellikle Antep’te ve özellikle de büyük patronların fabrikalarında olan bütün iş kazası veya işçi eylemleri gibi haberlerde olduğu gibi bu haberde de fabrika adı geçmiyordu.  Gaziantep’in ve Türkiye’nin en büyük, en ünlü halı firmasının adının böyle tatsız bir haberle gündeme gelmemesi konusunda hem haberi ilk geçen ajansların hem de haberi gören yayın kuruluşlarının hassasiyeti dikkat çekici.

Önceki gün Royal Halı’da buhar kazanının patlaması sonucu feci bir biçimde hayatını kaybeden Hakan Bozkurt daha 22 yaşındaydı ve eğer yaşasaydı bir ay sonra nişanlanacaktı. Dün cenazesi kaldırılırken ağıt yakan annesi “damat oğlum” diye haykırıyordu arkasından.

‘BENİM OĞLUM KİMSESİZ Mİ?​’

Patlamada yaralanan diğer iki işçi aynı gün taburcu oldu ve durumları iyi. Fabrikada çalışan işçilerin anlattıkları Royal’ın yönetimi ve patronu için işçi hayatının ne kadar değerli olduğunu gösterir nitelikte. Dün Hoşgör Camii’nde kılınan öğle namazının ardından cenazesi kaldırılan Bozkurt’un yakınlarının, kazanın nasıl olduğu, herhangi bir ihmal olup olmadığı ile ilgili henüz hiçbir bilgileri yok. Ancak görüştüğümüz yakınlarının en çok tepki duyduğu şey, ailesine Hakan’ın ölümünden saatler sonra haber verilmesi. Hastaneye kaldırılıyor, yaşamını yitirince morga alınıyor ama ailesine çok daha sonra haber veriliyor. Haberi alan Hakan’ın yakınları önce hastaneye, sonra morga bakıyorlar ve bulamayınca en son Yenikent Mezarlığı’nın morgunda buluyorlar Hakan cenazesini. Yakınları Hakan’ı bulduklarında içinde olduğu tabutun üzerinde “Kimsesiz” yazdığını görüyorlar. Cenaze töreni esnasında bizi gören annesi ağlayarak “çekin oğlum, çekin! Bakın benim oğlum kimsesiz mi? tabutuna ‘kimsesiz’ yazmışlar” diyerek ağıt yakıyor.

SAVCI ROYAL’IN KEFİLİ Mİ?

Her yıl ölen yüzlerce, binlerce işçi gibi Hakan Bozkurt’un ölümü de, şimdiden kayıtlara ve haberlere “iş kazası” diye yazıldı bile. Eğer bir hata, kusur varsa o da olsa olsa ölen işçinin dikkatsizliği diye açıklanacak muhtemelen.  Bozkurt’un yakınlarının anlattığına göre, daha üzerinden bir gün bile geçmeden, henüz hiçbir inceleme yapılmamışken görevli savcı bir yargıya varmış bile. “İş yerinin kusuru yok”  demiş savcı yakınlarına. Genç bir yakını “savcı hiçbir araştırma yapmadan nerden biliyor işyerinde kusur olmadığını, patronun kefili mi” diye soruyor.  

Görüştüğümüz işçilerin anlattığına göre işçiler içinde olayla ilgili şöyle bir söylenti dolaşıyor. Patlamanın olduğu bölümde çalışan bir işçinin patlamadan bir ya da iki gün önce serviste diğer işçilere, buhar kazanın basınç düzeyinin anormal bir biçimde yükselip düştüğünü, bunu yetkililere söylediğinde ise “bir şey olmaz, çalışın” şeklinde yanıt verildiğini ve önemsendiğini anlatmış.

İşçilerin anlattıkları, fabrikanın isminin geçmemesine gösterilen özen, aileye olaydan ve işçi öldükten saatler sonra haber verilmesi ve cenazesinin mezarlığa “kimsesiz” diye teslim edilmesi bile kaza da işyerinin sorumluluğu olabileceğini düşünmemiz için fazlasıyla yeterli bizim için.. Olaya, işverene peşinen kefil olarak bakmadığımız için, “işyerinin kusuru yok” dediği iddia edilen savcıyla aynı “adalet” kriterlerine sahip olmadığımızdan belki de. Cenaze töreninden ayrılırken annesinin sesi duyuluyordu: “Peşini bırakmayacağım oğlum, kim sebep olduysa peşini bırakmayacağım!” (Antep/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Emsal karar: 12 Eylül\'ün çaldığını mahkeme yoluyla elde etti

SONRAKİ HABER

Irak\'ta bombalı saldırılar: 12 ölü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...